İngiliz Times gazetesi başyazısında, Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemi satın almasıyla NATO daimi üyeliğinin de sorgulanacağı yorumunu yapıyor.
Gazete, NATO'nun harekete geçmesi gerektiğini ancak stratejik öneme sahip Türkiye ile ilişkilerin bozulmaması için 'dikkatli adımlar atılması' gerektiğini yazıyor.
Times gazetesindeki başyazıda şu ifadeler var:
Batı'nın artık göz ardı edemeyeceği bir Türkiye sorunu var. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rus S-400 füze sistemini satın alma kararı, Türkiye'nin İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa'da barışın sağlanması için hayati önemdeki 29 üye devletli NATO'ya daimi üyeliğiyle ilgili soru işaretleri doğuruyor.
Neticede S-400 sistemi özellikle NATO savaş uçaklarını düşürmek için tasarlanmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, anlaşmanın Türkiye'nin talep ettiği 100 Amerikan F-35 jetinin iptaline neden olacağı uyarılarına rağmen yolundan şaşmadı.
Bu karar, Ankara'nın doğal gaz arayışı için Kıbrıs açıklarına üç gemi göndermesi üzerine Türkiye ile AB arasında gerilimin tırmandığı bir döneme denk geliyor. Türkiye bölgenin Kuzey Kıbrıs toprakları olduğunu iddia ediyor. AB'nin yaptırımlarına da Ankara dört gemi göndererek karşılık verdi.
'PUTİN İÇİN DİPLOMATİK ZAFER'
Türkiye ile Batılı müttefikleri arasındaki ilişkilerin özellikle Suriye ve Fethullah Gülen nedeniyle son yıllarda giderek gerildiği belirtilen Times'ın başyazısı şöyle devam ediyor:
Türk toplumu arasında güçlü bir Amerikan karşıtlığı var. Türkiye'nin hiçbir yere ilerlemeyen üyelik görüşmelerinin 2005'te başladığı Avrupa Birliği'ne karşı ise tutum biraz daha iyi. Çoğu Türk, biraz da haklı olarak, Brüksel'in hiçbir zaman üyelik konusunda ciddi olmadığını düşünüyor.
Türkiye'nin açıkça yönünü Rusya'ya çevirmesi, yıllardır NATO ve diğer Batılı kurumları zayıflatma çabası içindeki Devlet Başkanı Putin için mühim bir diplomatik zafer. Nihayetinde Türkiye'nin 1946'da Batı'yla ittifaka girme kararının ardında Rusya'nın yayılmacı hırsları vardı. Bunlar haklı temellere dayanan kaygılardı.
19'uncu yüzyılda Ruslar Türkleri Ukrayna'dan, Balkanlardan ve Kafkaslardan sürdü. Erdoğan'ın stratejik yön değişikliği, kısmen Türkiye'nin artık Rusya'yı tehdit olarak görmediğinin kanıtı. Ama aynı zamanda, Cumhurbaşkanı Erdoğan, güçlü emsaliyle kurduğu ilişkileri, Türkiye'yi bölgesel güç olarak konumlandırma amaçlarına ulaşmak için de bir şans olarak görüyor.
Batı'nın artık S-400 sisteminin satışı üzerine harekete geçmekten başka seçeneği yok. Washington F-35 programının askıya alındığını duyurdu. ABD'nin yasaları uyarınca yaptırım uygulama yükümlülüğü var. Benzer bir şekilde NATO'nun da harekete geçmesi lazım yoksa NATO'dan yarı bağımsız diğer üye devletler de Rusya ile savunma bağlarını derinleştirme girişiminde bulunabilir.
'TÜRKİYE'DE MUHALEFET BÜYÜYOR'
Ama Batı aynı zamanda Türkiye'yi Rusya'nın kucağına itmeme konusunda dikkatli davranmalı, özellikle ABD hala Suriye'deki Kürt müttefiklerine havadan destek sağlayabilmek için İncirlik'teki üssüne erişime bel bağlıyorken.
Times gazetesi başyazısı: S-400 satışı Türkiye'nin daimi NATO üyeliğine dair soru işaretleri doğuruyor.
İngiliz Times gazetesi başyazısında, Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemi satın almasıyla NATO daimi üyeliğinin de sorgulanacağı yorumunu yapıyor.
Gazete, NATO'nun harekete geçmesi gerektiğini ancak stratejik öneme sahip Türkiye ile ilişkilerin bozulmaması için 'dikkatli adımlar atılması' gerektiğini yazıyor.
Times gazetesindeki başyazıda şu ifadeler var:
Batı'nın artık göz ardı edemeyeceği bir Türkiye sorunu var. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rus S-400 füze sistemini satın alma kararı, Türkiye'nin İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa'da barışın sağlanması için hayati önemdeki 29 üye devletli NATO'ya daimi üyeliğiyle ilgili soru işaretleri doğuruyor.
Neticede S-400 sistemi özellikle NATO savaş uçaklarını düşürmek için tasarlanmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, anlaşmanın Türkiye'nin talep ettiği 100 Amerikan F-35 jetinin iptaline neden olacağı uyarılarına rağmen yolundan şaşmadı.
Bu karar, Ankara'nın doğal gaz arayışı için Kıbrıs açıklarına üç gemi göndermesi üzerine Türkiye ile AB arasında gerilimin tırmandığı bir döneme denk geliyor. Türkiye bölgenin Kuzey Kıbrıs toprakları olduğunu iddia ediyor. AB'nin yaptırımlarına da Ankara dört gemi göndererek karşılık verdi.