Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 5 Ağustos'ta Soçi kentinde bir araya gelerek 4 saatlik bir görüşme gerçekleştirmişti. Görüşmenin ardından ortak bildiri yayınlayan liderlerin aldıkları kararlar, tüm dünyanın gündeminde kalmaya devam ediyor. Londra merkezli The Financial Times Gazetesi’nin, "Türkiye'nin Rusya ile derinleşen bağları nedeniyle Batı başkentlerinden alarm zillerinin yükseldiği" mesajını vermesinin ardından bu sefer de Rus medyası Putin ve Erdoğan hakkında çarpıcı bir yoruma sahne oldu.
Rus devlet televizyonu Rossiya-1'deki bir programda konuşan askeri uzman ve gazeteci Igor Korotçenko, yaptığı konuşmada, Rusya’nın ve Putin’in desteği olmadan Erdoğan’ın 2023 seçimlerinde şansı olmadığını ima etti. TV programında konuşan askeri uzman, “2023 seçimlerinde Erdoğan’a cumhurbaşkanlığını verecek anahtar Putin’in ellerinde” dedi. Bunları söylerken Türk halkının seçimdeki rolünü dışlamadığını ifade eden Korotçenko, “Modern dünyada, Rusya gibi kendi kendine yeten bir güç diğer ülkelerde gerçekleştirilecek seçimleri etkiler” diye konuştu. Televizyon yorumculuğu yapan askeri uzmanın bu sözleri sosyal medyada oldukça yankı buldu ve paylaşıldı.
2023 seçimlerinin anahtarının Putin’in ellerinde olduğunu söyleyen Korotçenko’nun ne demek istediğini ve bu tezinin neye dayandığını Moskova Üniversitesi’nden Doç. Dr. İkbal Dürre ile konuştuk.
Dürre, Korotçenko’nun siyasi bir etkisi olmadığını ifade ederek onun sözlerini şu şekilde yorumladı: "Putin, Erdoğan ve AKP iktidarını desteklemek için elinden geleni yapacaktır. Çünkü Türkiye'deki muhalefetin yabancı yatırımcılara karşı açıklamaları Rusya'nın da biraz çekimser kalmasına neden oluyor. Yani muhalefetin son dönemlerde yabancı yatırımcılara yönelik yaptıkları sert çıkışlar, Putin'in de çekincelerini pekiştirdi bu sebeple Erdoğan'ın kalmasını istiyor."
‘Muhalefet Rusya için oyun kurmadı’
Seçimler yaklaşırken çalışmalara hız veren muhalefetin dış politika açıklamalarını değerlendiren Dürre, “Türkiye'de seçimler yaklaşırken muhalefet, uluslararası ilişkiler konusunda Rusya için bir oyun kurmadı, çalışma yapmadı bir diğer deyişle hafife aldı. Bana sorarsanız muhalefet pragmatik davranmak yerine biraz duygusal davrandı. 'Batı ile olan ilişkileri negatif etkiler' diye düşündüler. Bu, Rusya Batı’dan önemli demek değil. Sadece Rusya'nın önümüzdeki dönemlerde oynayacağı rol göz önünde tutulmalıydı diye düşünüyorum. Haliyle Putin de AKP iktidarının devamını istiyor. İki lider yıllardır birlikte çalışıyorlar. İki ülkenin de içinde bulunduğu koşullar göz önüne alındığında Erdoğan da Putin de birbirine muhtaç” ifadelerini kullandı.
‘Rusya yeni yatırım ortağı arayışında’
İki liderin birbiriyle olan ilişkisinin güvene dayanmadığını yani diğer bir ifadeyle “zorunlu bir ilişki” olduğunu belirten Dürre, Erdoğan’ın Batı’dan aradığını bulamadığını bu sebeple Moskova ile olan ilişkilerin öne çıktığını söyledi.
Rusya’nın Ukrayna’ya karşı 24 şubatta başlattığı savaştan sonra Batı ülkelerinin uyguladığı yaptırımlarla Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkilerin de değiştiğini vurgulayan Dürre, eskiden “sadece” enerji hattının bir unsuru olarak görülen Türkiye’nin bundan böyle Moskova için aynı zamanda bir ticaret hattı olmaya başladığının da unutulmaması gerektiğini ifade etti. Dürre, savaşın birçok dengeyi değiştirdiğini Rusya’nın yaptırımlar nedeniyle kaybettiği yabancı ortakların yerine yenilerini koyma arayışında olduğunu da hatırlattı. Soçi görüşmesi ardından değişen dengelere de dikkat çeken Dürre, “Ukrayna krizi başka olanaklar da yaratıyor örneğin Rusya çok ciddi bir ambargo altında bu ona Türkiye ile yeni ticari alanlar açtı. Araba üretimi gibi düşünün sadece örnek veriyorum... Moskova, kaybettiği ortakların yerini alacak yeni isimler arıyor” dedi.
