Dünya gazetesi yazarı Alaattin Aktaş bugünkü köşe yazısında, rekabetçi kurdan 20 Aralık'ta açıklanan kur korumalı mevduatla birlikte vazgeçildiğini hatırlatarak " Rekabetçi kur politikası tam bir fiyaskoydu. Bu politikanın yol açtığı maliyetleri de hep birlikte halen yaşıyoruz, yaşamaya da devam edeceğiz. Adeta bile isteye ve zorlamayla yükseltilen kurun, 20 Aralık’ta bin türlü yöntem izlenerek ama özünde döviz rezervine başvurularak aşağı çekilmesinden sonraki ilk ayın, yani ocak ayının dış ticaret verileri ise bize yeni bir rekor getirdi" dedi.
Aktaş'ın yazısındaki ilgili kısımda şöyle devam etti:
İnsan ister istemez “Keşke şu rekabetçi kur politikasından vazgeçmeseydik” diyor. Öyle ya, bir umut dalgası tüm benliğimizi sarmıştı; paramızın değerini düşürecek şekilde adımlar atmış ve böylece ihracatın artacağı, ithalatın yavaşlayacağı bir patikaya girmiştik, sonuçta da cari açık sorununu tümden unutan bir ülke olacaktık. Bu yeni politikanın meyvelerini yemeye hazırlanıyorduk ki tam bir U dönüşüyle 20 Aralık’ta “Vazgeçtik” diye çıktık ortaya, “Artık rekabetçi kur yok, değerli TL var” deyiverdik.
Sonuç ya da sonuçlar mı?
Rekabetçi kur politikası adını verdiğimiz politikanın pek de işe yaramadığı zaten ortaya çıkmıştı. Geçen yılın son üç ayındaki dış ticaret verileri ne ihracatta kayda değer bir artış sağlandığını ortaya koyuyordu, ne de ithalatın gerilediğini. (Dünya 1 Şubat.) Değişen pek bir şey yoktu. Rekabetçi kur politikası tam bir fiyaskoydu. Bu politikanın yol açtığı maliyetleri de hep birlikte halen yaşıyoruz, yaşamaya da devam edeceğiz. Adeta bile isteye ve zorlamayla yükseltilen kurun, 20 Aralık’ta bin türlü yöntem izlenerek ama özünde döviz rezervine başvurularak aşağı çekilmesinden sonraki ilk ayın, yani ocak ayının dış ticaret verileri ise bize yeni bir rekor getirdi.
Gümüş madalyalı açık
Ama bu rekor, olumsuz anlamda bir rekor.
Dış ticarette yeni yıla çok fena bir giriş yaptığımız ortaya çıktı. Ticaret Bakanlığı tarafından dün açıklanan veriler yalnızca bir ayda, ocak ayında 10.4 milyar dolar dış ticaret açığı verdiğimizi gözler önüne serdi. Ocak ayında ihracat 17.6 milyar dolar olurken ithalat 28 milyar doları aştı. İşte ocak ayındaki 10 milyar 439 milyon dolarlık açık, Türkiye’nin Cumhuriyet tarihi boyunca bir ayda verdiği en yüksek ikinci dış ticaret açığı.
Daha önce en yüksek aylık açık 10 milyar 453 milyon dolarla 2011 yılının eylül ayında verilmişti.
Zaten ticaret açığında 10 milyar doların aşılması pek rastlanan bir durum değil. Bu yılın ocak ayı ve 2011’in eylülü dışında yine 2011’in haziranında 10.3 milyar, 2013’ün de nisan ve temmuzunda 10.2’er milyar dolar açık verilmişti. Yani şimdiye kadar topu topu beş ayda aşılan bir düzeyden söz ediyoruz. Öylesine nadir görülen bir açık.