Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve MİT Başkanı İbrahim Kalın, Ürdün’ün başkenti Amman’da gerçekleştirilen “Türkiye - Ürdün 3+3 Toplantısı’na katıldı.
Fidan, Amman'daki temasları ve heyetlerarası görüşmelerin ardından, "Türkiye-Ürdün-Irak-Lübnan-Suriye Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, bölge ülkeleri olarak, bölgenin sorunlarına hep beraber sahip çıkma ve çözme yolunda bir inisiyatifin olması gerektiğini söyledi. Bakan Fidan, aksi halde küresel küresel sorunların ortaya çıktığını, çözümden daha zok problemle karşılaşıldığını vurgulayarak, bu nedenle bölge ülkelerinin gereğini yapması gerektiğini vurguladı.
"BÖLGE ÜLKELERİ OLARAK, İSTİKRARI BOZUCU HİÇBİR İNİSİYATİFİ DESTEKLEMİYORUZ"
Toplantıda, Suriye'nin istikrarıyla ilgili bütün konuları da masaya yatırdıklarını belirten Bakan Fidan, "Suriye hükümetinin hiçbir provokasyona gelmeden haftalardır sürdürdüğü politikanın, son günlerde bir provokasyonla rayından çıkarılmaya çalıştığını görüyoruz. Suriye'de bulunan gerek Alevi gerek Hristiyan gerek Dürzi gerek Nusayri bütün kardeşlerimizin, bu provakosyonlardan uzak durması önemli. Bölge ülkeleri olarak, istikrarı bozucu hiçbir inisiyatifi desteklemiyoruz, sivil halkın canının, malının, kültürel haklarının da kutsal olduğunu her platformda savunuyoruz" diye konuştu.
Hakan Fidan, bugün yaptıkları görüşmeler neticesinde somut olarak neler yapabileceklerini konuştuklarını belirterek, bölge ülkeleri olarak, özellikle DEAŞ'a yönelik bir ortak, müşterek operasyon ve istihbarat mekanizmasının kurulması konunda karar aldıklarını, ekiplerin bu konunun ayrıntılarını somutlaştırmak için çalışacaklarını da bildirdi.
İsrail'in bölgedeki yayılmacı politikalarına karşı ortak duruşu bildirgeye de yansıtacaklarını söyleyen Fidan, bunun da bölge ülkeleri için önemli olduğunu aktardı.
Fidan, "Irak, Suriye ve Türkiye için ortak düşman PKK'nın da bölgeden silinmesi, silahlı terör faaliyetlerine son vermesi önceliklerimiz arasında" dedi.
Bundan sonraki toplatıya Türkiye'nin ev sahipliği yapacağını aktaran Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "Terörle mücadele, DEAŞ'ın bölgede tekrar baş vermemesi ve tamamıyla ortadan kaldırılması için beş ülke olarak kabiliyetlerimizi birleştirip var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
"SURİYE SURİYELİLERİNDİR"
AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Suriye Lazkiye'deki saldırılarla ilgili, "Son olaylar temelinde, birtakım provokasyonlar ortaya çıktı ve birtakım sivil kayıplar maalesef yaşandı. Bunun bizim ülkemize dönük olarak da bir mezhepçi kışkırtma olarak yansıtılmaya çalışıldığını görüyoruz" dedi.
Çelik, Adana’daki temasları kapsamında düzenlediği basın toplantısında, Suriye’nin Lazkiye kentindeki saldırıları değerlendirdi.
"Suriye güvenlik güçlerine dönük saldırının, Suriye’nin birliğine, dirliğine dönük bir terörist saldırı olduğunu değerlendiriyoruz” diyen Çelik, Türkiye’nin başından beri Suriye’nin milli birliğini, toprak bütünlüğünü savunduğunu vurguladı.
Çelik, “En önemli şiarımız, "Suriye tüm Suriyelilerindir" şiarıdır. Herhangi bir odağın, herhangi bir devletin ve kimi güçleri vasıtasıyla Suriye’yi uydu devlet haline getirmeye çalışmasını ya da istikrarsazlaştırmaya çalışmasını topyekün reddediyoruz” diye konuştu.
"TERÖRİSTİN MEŞREBİ OLMAZ, TERÖRİST TERÖRİSTTİR"
Suriye'nin milli birliğini sonuna kadar savunduklarını, azınlıkların da asla dışlanmadığı, tüm grupların güven içinde olduğu bir yapının ortaya çıkması gerektiğini söylediklerini anlatan Ömer Çelik, şöyle devam etti:
“Son olaylar temelinde, birtakım provokasyonlar ortaya çıktı ve birtakım sivil kayıplar maalesef yaşandı. Bunun bizim ülkemize dönük olarak da bir mezhepçi kışkırtma olarak yansıtılmaya çalışıldığını görüyoruz. Biz bu Lazkiye ve Tartus merkezli olayları ilk duyduğumuzda, arkadaşlarımızla toplantı halindeydik, yaklaşık 30 saniye içerisinde Suriye yönetime karşı bu terörist saldırıyı gerçekleştiren grubun adını duyduğumuzda, başındaki kişiyi öğrendiğimizde, bunun arkasındaki odağın ne olabileceğini hemen tespit ettik. Türkiye Cumhuriyeti kurumları, sahadaki her gelişmeye hakimdir. Bu saldırı dalgası esasında, Esad rejiminin kalıntısı, artığı olan, Esad rejimini diriltmek üzere birileri tarafından kullanılan birtakım güçlerdir. Burada esas olan, bazı açıklamalarda ve sosyal medyada kullanılan dilin özenli olmasıdır. ‘Bu, Nusayri isyanıdır’ gibisinden bir dilin kullanılması yanlıştır. Biz burada Arap, Türk, Alevi, Sünni, Nusayri, Dürzi, tüm grupların, hiçbir şekilde terörle yan yana anılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Tüm bu gruplara kardeşlik siyasetiyle yaklaştığımızı söylüyoruz. Esad rejiminin katliamları hiçbir şekilde Nusayrilere mal edilemez. DEAŞ'ın katliamları aynı şekilde Sünnilere ve Araplara mal edilemez, sivil insanlar suçlanamaz. YPG terör örgütünün katliamları Kürtlere mal edilemez, hiçbir şekilde sivil insanlar bu terör eylemlerine karışmamış insanlar bu çerçevede bir suçlamayla karşı karşıya kalamaz. Örneğin "Nusayri terörist', "Sünni terörist', "Alevi terörist', "Dürzi terörist" ifadesi yanlıştır. "Türkmen, Arap, Kürt terörist" ifadesi yanlıştır. Terörist, teröristtir."