İsrailli akademisyenler “görevimiz” dedi, Gazze’deki katliama ses yükseltti!

İsrail’de yaklaşık bin 400 akademisyen bir açık mektup yayımlayarak üniversiteleri İsrail'in Gazze'de düzenlediği saldırılara karşı harekete geçmeye çağırdı. Mektupta imzası olan Tel Aviv Üniversitesi’nden Prof. Dr. Avner Wishnitzer, "Akademisyenler olarak Gazze'deki kitlesel ölümler, açlık ve mezalim karşısında harekete geçmemiz gerektiğini hissettik. Olanlara sırtımızı dönemeyiz" dedi.

İsrail’de “Siyah Bayrak Eylem Grubu” ismi altında bir araya gelen yaklaşık bin 400 akademisyen, bir açık mektup imzalayarak ülkelerinin Gazze’ye karşı düzenlediği saldırılara karşı üniversiteleri harekete geçmeye çağırdı.

“HASTANELERİ, OKULLARI VE DİĞER KURUMLARI BOMBALAMAYA DEVAM EDİYOR”

Söz konusu mektupta, savaşın başlamasından beri en az 15 bini çocuk ve en az 41'i İsrailli rehine olmak üzere Gazze'de yaklaşık 53 bin kişinin katledildiği vurgulanarak "İsrail; hastaneleri, okulları ve diğer kurumları bombalamaya devam ediyor. Savaşın ilan edilen hedefleri arasında, halen sürdürülen 'Gideon'un Savaş Arabaları' askeri operasyonunun emrinde tanımlandığı gibi 'nüfusunun yerinden edilmesi' de yer almaktadır. Akademisyenler olarak bu suçlarda kendi rolümüzün farkındayız. İnsanlığa karşı suç işleyenler yalnızca hükümetler değil, insan topluluklarıdır. Bazıları bunu doğrudan şiddet kullanarak, diğerleri ise suçları onaylayarak, meşrulaştırarak, olaydan önce ve sonra sessiz kalarak ve öğrenim salonlarındaki sesleri susturarak yaparlar. “ ifadelerine yer verildi.

“TARİH BİZİ AFFETMEYECEKTİR”

“Bilmediğimizi iddia edemeyiz. Çok uzun zamandır sessiziz. Masumların yaşamları ve bu topraklardaki tüm insanların, Filistinlilerin ve Yahudilerin güvenliği uğruna; rehinelerin geri dönmesi uğruna savaşı derhal durdurma çağrısında bulunmazsak tarih bizi affetmeyecektir. Biz de kendimizi affetmeyeceğiz. “ denilen mektupta, “Katliamı durdurmak için harekete geçmek bizim görevimizdir; hayat kurtarmak bizim görevimizdir. Bu toprakların geleceğinden hala kurtarılabilecek olanları kurtarmak bizim görevimizdir. İsrail'deki yükseköğretim kurumları seslerini yükseltmeli, öğrencilerine ve kamuoyuna seslenmeli, gerçekliğe doğrudan bakmalı ve olanları olduğu gibi adlandırmalıdır." sözleri sarf edildi.

“HER İSRAİLLİ SİYAH BAYRAĞIN NE ANLAMA GELDİĞİNİ BİLİR”

Mektubun imzacılarından biri olan Tel Aviv Üniversitesi’nden Prof. Dr. Avner Wishnitzer, yaptığı açıklamada "Siyah Bayrak Eylem Grubu"nun İsrail'deki farklı üniversitelerinden akademisyenlerin katılımıyla sadece iki hafta önce kurulduğunu ifade etti. "Siyah Bayrak" teriminin İsrail Yüksek Mahkemesi tarafından 1956 yılında onlarca Filistinlinin katledilmesinin ardından verdiği bir karara dayandığını, kararın ardından kanunsuz olduğu apaçık belli olan emirlerin "siyah bayrak" ile ifade edildiğini belirten Wishnitzer, "Her İsrailli siyah bayrağın ne anlama geldiğini bilir. Kampüslerde siyah giyinerek, siyah bayrak salladığımızda, oradan geçenler ne olduğunu bilir" söyleminde bulundu.

