Rusya'nın Ukrayna'da sürdürdüğü savaş, ikinci ayında ülkenin doğusundaki Donbas bölgesine doğru kayıyor. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de daha önce yaptığı açıklamada gözlerin Donbas'a çevrildiğini ve sözkonusu bölgede askeri hareketlilik beklendiğini belirtmişti.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 21 Şubat'ta bağımsızlıklarını tek taraflı ilan eden Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Lugansk Halk Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını tanıdıktan sonra 24 Şubat'ta sabahın erken saatlerinde Donbas'a yönelik "özel askeri operasyon" adıyla Rusya-Ukrayna Savaşı'nı başlattı.
Putin'in kararıyla aynı dakikalarda Ukrayna'nın başkenti Kiev başta olmak üzere Harkov, Mariupol, Mıkolayiv, Odesa gibi şehirlerde art arda patlamalar oldu.
Putin'in "özel askeri operasyon" kararı sonrasında Rus askerleri başlattıları harekatla Ukrayna'yı üç koldan kuşatmış ve çok kısa sürede Ukrayna'nın başkenti Kiev'e kadar ilerlemişti.
Rus askeri birlikleri, Ukrayna'nın Donetsk ve Lugansk bölgelerinden Kiev yönetiminin kontrolündeki bölgelere, aynı anda Rusya sınırından Harkov, Sumi, Çernigiv bölgelerine, Belarus üzerinden Çernobil bölgesine girdi. Rus ordusu, Kırım üzerinden de Herson ve Melitopol bölgelerine doğru asker çıkardı.
Rus birlikleri bir süre sonra hava indirme birliklerinin desteğiyle Kiev'i batıdan, doğudan ve kuzeybatıdan kuşattı. Kiev yakınlarındaki Gostomel ve İrpin'de Rus ve Ukrayna birlikleri arasında yoğun çatışmalar yaşandı.
İlerleyen günlerde Ukrayna'nın batısında bulunan Lviv, İvano-Frankivsk, Jitomir gibi şehirlerde de yer yer patlamalar yaşandı. Rusya, buralardaki askeri yerleri hedef aldığını duyurdu.
Rusya: Amacımız Donbas'ın kurtuluşu
Rusya Savunma Bakanlığı, savaşın birinci ayını doldurduğu günlerde Ukrayna ordusuna büyük kayıp verdirdiklerini savunarak "Ukrayna'daki operasyonun birinci etabının tamamlandığını" açıkladı.
Rus ordusu yöneticileri, esas çabalarının, ana amaç olan "Donbas'ın kurtuluşu" olduğuna dikkati çekti.
Savaş devam ederken Rusya ve Ukrayna tarafı ateşkes sağlanması için 28 Şubat'ta Belarus'taki Ukrayna sınırında müzakerelere başladı. Yüz yüze müzakerelerin dördüncüsü İstanbul'da yapıldı.
İstanbul'da düzenlenen müzakerelerde somut adımlar atıldı. Müzakerenin ardından Rus tarafı, "karşılıklı güveni artırmak, müzakerelere devam etmek ve nihai hedefe ulaşmak için gerekli koşulları oluşturmak" amacıyla Kiev ve Çernigiv yönlerinde askeri eylemleri çok önemli bir şekilde azaltmaya karar verdiğini açıkladı.
Rus ordusunun odağı Donbas üzerine yoğunlaşıyor
İstanbul'daki müzakerelerden sonra, 30 Mart'tan itibaren Rus birlikleri Kiev ve Çernigiv yönlerinden çekilmeye başladı.
Ukrayna ordusunun güçlerini, silahlarını, kaynaklarını ve askeri teçhizatını yüksek hassasiyetli füzelerle sık sık hedef alan Rus tarafı, Ukrayna'nın güçlerini Donbas'ta kullanılmasını engellemek amacıyla bu stratejiyi gerçekleştirdiklerini bildirdi.
Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü İgor Konaşenkov, "Rus Silahlı Kuvvetlerinin yeniden gruplandırılmasının amacı, öncelikli alanlarda eylemleri yoğunlaştırmak ve her şeyden önce Donbas’ı tamamen özgürleştirme operasyonunu tamamlamaktır" diyerek ikinci aşamada Rus ordusunun Ukrayna'nın doğusuna yoğunlaşacağının işaretini verdi.
Rus askeri birlikler, Donbas'taki isyancı güçlerle bölgedeki kontrolü tam olarak sağlamak için askeri eylemlerini artırıyor.
Mariupol'de kontrolün yüzde 90'ı Ruslarda
Rus yetkililere göre, bağımsızlığını Ukrayna'dan tek taraflı ilan eden Lugansk Halk Cumhuriyeti topraklarının yüzde 93'den fazlası, Donetsk Halk "Cumhuriyeti" topraklarının ise yüzde 54’ten fazlası kontrol altına alındı. Uzun süredir yoğun çatışmaların yaşandığı Donetsk'e bağlı en önemli ve stratejik liman şehri Mariupol'de kontrolün yüzde 90'dan fazla Rus tarafının eline geçtiği belirtiliyor.
Rusya sadece Donbas değil, Herson ve Zaporijya bölgelerinde bulunan Melitopol şehri ile liman şehri Berdyansk'ı da kontrolü altında tutarak Ukrayna'nın Azak Denizi ile bağlantısını kesmiş durumda.
Ancak Donetsk bölgesinde Rusya'nın tam olarak kontrolü ele geçirememesi ve buraya güç kaydırmaya başlaması, savaşın ikinci aşamasında 100 binin üzerinde Ukrayna askerinin bulunduğu ifade edilen bölgede çatışmaların artacağını gösteriyor.
