Avrupa Birliği (AB) liderlik pozisyonlarına getirilen isimlerin yolsuzluk iddialarıyla gündeme gelmesi dikkatleri üzerine çekiyor. AB Konseyi Başkanı Antonio Costa, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas'ın adları, çeşitli yolsuzluk ve kötü yönetim suçlamalarıyla anılıyor.
Von der Leyen'in, Pfizer ile yapılan büyük çaplı COVID-19 aşı anlaşmalarında görevi kötüye kullanmakla suçlandığı ve bu anlaşmalar sırasında şirket CEO'su Albert Bourla ile olan mesajlaşmalarının şeffaflığının tartışıldığı belirtiliyor. Ayrıca, AB bütçesiyle ilgili önemli aşı alımlarının detaylarının kamuya açıklanmaması eleştirilerin odağında.
Costa ise Portekiz'de enerji ve madencilik projeleriyle ilgili yolsuzluk suçlamalarıyla karşı karşıya. Başbakanlığı sırasında ülkenin kuzeyindeki lityum madeni ve Sines'teki yeşil hidrojen tesisi projeleriyle ilişkisi inceleniyor.
Kallas'ın durumu ise Estonya'da eşi Arvo Hallik'in Rusya ile ticari ilişkileri ve bu bağlamda ortaya çıkan güvenlik endişeleriyle ilişkilendiriliyor. Eşi Hallik'in Stark Logistics şirketi aracılığıyla Rusya'ya mal satışı yapması ve Kallas'ın bu işlemlere ilişkin tutumları, kamuoyunda tartışma yaratıyor.
Bu isimlerin AB'nin en üst düzeydeki pozisyonlarına gelmeleri, kurumların yönetiminde şeffaflık ve etik sorularını yeniden gündeme getiriyor. Bu bağlamda, liderlikleri boyunca nasıl bir yönetim sergileyecekleri ve bu yolsuzluk iddialarının nasıl ele alınacağı, gelecek dönemdeki AB politikalarının da önemli bir parçasını oluşturacak gibi görünüyor.