‘Akkuyu şemsiyesi altında Rusya’dan kaynak aktarımı var’
Mersin'de inşası devam eden Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nde Rusya tarafı, Türkiye'den IC İçtaş şirketiyle mühendislik, satın alma ve inşaat sözleşmesini 26 Temmuz'da feshetmişti. Bu gelişmelerden sonra epey tartışma konusu olan ve Akkuyu’da Türk şirketlerinin etkisinin azaltılmak istendiği şeklinde yorumlanan konuya da değinen Dürre, burada “Akkuyu şemsiyesi altında bir kaynak aktarımı” olduğunu ifade ederek Merkez Bankası’ndaki rezerv artışına dikkat çekti.
Dürre şunları söyledi: “Son günlerde Türkiye’ye Rusya’dan Akkuyu şemsiyesi altında bir kaynak aktarımı gerçekleşti. Bu paranın gündeme gelmesinin hemen ardından ise Merkez Bankası rezervlerinde 2 milyar 940 milyon dolarlık artış vardı. Bu daha da artacaktır çünkü Rusya her ne kadar son zamanlarda Batı ambargolarına maruz kalsa da enerjiden kazandığı ciddi bir döviz birikimi var. Başka ülkelere yatırım şansı azaldığı için bu nedenle Türkiye’yi yeni bir kapı gibi görüyor. O sebeple bir sürü para gelecek bunun hepsi Akkuyu için kullanılmayacak.”
'Suriye’ye yönelik büyük bir operasyon beklemiyorum'
Türkiye’nin son haftalarda sıkça dile getirdiği olası Suriye operasyonu konusunda Soçi’deki 4 saatlik görüşme sonrasında ne gibi bir gelişme yaşanmasını beklediğini sorduğumuz Dürre, iki ülkenin de önceliğinin ticari bir rotaya doğru evrildiğini belirterek, “Suriye konusunda Türkiye’den istediğini alamayan Rusya açığını ticari konularla kapatma eğiliminde. İkili ilişkiler askeri konulardan ziyade daha çok ekonomi eksenine yerleşmiş durumda. Şartlar böyleyken iki ülke de ekonomik ilişkileri artırmaya çalışırken Suriye’ye yönelik büyük bir operasyon olacağını düşünmüyorum” diye konuştu.
‘Tahıl koridoru iyi işlerse…’
22 Temmuz’da İstanbul’da atılan imzalar sonrasında Türkiye koordinasyonuyla devam eden tahıl sevkiyatlarına da değinen Dürre, “Rusya için tahıl krizinin aşılmasında Türkiye önemli bir rol oynadı. Ankara’nın buradaki rolü olmasa belki de bu sorun aşılamayacaktı. Bu sistem güzel işlerse Rusya bunu kendi tahıl, gübre, demir, çelik ve benzeri ürünlerini satmak için kullanacak. Türkiye burada Rusya için aracı rolü oynuyor ve bu projeyle beraber batı ile arasında aracı olacak Erdoğan’la ekonomik ve siyasi ilişkileri riske etmek istemez” dedi.
Hatırlatma notu: Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İran’daki üçlü zirvenin ardından tahıl sevkiyatı anlaşması imza töreni öncesi önemli açıklamalarda bulunmuştu. Putin, "Rus tahılının tedarikiyle ilgili tüm kısıtlamaların kaldırıldığında 50 milyon ton ihracatına hazır olduklarını" vurguladı. Rusya’nın konu hakkındaki yaklaşımını anlatan Putin, “Şöyle ki Ukrayna tahılının ihracına yardımcı olacağız ama Rus tahılının tedarikiyle ilgili tüm kısıtlamaların kaldırılacağı gerçeğinden hareket ediyoruz. Şimdiye kadar kimseden itiraz gelmedi. Amerikan ortaklarımızdan dahil. Bakalım bundan ne çıkacak" ifadelerini kullanmıştı.