Birleşmiş Milletler’in (BM) New York’taki 78. Genel Kurulu başladı, 26 Eylül'de bitecek. Yakından izleyenlerin bile aklında kalacak, öne çıkacak bir gündem maddesi yok bu büyük toplantıda... Bana sorarsanız son yılların en sönük, en heyecansız buluşmasıydı bu. Tabii her zaman olduğu gibi çözebildiği tek bir sorun da olmadı.
Genel Kurul aslında bir tartışma platformu değil, belirtelim. Üye devletlerin liderleri sırayla konuşma yapar ya da yanıt haklarını kullanırlar. Her iki durumda da kendileri için önem taşıyan bir konuyu gündeme getirirler.
Beceriksizliği ilan ettiler
78. oturumun teması şuydu: "Güveni yeniden inşa etmek, küresel dayanışmayı yeniden canlandırmak. Herkes için barış, refah, ilerleme, sürdürülebilirlik yolunda 2030 Gündemi ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine yönelik eylemlerin hızlandırılması". İri iri laflar, anlayacağınız.
Dünyanın en işe yaramaz kurumu olduğuna kuşku yok. Genel Kurul’da bu bir kez daha kanıtlanmış oldu. Tüm taraflar aşırı yoksulluğun sona erdirilmesi ile çevrenin korunması da dahil olmak üzere 2015 yılında belirlenen taahhütlerin zamanında yerine getirilme şansının çok az olduğunu itiraf ettiler. Başka kanıta gerek var mı?
Almanya Başbakanı Olaf Scholz da gezegen için sürdürülebilir kalkınmayı sağlama çabalarında Batı'nın başarısız olduğunu kabul etti. "Yoksullukla mücadele ve daha iyi bir birlikte yaşam için tüm dünya için istediğimiz ilerlemenin yavaşladığını görüyoruz" dedi bir de.
Üye ülkelerin liderleri, İrlanda ile Katar'ın aracılık ettiği 43 paragraflık bir siyasi deklarasyonu kabul ederek sürdürülebilir kalkınma alanında yıllardır elde edilen kazanımların tersine dönmekte olduğu uyarısında da bulundu. Bu konuda hazırladıkları bildiride şunları yazmışlar: "Milyonlarca insan yoksulluğa düştü, açlık ve yetersiz beslenme giderek yaygınlaşıyor, insani ihtiyaçlar artıyor ve iklim değişikliğinin etkileri daha da belirginleşiyor. Bu durum, uluslararası dayanışmanın zayıflaması ve bu krizlerin üstesinden birlikte gelmeye yönelik güven eksikliğiyle daha da kötüleşen eşitsizliğin artmasına yol açmıştır."
Kendilerinden yakınıyorlar
Kime şikayet ediyor, kime ne anlatıyor bunlar? Yakındıkları herşeyin sorumlusu kendileri oysa. BM bu ay yaptığı açıklamada, 2015 yılına kıyasla bugün dünyada 745 milyon daha fazla insanın orta ya da ciddi derecede aç olduğunu, dünyanın 2030 yılına kadar açlığı sona erdirme yönündeki iddialı hedefe ulaşma çabalarının çok uzağında olduğunu belirtmişti. Dünya 2005 yılından bu yana görülmeyen açlık seviyelerine geri dönmüş, gıda fiyatları 2015-19 dönemine kıyasla daha fazla ülkede daha yüksek seyretmeye devam etmiş. Yani BM üyesi ülkeler bir arpa boyu mesafe katetmiş değiller insanlık yararına.
Mevcut ilerleme ile yasal korumada önerilen cinsiyet uçurumlarının kapatılması, ayrımcı yasaların kaldırılması ne kadar zaman alabilir, tahmin edebilir misiniz? Ben söyleyeyim: tam 286 yıl. Hesaplamışlar, bu sonuç çıkmış. Ama BM Genel Kurul Başkanı Dennis Francis hala "Uyumlu ve iddialı bir çalışmayla, 2030 yılına kadar 124 milyon insanı daha yoksulluktan kurtarmamız, 113 milyon insanın daha az yetersiz beslenmesini sağlamamız mümkündür" deyip duruyor.
Bu liderlerin önemli bir bölümü becerisizliklerine Ukrayna savaşının varlığını gösteriyor. Ukrayna Devlet Başkanı Volodomr Zelensky, Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva ile bir araya gelerek Ukrayna'daki savaşın dünyanın yoksulları için ilerlemenin önünde bir engel olmadığına ikna etmeye çalıştı üye ülkeleri. Yani “bizi içine sürüklediğiniz savaşı becersizliklerine gerekçe yapmayın” demek istedi bir anlamda Zelensky.
UKrayna -Rusya savaşı, Sahel’deki durum, iklim konusu, cinsiyetlerarası eşitlik, açlık, gıda temini BM’nin önünde duran sorunlar. Bir önceki Genel Kurul’da da bu alanlarda yapılacaklar konusunda kararlar alınmıştı. Ama karar almak yetmiyor tabii. Bu 78. Genel Kurul’da alınan önceki kararların hayata geçirilemediği açıkça ortaya çıktı.
”Milletler ailesi“ bir araya gelip neyi nasıl başaramadıklarını konuşurlar her yıl. Her genel kurulda da önceki hedeflere ulaşamadıklarından da söz ederler. Kürsülere çıkıp konuşan dünya liderlerinin hiçbiri, sorunların çözümü konusunda tek bir öneri getirmedi. Getirmezler. Orası her liderin kendi ülkelerinin iç sorunlarını başkalarına aktardığı bir yerdir sadece.
Her sene “insanlığın sorunlarını çözmek için“ konuşuyor gibi yapmazlar mı bir de?
Buna dayanamıyor insan.