ABD ara seçimlerinin en çarpıcı -beklenen- sonuçlarından biri Nancy Pelosi’nin 2007’den beri sürdürdüğü Temsilciler Meclisi Başkanlığı’nı sona erdirmesi oldu. 2010 yılına kadar bu görevde kalmış, 2018’de Demokratlar kazanınca yeniden Başkan olmuştu Pelosi. Şimdi yine kaybetti.
Elbette doğal bir görev değişimi olmasına rağmen, Pelosi sözkonusu olduğunda bu kadar basitçe geçiştirilecek bir durum değil bu. Çünkü Pelosi, bu göreve geldiğinden bu yana Cumhuriyetçi Parti’nin “başına bela olmuş” önemli bir figür olarak nitelendiriliyordu. Ülkenin siyasal zemininde “solda” kabul edildiğini de belirtelim.
ABD’nin “dünyaya çeki düzen vermesi” sözkonusu olduğunda Pelosi de buna katkılarını esirgemeyecek kadar “emperyal kafalı” biri oysa. ABD’nin tüm gerilim politikalarında “uğursuz, kışkırtıcı” rolleri oldu hep. En son Tayvan kaynaklı krizlerde Çin karşıtı provokasyonlarına da tanık olunmuştu. Eşcinsel haklarını savunması, ABD’nin Irak’ı işgaline karşı çıkması, Körfez’e ilişkin ABD politikalarını reddetmesi bu niteliğini ortadan kaldırmaya yetmiyor. ABD ölçülerinde onu “solda” gösteren tutumları arasında bunları da sayarlar.
'San Fransisco Liberali'
Karşıtlarının ona taktıkları “San Fransisco Liberali”, kürtaj hakkını savunduğu, eşcinselleri desteklediği için hakaret amacıyla takılmış bir sıfattır. Oysa, ne liberal, ne solcu, ne muhafazakar olduğunu anlamak kolay değildir derler Pelosi için. Böyle oluşunu “gerekenden fazlasını söylememesine” bağlarlar. Az konuştuğu için neyi savunduğu, neyi iyi bilip bilmediği belli olmuyormuş bu yüzden. “Ağır molla desinler”in canlı örneği yani. Partizanlığı için ise çok iyidir derler. Derinliği olmayan herkes gibi iyi yani.
Her basın açıklamasını satır satır kontrol edip düzeltmesiyle de meşhur. En normal olanı yapmasının övgü konusu olması pek bir tuhaf. Hoş da bir masal uydurmuşlar; kadınların kendi yaşamları üzerinde çok fazla kontrole sahip olmadığı bir dönemde doğmuş. O nedenle kontrol sahibi olmak istemiş. Güzel öykü.
Partisi, neredeyse on yıl sonra “Pelosi’nin zehirli bir figür” olduğunu düşünmüş. Özellikle 2016-2018 yıllarında. Görevden alma girişimleri bile olmuştu partisinin. Partiye yük olduğunu da düşünmüşler. Oysa, demokratların da devamını istediği sistem için bir tehlike arz etmemiştir hiç. 1968’de sokaklar isyanla doluyken, partisinin kongresinin yapıldığı sırada gelip geçen protestocularla yan yana görünmekten kaçınıp saatlerde salonda oturmuştur, yürüyenler gibi düşünmediği için. Müesses nizamın sadık elemanı oldu her zaman.
Ne ilerici ne de aktivist ilerici
“Seçilmiş” bir ilericiliği olmadı denir. Baltimor’da Demoratik Parti mensubu bir ailede doğması bu partiyi seçmesinde etken olmuştur. Kongre üyeliği de yapan babası ile erkek kardeşi Baltimore belediye başkanıydı. Aktivist anlamda da bir ilerici olmadı hiç bir zaman. San Fransisco’da Kütüphane Komisyonu’na atandığında “kadın” olduğu için sözünü dinlemeyenlerden Temsilciler Meclisi Başkanı olduğunda fena intikam aldı. Herkes onu dinlemek zorunda kalmıştı. Bir kadın olduğundan değil, “tokmağı” elinde tutan herhangi bir “egemen” olduğu için tabii. Kadınlık adına elde ettiği bir zaferi yoktur.
En yakınındakilerden birinin onun için kullandığı sıfat “operasyonel”dir. Kısıtlamalarla karşılaştığında, yapabileceği neyse ona odaklanmasından ötürü yakıştırılmış bir sıfattır bu. Ama politikanın tüm kurallarına boyun eğdiği de bir gerçektir. Aştığı bir sınır olmadı hiçbir zaman.
Trump’a o kazandırdı
Farkında olmadığı başarısızlıklarından biri, Demokratik Parti’nin 2018 stratejisini geliştirirken Donald Trump faktörünü küçümsemesidir. Stratejik hatası Trump’a başkanlık getirmiştir.
ABD’nin emperyalist politikalarının destekçisi oldu. Ülke içindeki “solculuğu” buna engel değildi. ABD-Çin ilişkilerinin gergin olduğu bir zamanda Tayvan’a ziyareti açık bir kışkırtmaydı. Kongre'deki en üst düzey yetkili olarak işi enflasyon krizini hafifletmek, kürtajı yasallaştırmak, işçilerin haklarını korumak, iklim değişikliğiyle mücadele etmek olmalıydı. Ama bunun yerine savaşa yol açabilecek bir provokatör olmayı seçmişti.
Partisinin daha da sola gitmemesi için çabaları da unutulur gibi değildir. Pelosi, Bernie Sanders ile Elizabeth Warren gibi aşırı sol adayların benimsediği politikaların Demokratların 2020'de Beyaz Saray'ı yeniden almasını engelleyebileceği uyarısında bulunmuştu örneğin. Demokratik Parti’nin, Alexandria Ocasio-Cortes, Ilhan Omar, Rashida Tlaib, Ayanna Pressley gibi “aşırı solcuları”yla dalga geçtiği de bilinir.
Yerine geçen Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi Başkanı daha iyi olmayacak tabii. Ama Meclis gerçek bir sağcı görecek hiç değilse. Pelosi gibi sol gösterip sağ vuran biri değil en azından. Bir daha kazanabileceği ana kadar Pelosi dönemi bitti.
Tek özelliği bu tarihi Meclis’in ilk kadın başkanı olmasıydı.
Hepsi bu.