Wishnitzer, açık mektupla birlikte kampüslerde eylem yaptıklarını ifade ederek İsrail'in 18 Mart günü ateşkesi bitirmesinden beri Gazze'deki durumun kötüleştiğine dikkat çeken akademisyen, ölü sayısının zirve yaptığını ifade etti.

“HÜKÜMET İÇİN BİLE YAPILANLARI İZAH ETMEK ZORLAŞTI”

Wishnitzer, açıklamasının devamında "Hükümet açısından bile yapılanları izah etmek zorlaştı. Dolayısıyla adece akademide değil, İsrail toplumunun değişik kesimlerinde bu yapılanlara yönelik artan bir tepki söz konusu. Bu yüzden, olanlara karşı sesimizi yükseltmemiz gerektiğini hissettik" ifadelerini kullanırken buna karşın eylemlerinin İsrail'de "ana akım söylem" haline gelmediğini vurguladı. Wishnitzer, dile getirdikleri konunun en azından tartışılmaya, "Gazze'de ne yapıyoruz" sorusunun sorulmaya başlanmasına katkı sağladığını ifade etti.

“BİRÇOK İSRAİLLİ OLANLARI İYİ ANLAYAMIYOR”

Wishnitzer, Gazze'de olanların İsrail'deki ana akım medyada açıkça yer almadığına işaret ederek "Türkiye'deki insanların bunu anlayacağını düşünüyorum. Hükümet medyayı manipüle ediyor. Medyada reyting odaklı. Bu sebeple medya da mevcut ortam neyse, onu besliyor. Çünkü İsrail halkı halen 7 Ekim'de olanların şokunda. Bütün bunlar bir araya getirildiğinde ana akım medya Gazze'de olanlar konusunda sessizliğini koruyor, olanları 'filtreleyerek' gösteriyorlar. Birçok İsrailli olanları iyi anlayamıyor. Dünyanın geri kalanının gördüklerini görmüyorlar." açıklamasında bulundu.

İsrailli bakanlar tarafından yapılan açıklamaların, İsrail'in insanların hayatını ne denli az önemsediğini gösterdiğini belirten Wishnitzer, "Bu, İsrailli rehineler için de geçerli. Tam olarak bilmemekle birlikte Gazze'de halen sağ olan 20 civarında rehine var. Öyle görünüyor ki İsrail hükümeti onları da önemsemiyor. Zira sürdürülen operasyonlar onlar için de risk taşıyor" ifadelerini kullandı. Ülkesinde İsrailli rehinelerin serbest bırakılması için birçok gösteri yapılırken, Filistinli sivillere ilişkin çok sınırlı eylemler gerçekleştirildiğine dikkat çeken akademisyen, kendilerinin de Filistinlilerin durumunu dile getirme gereği hissettiklerini açıkladı.

“TAVIR ALMAK ZORUNDAYIZ”

Wishnitzer, "Akademisyenler olarak Gazze'deki kitlesel ölümler, açlık ve mezalim karşısında harekete geçmemiz gerektiğini hissettik. Olanlara sırtımızı dönemeyiz. Tavır almak zorundayız” ifadelerini kullanırken açık mektubun imzacılarının birçoğunun Gazze'deki savaşın başlamasından beri savaş karşıtı eylemlerde yer aldıklarını ifade etti. Wishnitzer, kendisinin de İsrail ve Filistinlilerin oluşturduğu "Barış için Savaşçılar" hareketinde yer aldığını iletti.

Wishnitzer, bazı çevrelerce eylemlerinin "çok geç kalmış" bir eylem olarak değerlendirildiğini ifade ederek "Bu, en kötünün geçmişte kaldığı kabulüne dayanıyor. Biz ise 'en kötü'nün halen önümüzde olmasından çekiniyoruz. Hükümet ve Başbakan (Netanyahu) sivilleri Gazze'den çıkarmaya çalışacaklarını açıkça dile getirdi. Ne kadar baskı olursa olsun bunu yapma niyetindeler" sözlerini sarf etti.

Dünya Haberleri