İran’ın Kerman kentinde, seçkin Kudüs Gücü adlı birimin ABD tarafından dört yıl önce öldürülen lideri Kasım Süleymani'yi anma töreninde yapılan iki bombalı saldırı sanırım ülke tarihinde en çok can kaybına yol açan eylemi oldu. Bilanco çok korkunç. Saldırıda, çoğu, Süleymani’nin adeta bir hac merkezine dönüşmüş mezarını ziyaret edenler olmak üzere tam 103 kişi yaşamını yitirdi. Sayı artabilir de.
İran İslam Devrimi’nin ilk yıllarında bu tür büyük eylemlerle sık karşılaşılırdı. Örneğin 28 Haziran 1981’de Tahran’daki bir binaya yapılan saldırıda, İran İslam Cumhuriyeti’nin önde gelen 74 yetkilisi ölmüştü. Ölenler arasında İran Devrimi'nin Ayetullah Ruhullah Humeyni'den sonra en güçlü ikinci ismi olan Başyargıç Ayetullah Muhammed Beheşti de vardı.
Çok değil o saldırıdan iki ay sonra 30 Ağustos’ta dönemin Başbakanı Muhammed Cevad Bahonar'ın ofisi bombalanmış, Bahonar’ın yanı sıra, Cumhurbaşkanı Muhammed Ali Recai ile altı İranlı hükümet yetkilisi de öldürülmüştü. Bunlar İran’ın iç karışıklıklarıyla ilgili eylemlerdi. Rejim zamanla “oturunca” benzerleri yaşanmadı bir daha.
İran’da yakın zamanda gerçekleştirilen önemli saldırılar arasında 2017’de yaşananı atlamayalım. Söz konusu yıl beş IŞİD mensubu eş zamanlı iki saldırı gerçekleştirmiş, hem parlamento binasını hem de Humeyni Türbesi’ni vurmuştu. Saldırılarda 17 sivil ölmüş, 43 kişi yaralanmıştı.
KERMAN SALDIRISINI KİM YAPTI?
Ancak dün yaşanan Kerman saldırısı bunlardan çok farklı tabii. Kimileri on dakika arayla iki patlamadan, bazıları da dört patlamadan söz ediyor. Yani hayli karışık bir durum var ortada. İran hükümeti olayın sorumlusu olarak herhangi bir adresi işaret etmedi henüz. Üst düzey bir yetkili saldırının “terör” eylemi olduğunu söyledi ama arkasında kimin olabileceği konusunda ayrıntı vermedi. “Resmi” sayılacak bir suçlama Kerman eyaletinden bir yetkili tarafından İsrail’e yöneltildi. İran Sağlık Bakanlığı'nın eski sözcüsü Kianush Jahanpur da sosyal medya üzerinden bir açıklama yaptı: "Bu suçun cevabı sadece Tel Aviv'de, Hayfa'da olmalı." Bunların dışında İran hükümetinden beklenen sertlikte bir açıklama yapılmadı.
Saldırının arkasında İsrail’in olması durumunda bu kimseyi şaşırtmayacak tabii. Çünkü İsrail İran topraklarında çok sayıda operasyon gerçekleştirdi. İran güçlerinin bulunduğu başka topraklarda da, örneğin Suriye’de. 25 Aralık'ta Suriye'de düzenlediği bir hava saldırısında İran Devrim Muhafızları Ordusu'nun üst düzey bir komutanını öldürmüştü. Bu kişinin Süleymani’nin liderliğini yaptığı Kudüs Gücü'nün üst düzey danışmanlarından Razi Musavi olduğu açıklanmıştı. Yani İran İsrail’in hep hedefinde. Son yıllarda tam altı İranlı nükleer bilimciyi öldürdü örneğin. Bunların sonuncusu iki yıl önce öldürülen Muhsin Fahrizade adlı nükleer bilimciydi. Fahrizade, İran'ın nükleer programının mimarlarındandı.
İSRAİL DEĞİLSE KİM?
Ancak kimi uzmanlar Kerman’daki saldırının genellikle askeri hedefleri vuran İsrail’in işi olamayabileceğini ileri sürüyor. Gazze’de binlerce kişiyi öldürmekten çekinmeyen İsrail’in İranlı sivilleri düşüneceğini sanmam ancak bu eylemden İsrail’in ne gibi bir çıkarı olabilir, emin değilim. Hamas’ın 7 Ekim’de başlattığı saldırıya orantısız tepki veren İsrail’in örgütün lider kadrosunu “nerede olurlarsa olsunlar” vuracağına ilişkin kararı hayata geçirdiği de biliniyor. İsrail Salı günü Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta bir insansız hava aracı saldırısında Hamas lider yardımcısı Salih el-Aruri'yi öldürdü. Yani dikkati daha çok Hamas’ın üzerindeyken, İran’da bu kadar büyük bir eyleme girişmesine anlam veremiyorum doğrusu.
IŞİD’den kuşkulanan da var, bir başka yerel gruptan da. İran kısa bir süre önce İsrail gizli servisi Mossad tarafından desteklenen bir grubu ortadan kaldırdığını duyurmuştu. Henüz ortadan kaldıramadığı gruplar da olabilir pekala.
İsrail'in el-Aruri'yi öldürmesi, Gazze'deki savaşın Filistin bölgesinin ötesine geçerek Orta Doğu'yu sarabileceği korkularını arttırmışken, Kerman saldırıları tansiyonu iyice yükseltti.
Gelişmeler vahim. Ama Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın, dünkü pek de sert olmayan açıklamaları, İran’ın büyük bir katliam yaşansa da temkinli açıklamaları belki gerilimi azaltır.
Gerilimsiz bir Ortadoğu olmaz biliyorum ama...İşte.