Bu kardeş ülkenin siyasal tarihi şiddetle iç içe maalesef. Bu şiddet bazen devlet eliyle çoğu zaman da sivil kılığında buluyor muhataplarını. Devlet, eski Başbakan Zülfikar Al Butto’yu saçma sapan gerekçelerle asmıştı. Onu asan İslamcı Ziya ül Hak’ın uçağı da (muhtemelen sonradan ters düştüğü ABD tarafından) düşürülmüş, Butto’nun kızı Benazir Butto da uğradığı suikast sonucu öldürülmüştü. Bunlara çok sayıda yerel politikacının, gazetecinin şiddet kurbanı oluşunu da ekleyin ortaya çıkan manzara korkunçtur.
Pakistan neden radikalleşti?
Oysa ülkenin büyük bölümünde sivil yaşam çoğunlukla barışçıydı. Belucistan ile Hayber-Pakhtunkhwa 2004-2005 yıllarına kadar Pakistan'ın geri kalanına kıyasla mutlak anlamda sakin bölgelerdi örneğin. Ancak ne olduysa 2005’ten sonra bu bölgelerin yanısıra, Sindh ile Pencap'ta şiddetin her türü dramatik bir biçimde artış gösterdi. Bunun nedenleri arasında İslami okulların (medreselerin) yaygınlaşması, ABD’nin Afganistan’a müdahalesi de var. Bu okullar ile Müslüman bir ülkeye (Afganistan’a) yabancı müdahalesi Pakistan’da İslamcıları gittikçe radikalleştirdi. Dönemin Pakistan hükümetinin ABD’nin baskısıyla Lal Mescid’i basmasından sonra “millet-devlet” çatışması daha da alevlendi. Radikal İslamcılar için Pakistan devlet mekanizması ile ona ait siyasal figürler hedef durumuna geldi. Bir araştırma Pakistan’da 1988’den günümüze 28 bin siyasi şiddet olayı yaşandığını ortaya koyuyor. (Bkz: Shapiro-Et-Al-2012-Working-Paper-1.pdf (theigc.org)
Han neden vuruldu?
Han, erken seçim talebiyle İslamabad'a doğru bir protesto yürüyüşüne öncülük ediyordu. Saldırıya bu yürüyüş sırasında uğradı. Parti yetkililerinden birinin de hayatını kaybettiği belirtiliyor. Nisan ayında parlamentoda yapılan güvensizlik oylamasıyla görevden alınmasından bu yana Han, halefi Şahbaz Şerif ile ABD’nin ortak komplosuyla görevinden alındığını dile getiriyordu.
Öncelikle belirtelim; ABD sadece Han’ı değil, kendisiyle çalışmayan hiçbir Pakistan başbakanını desteklemez. Aslında Pakistan ABD için Afganistan nedeniyle önemliydi. Şimdi ABD Afganistan’dan çekilerek Pakistan’la müttefikliğini de bitirdi bir anlamda. Ama yine de Pakistan’dan kendisine yönelik İslamcı tehdit var gerekçesiyle ülke politikasını tasarlamaya devam ediyor. Bu planında İmran Han’ın pek de ABD ile işbirliğine gönüllü olmadığı biliniyor. Rusya’yla önceki yönetimlerin yaptığından daha fazla ilişki kuran, Çin’in Kuşak-Yol Projesi’ne destek veren bir başbakan olarak ABD tarafından sevilmesi beklenemezdi.
Muhalefet-ABD kol kola
Han’ı devirmekten başka bir amacı olmayan muhalefetin, ABD-Han karşıtlığını fırsata çevirmesi de zor olmadı. Muhalefet, yolsuzluklar üzerine giden, bunda kararlı adımlar da atan Han’ın, kendilerine kadar uzanacağını anladığı andan başlayarak onu devirmek için elinden geleni yaptı. Han sadece yolsuzluklarla mücadele ediyor değildi, aynı zamanda ülkenin asla istikrarlı olmamış siyasi sistemini de reformlar yoluyla düzeltme mücadelesi veriyordu. Lideri olduğu Pakistan Tehreek-e-Insaf (PTI) partisinin başını çektiği koalisyon hükümetinde bu yönde çok sayıda karara imza da attı.
ABD’nin açık tavır almasıyla, Pakistan ordusunun da verdiği desteği çekmesiyle Han başbakanlıktan uzaklaştırıldı. Saçma bir yargılamayla siyasetten men edildi ancak başta partisinin taraftarları olmak üzere muhalefete tepkili diğer kesimler üzerinde büyük etkisi olan Han mücadeleyi bırakmadı. Sürekli yaptığı erken seçim çağrıları kamu desteğini de alınca şimdi iktidar olan eski muhalefet paniğe kapıldı.
Bu başarısız suikast girişiminin nedeninin bu olduğu belli. Amaç da muhtemelen öldürmek değildi. Eğer erken seçimde ısrar etmeyi sürdürürse, ABD karşıtlığı sürerse, iktidara yeniden gelme şansı da artarsa, bu sefer kurşunu diğer bacağına yemeyeceği kesindir.
Şiddete boğulmuş bir toplumda, Han’ı vuracak bir sersemi bulmak asla ama asla zor olmayacaktır.