Almanya, 2024 yılının ilk yarısında çalışmak üzere 80 binden fazla yabancıya vize verdi. Dışişleri Bakanlığı'nın verilerine göre, bu vize başvurularının yarısından fazlası vasıflı işçilere yönlendirilirken, geçen yıl aynı dönemde bu rakam 37 bin olarak kaydedilmişti.
İŞVERENLER, VİZE SAYISINI YETERSİZ BULUYOR
Ancak, işveren örgütleri bu sayıların Almanya'nın kalifiye iş gücü ihtiyacını karşılamadığını belirtiyor ve yeni bir "karşılama kültürü" oluşturulması gerektiğini savunuyor.
Alman Sanayi ve Ticaret Odası (DIHK) Başkanı Peter Adrian, yabancı iş gücünü çekmek için daha kapsamlı ve misafirperver bir yaklaşım sergilenmesi gerektiğini ifade etti. Adrian, konut ve çocuk bakımı gibi yan sorunların da çözülmesi gerektiğine dikkat çekti. DIHK tarafından yapılan bir anket, şirketlerin çoğunun kalifiye iş gücü eksikliğini ticari bir risk olarak gördüğünü ortaya koydu. Ayrıca, Alman Endüstri Birlikleri Başkanı Siegfried Russwurm, nitelikli iş gücü göçü konusunda iyileştirmeler yapılması gerektiğini ve bürokratik engellerin azaltılması gerektiğini vurguladı.
NİTELİKLİ İŞ GÜCÜ GÖÇÜ YASASI
2020 yılında yürürlüğe giren Nitelikli İş Gücü Göçü Yasası çerçevesinde, AB Mavi Kartı ve vasıflı işçiler için bazı düzenlemeler yapılmıştı. Ayrıca, 1 Haziran 2024 itibarıyla uygulamaya konulan "Fırsat Kartı" programı ile göçmenler için yeni fırsatlar sunuluyor. Ancak, Fırsat Kartı'nın iş gücü göçüne etkileri henüz belirgin değil. Şu ana kadar yaklaşık 200 kişi bu kartı alarak Almanya'ya gelmiş durumda.
Fırsat Kartı, sahiplerine Almanya'ya gelmeleri ve kalıcı bir iş aramaları için bir yıl süre tanıyor. Bu kartı alabilmek için, çalışılacak ülkede devlet tarafından tanınan en az iki yıllık mesleki eğitim veya üniversite diploması ve Almanca ya da İngilizce dil becerileri gibi şartlar aranıyor. Ayrıca, vasıflı işçilerin yıllık brüt maaşının en az 40 bin 770 Euro olması gerekiyor, ancak toplu sözleşmeye dahil işverenler için bu koşul esnetilebiliyor.
Almanya'nın iş gücü göçünü teşvik etme çabalarına rağmen, işveren örgütleri ve endüstri temsilcileri, mevcut düzenlemelerin yetersiz olduğunu ve daha geniş kapsamlı reformlar gerektiğini belirtiyor.