Burnunu sokup da başaramadığı krizleri arka arkaya sıralamak bile yeter neden işe yaramaz olduğunu anlatmaya. Ama hala bu saçma kurumdan umutlu olanlar var yine de. Şu İsrail-Hamas savaşı nedeniyle “nerede bu Birleşmiş Milletler?“ diye yazanlara rastladım çünkü.
Herhalde ululararası barışı, güvenliği sağlamak, ülkelerarası anlaşmazlıkları çatışmaya başvurmadan çözmek gibi iddialarını ciddiye almış olmalılar bu kurumun. Oysa öyle değil, BM gerçekten hiç bir işe yaramayan bir mekanizma. Birkaç nedeni var .
Öncelikle gücü, başta ABD olmak üzere birkaç ülke tarafından paylaşılmış durumda. Yön verenler onlar. BM kararları bu ülkelerin, yani kuruluşunda da etkili olan ABD, İngiltere, Fransa, Çin, Rusya gibi ülkelerin onayına ihtiyaç duymakta. Bu diğer aktörlerin alınan kararlardan dışlandığı anlamına gelir haliyle. “Dünya beşten büyüktür“ diyenler işte o dışarıda bırakılanlardır.
BM’de gücün bir kaç ülkenin elinde olduğuna en iyi örnek bu kurum bünyesindeki Güvenlik Konseyi’dir. Yukarıda belirtilen ülkeler bu konseyin daimi üyesidirler, kararlar üzerinde de veto yetkileri vardır. Bunun adil ya da dengeli kararlar almada yararlı olacağını kim iddia edebilir? Bu beş ülke kendi çıkarlarına göre bir kararı onaylar ya da onaylamaz. Dengesizlik değil mi bu?
Bugüne kadar önlediği bir çatışma, bir savaş var mıdır aklınıza gelen? 19 yıl süren, iki milyon insanın hayatına mâl olan Vietnam Savaşı’nı da durduramamıştır, 11 yıldır devam eden Suriye iç savaşını da. Rusya-Ukrayna savaşına da müdahale edememiştir, Ruanda’daki soykırıma da. Rohingya Müslümanlarının Myanmar'a geri gönderilmesini, Kıbrıs anlaşmazlığını, Hindistan ile Pakistan arasındaki Keşmir krizini çözdüğünü duyan var mı peki?
Yetkilileri iri iri laflar eder ama sonrası yoktur. İklim değişikliği konusunda raporlar hazırlar, yeşile dönme gereğinden söz eder ama bu konuda attığı tek bir adım yoktur. Üye ülkelerin çoğu da herhangi bir konuda harekete geçiyormuş gibi görünmek için sürekli BM'yi kullanabildiğine göre bu kurumun varlığı bile dünyaya yarardan çok zarar getiriyor.
BM üyelerine “doğru“ olan neyse, onu yaptıramayan bir kurumdur. O nedenle üye ülkelerin kolayca meydan okumalarıyla karşı karşıya kalabilir. Birçok ülke BM'nin kendilerini durduracak gücü olmadığını biliyor çünkü. BM’nin itirazsızlığını kendi eylemleri için uluslararası bir onay olarak kabul ediyor birçok ülke. İyi tarafı ne bunun? 193 üyesi var, bunların sadece 26‘sını “tam demokrasi” olarak yorumluyor BM. Demek ki geri kalanları diktatörlükle, otoriterlikle yönetilen ülkeler. Özgür yönetimler ile demokrasiden yoksun ülkeler arasında sahte bir eşdeğerlik kurmak değil mi bu yaptığı? Ne beklersiniz şimdi bu kurumdan?
Sorunlar arasında seçici davranması da BM’nin beceriksiz olmasının nedenlerinden biri. Bölgesel sorunlardan çok dünya çapındaki sorunlara odaklandığı için belki aynı derecede önemli diğer sorunları görmüyor, görülmesini de engelliyor. Şu anda Kamerun, Burkina Faso ile Burundi'de devam eden önemli krizlere BM'nin yöneldiğini gördünüz mü?
Sözüm ona en tanınmış, en güçlü, en saygın uluslararası örgüttür ama üyelerine birlikte çalışma kültürü verememiştir. Krizleri çözme yerine oyalama konusunda uzun bir tarihe sahiptir. “İnsanlığın büyük ailesi“ olarak adlandırmasına rağmen aile üyeleri arasında çoğu zaman, olmaması gerektiği kadar hem de taraf olmuştur.
Orantısız bir biçimde mali kaynak harcadığı şu son İsrail-Hamas çatışmasında işe yaramak ya da çatışmaları durdurmak bir yana, bünyesinden İsrail’e ilişkin bir karar çıkamamıştır. İsrail’in yaptıklarını meşru görmesine yol açmaz mı bu? “Kınanacak“ bir tarafı olmadığına kanıt kabul etmez mi bunu İsrail de?
BM, güçlünün güç kullanmakta haklı olduğuna inanmasını sağlayan bir örgüttür. Her olayda, her krizde örneklerine rastladığımız “tarafgirliği“ gerçekten mide bulandırıyor.
Adını Amerika Birleşmiş Milletleri yapsa yeridir.