Gelecek Partisi Genel Başbakanı Ahmet Davutoğlu “Tam Demokrasi İçin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” modelini düzenlediği basın toplantısında açıkladı.
Davutoğlu şu sözleri söyledi:
“Dün gece yaşadıklarımız bugün bu basın toplantısını daha da anlamlı kılmıştır. İnsanların hayatlarında unutamadıkları uykusuz geceler vardır. Dün son 2 yıl içerisinde 2 kez böylesine hüzünle uykularımızın derinden kesintiye uğradı.
Birisi Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı bugün maalesef kendilerini milliyetçi olarak iddia eden bazı kesimlerin neredeyse kazansa bayram yapacakları Trump'ın, ‘Ahmak olma' diyerek mektup gönderdiği gecedir. O gece onurla bir ülkenin Cumhurbaşkanlığı makamını kurmuş bir ecdadın devamı olarak uykularımız kaçmıştı. Hüzün ve hicap duymuştuk. Amerika'nın veya diğer devletlerin başında kim olursa olsun bizim Cumhurbaşkanımıza bu şekilde hitap edemez. Geldiğimiz nokta hicap verici.”
“Restleşme yaşandı”
“Dün gece de hem devlet teamüllerimiz hem demokrasimiz hem basın özgürlüğümüz hem de ülkemizin eğitim kalitesi açısından ciddi hicap ve hüzün duydum. Bu ilk kez olmuyor artık istikrar getireceği vaad edilen ve Türkiye'de köklü bir siyasal zemin oluşturulacağı iddia edilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, bakanlar ve cumhurbaşkanı arasında istifa restleşmesine şahit olunan bir yapıya dönüşmüştür. Evet çok siyasal krizler, inişler çıkışlar, bir takım gerilimler yaşamıştır. Fakat bir bakanın muhattabı olduğu cumhurbaşkanından habersiz olarak istifa ettiği, bu istifayı da çıkıp mertçe halkın önünde görünerek yapmadığı ve sosyal medya üzerinden her türlü dedikoduya açık bir şekilde yapmış olması, devlet geleneğimiz açısından hicap vericidir. Bugün devlet bakanlığına oturan başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, beraber çalışmış eski bir mesai arkadaşı olarak hala böyle bir hissiyatı varsa eski bir dost, (olarak) bu anlamda açık ve samimi bir şekilde sesleniyorum; Artık başınızı ellerinizin arasına alın ve düşünün. Bundan aylar önce bir başka Bakan istifa restleşmesi çeker, sosyal medya üzerinden kitleleri mobilize eder ve sizin karşınıza o istifa restleşmesi ile oturur ve siz buna izin verirseniz bugün en yakınınız, aile ferdiniz olan bir başka Bakan bunu yaparsa, yarın hangi mevkide bulunan kimlerin devlet teamüllerine aykırı olarak hareket edeceği bilinemez.”
"İstifa onurlu bir mekanizmadır"
Davutoğlu, “Sık sık kendisinin de söylediği bir sözü hatırlatırım, Türkiye Cumhuriyeti bir kabile devleti değildir. İstifa mekanizması onurlu bir mekanizmadır. Tek taraflı alınır ama önce muhattabı üst makamlardır sonra kamuoyudur. Sosyal medyada bu yolla yapılan bu istifalar devlet yapımızı derinden etkilemektedir.
Demokrasimiz adına hicap vericidir. Bugün kişiselleşmiş bir iktidar ve kişisel ilişkiler üzerinden yürüyen bir yönetim biçimiyle demokrasi geçmiş dönemlerde en fazla yarayı almıştır. Türkiye çok zor dönemler gördü ama devletin bütün itibarının ve halkın iradesinin tek bir kişide tecelli ettiği ve herkesin o kişiyle olan hesaplaşması üzerinden güç devşirmeye çalıştığı bir dönem yaşamadı. Demokrasiyi ayağa kaldırma vaktidir.”
“Muhatap kamuoyudur”
“Eğer bir Bakan istifa ediyorsa bunun birinci muhattabı Türkiye kamuoyudur ve kamuoyunu bilgilendirmesi gereken özgür basındır. Ortalıkta bir metin dolaşıyor ama bu metinin ne tehidi var ne teskibi var. Bakın üzerinden 12 saatten fazla vakit geçti. Böyle bir istifa var mıdır? bilmiyoruz. Demokrasilerde böyle bir şey olmaz. Basın özgür olduğunu iddia ediyorsa artık yarın hangi baskıyla karşı karşıya kaldıkları sorusundan bağımsız olarak görevini yapsınlar. Bir iki kanalın biraz mahcup bir şekilde haberi vermesi dışında ana mecra denilen kanallar bu olayı yok gördü. Bütün uluslararası kanallar bu olaydan bahsederken eğer Türk basını bu olaydan bahsetmediyse basın mensuplarının da başlarını ellerinin arasına alıp, ‘nereye gidiyoruz?' sorusunu sorma vaktidir. Evet bizim haberlerimizi baskı nedeniyle vermiyorsunuz ama Türkiye'nin kaderini etkileyecek bir şey yaşanıyor ve siz buna sessiz kalıyorsanız bu kabul edilebilir bir durum değildir. Basın özgürlüğü açısından yüz karası bir gece yaşadık dün. Metni aldığımda bu gerçek olamaz dedim. Böyle bir istifa olmayacağından değil, Sayın Hazine ve Maliye Bakanı'nın Cumhurbaşkanına saygısından dolayı bunu yapmayacağından değil, Türkiye Cumhuriyeti’nde bakanlık makamına gelmiş birisinin böyle kötü bir Türkçe kullanmasına inanamadım. Bakanlık makamı böyle kötü bir Türkçe kullanıyorsa, ilkokul düzeyinde bir Türkçe bu bazı hatalarıyla. Bakan Türkçe bilmeyebilir yanındaki danışmanı bilsin. Bu Türkçe ile bırakın bakanlık idare etmeyi küçük bir kurum bile yönetilemez.”