Donbas'a yoğunluk verilmesinin amacı nedir?
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, sözde Donetsk Cumhuriyeti ve Lugansk Cumhuriyeti'ni tanıdıktan sonra bu yönetimlerle "dostluk ve iş birliği" anlaşmalarını da imzalamıştı.
Rusya'nın Ukrayna’nın doğusundaki sözde cumhuriyetleri tanıması, Moskova’nın "hangi sınırları" dikkate alacağı ve başlattığı "askeri müdahaleyi" nereye yoğunlaştıracağının işaretlerini vermişti.
Putin, Ukrayna'ya savaş başlatırken Donetsk ve Lugansk'taki yönetimlerin Rusya'dan askeri yardım talebinde bulunduğunu belirtmişti.
Putin'in ifadesiyle "Rusya, bu yönetimleri tanırken onların anayasasını ve diğer resmi belgelerini de tanımış" olacağından her iki yönetimin sözde anayasasında ilan ettiği sınırlar, Moskova tarafından kabul edilmiş olacak. Bu yüzden Rus ordusu, bir kısmı Kiev yönetiminin kontrolünde olan Donetsk ve Lugansk topraklarının tamamını ele geçirerek tam olarak ayrılıkçıların kontrolüne teslim edecek.
Donetsk ve Lugansk halk cumhuriyetlerinin anayasasında yönetimlerinin sınırları "kuruluş gününde var olan sınırlarla belirlendiği" şeklinde kaydediliyor.
Buna göre, Donetsk ve Lugansk şehirlerinin yer aldığı Donbas bölgesinin sınırları Harkov, Dnipro, ve Zaporojya bölgesi idari sınırlarına kadar genişliyor.
2014 yılından bu yana Rusya yanlısı ayrılıkçılar Donetsk ve Lugansk şehir merkezlerini kontrol ediyordu.
Her iki idari birime ait kalan bölgeler yani "ayrılıkçıların hak iddia ettiği sınırlar, bugün Ukrayna ordusunun" kontrolünde yer alıyor.
Rusya'nın sözde yönetimlerin anayasasındaki sınırları tanıması, Ukrayna topraklarına yönelik savaşta uzanacağı alana dair fikir veriyor.
Diğer yandan sözde yönetimlerin referandum ile Rusya'ya katılması fikri, Donbas dışındaki Herson'da da aynı şekilde referandumun gündeme getirilmesi bölgede gelecek günlerdeki gerilimin ve değişimin işareti olarak değerlendiriliyor.
NY Times kilit şehri gösterdi: Slovyansk
Rusya'nın 24 Şubat'ta Ukrayna'ya girmesi ardından devam eden savaşta birinci ay geride kalırken Rus güçleri ülkenin batısından çekilmeye başladı.
Rus güçlerinin ülkenin batısından çekilmesiyle birlikte gözler Ukrayna'nın doğusu Donbas bölgesine çevrildi. ABD'nin önde gelen gazetelerinden The New York Times'ta Josh Holder ve Denise Lu and Scott Reinhard tarafından kaleme alınan analizde, Rusların batıdan çekilmesiyle "savaşın ikinci evresine" geçtiği ifade edilirken bunun önemli bir çatışmayı tetikleyeceği ve bu çatışmanın da savaşın ikinci "evresinin" önemli katmanlarından biri olacağı yazıldı.
Gazete bu analizini "kilit lokasyon" olarak tanımladığı Slovyansk'ı öne çıkararak ele alıyor. Haberde "Savaşın bazı kilit lokasyonlarının olduğunun açıkça ortada olduğu" ifade edilirken "Uzmanlar, Ukrayna ordusunu kuşatmaya çalışan Rus ordusunun geçtiğimiz günlerde doğudaki Iziyum kentini ele geçirdiğini ve güneydoğuyu Slovyansk'a doğru itmeye çalışacağını tahmin ediyor" denildi.
Rus ordusunun Slovyansk'ın Donbas'ı ele geçirme ve Ukrayna'yı kuşatma konusunda "kilit bir lokasyon" olduğunu anlayabilecek askeri yeteneğe sahip olduğunun altı çizilen haberde, İzyum'un Rusya tarafından kuşatılmasının haftalar sürdüğü ve Slovyansk'ın çok daha büyük bir hedef olduğu belirtiliyor.
Slovyansk'ın Ruslar tarafından kontrol altına alınması ardından bir sonraki hedefin Rubizhne olduğu ifade edilen analiz, bu hamleyle Ukrayna güçlerinin Donbas'tan uzaklaştırılacağını ve Ukrayna ordusunun konuşlandığı bölgelerdeki etkisinin azaltılabileceği yorumlarına sebep oldu.
Donbas krizi
Ukrayna'da 2014’te meydan olaylarının ardından Batı yanlısı hükümetin yönetime gelmesi ve Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç'in ülkeden kaçmasıyla Rus etnik kökenine sahip nüfusun yoğun olarak yaşadığı Donetsk ve Lugansk bölgelerinde ayrılıkçılar, Kiev yönetimine karşı çıkarak yönetimler ilan etti.
Dünyada o günlerde hiç kimsenin tanımadığı ancak Rusya'nın destek verdiği bağımsızlıklarını tek taraflı ilan eden Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Lugansk Halk Cumhuriyeti'ni ilan eden ayrılıkçılarla Kiev yönetimi güçleri arasında sert ve kanlı çatışmalar yaşandı.
Çatışmaların durdurulmasına yönelik 2014 ve 2015'te Minsk anlaşmaları imzalansa da ateşkes ihlalleri devam etti ve bu çatışmalarda 14 bin civarında kişinin hayatını kaybettiği belirtiliyor.