Çoklu baro uygulamasını hatırlatan Davutoğlu, "Ne yapmak istiyorsunuz? Tabipler Birliğini de mi bölelim. Baroları böldünüz de ne oldu? 50 bin avukatın olduğu İstanbul’da hepsi topu topu birkaç bin imza bile toplayacak takatiniz yok. Bu işte yıkımınızın resmidir" dedi.
Davutoğlu'nun açıklamalarında öne çıkanlar şöyle:
Dört yıl içinde siyaset her geçen gün yolsuzluklarla kirlendi, adalet mahkeme duvarlarında asılı bir söz olarak kaldı, paramız pul, itibarımız yerle bir oldu! Bu şartlarda bize düşen ayağa kalkmak, söndü zannedilen Yörük Türkmen obalarının çadırındaki dumanı tüttürmek, sırtını Toroslara vererek yılmadan bıkmadan ve usanmadan hakikatleri dile getirmek ve yola revan olmaktı!
"Bu kadro yaşanan yıkıma dur demektedir"
Geçmişimizi yıkan, bugünümüzü yaşanmaz kılan, yarınlarımızı ipotek altına almaya çalışan bu koalisyon hükümetine haysiyetli, liyakatli, ahlaklı ve dürüst insanların dur demesi gerekiyordu. İşte bu kadro yaşanan yıkıma dur demektedir ve geleceğimizi inşa etmek için yola çıkmıştır.
Ekonomiye ilişkin eleştiriler
Sayın Erdoğan’ın deyimiyle “ekonomimiz pik yapmış durumda”. Türkçeye tercüme edelim: Yani ekonomik olarak zirvede olduğumuzu söylüyor. Demokratik olarak dünyaya ders verdiğimizi söylüyor. Bunu hangi hafta dile getiriyor üstelik biliyor musunuz? Doların 8’e, Euro’nun 9 TL’ye yürüdüğü hafta. İşsizliğin yüzde 15’e, genç işsizliğinin yüzde 27’e, geniş işsizliğin yüzde 30’a yürüdüğü hafta. Evet işte bu yönüyle ekonomisi batmış, demokrasisi çökmüş ülkelerden ayrılıyoruz. Çünkü o ülkeler en azından aynı anda yalanda, palavrada, propaganda da PİK YAPMIYORLAR. El insaf kardeşlerim, Siz gerçekten ekonomide zirve yapan bir ülkede yaşadığınızı hissediyor musunuz?
AKP ve MHP'ye: Anayasa’dan, adaletten, hukuktan ve haktan niçin bu kadar korkuyorsunuz?
Ne hale getirdiniz bu ülkeyi. Üç kişi bir araya gelince aynen 1990’larda, 80’lerde, 70’lerde olduğu gibi terör örgütü muamelesi yapıyorsunuz. Terör örgütü bulamazsanız habire birilerini büyük bir gürültü ile tutuklayıp, ardından serbest bırakıyorsunuz. En geri kalmış ülkelerde bile göremeyeceğiniz savcılık iddianameleri, hâkim kararları havada uçuyor. Biz sizin adınıza utanıyoruz ama siz bir türlü rezil olamıyorsunuz. Olamadığınız gibi koalisyon iktidarının bir kanadı AYM’ye saldırıyor diğer kanadı doktorlara. Yahu siz Anayasa’dan, adaletten, hukuktan ve haktan niçin bu kadar korkuyorsunuz? İşlediğiniz cürümlerden, suçlardan dolayı mı?
AYM'nin Enis Berberoğlu kararına
AYM’nin bütün hakimleri sadece bir milletvekilinin dosyası hakkında karar vermediler aynı zamanda bu hükümetin kalitesi ve demokrasi standardıyla da ilgili bir not verdiler. O not 100 üzerinden koskoca bir sıfırdır, Sıfır! Hem de oy birliğiyle verilmiş bir koskoca sıfır, bu ayıp biraz utanmanız varsa size yeter.
Soylu'nun AYM tepkisine kınama
Vatandaşın güvenliğinden sorumlu bakan kalkmış AYM Başkanı ile polemiğe giriyor. Muhatabı nezaketle o seviyeye düşmemek için sessiz kalmayı tercih ediyor; ama o hala yüksek perdeden konuşmaya devam ediyor. Baştan aşağı hamaset, baştan aşağı tutarsız bir yaklaşım.
TTB'yi hedef alan Bahçeli'ye: N’oluyoruz!
Bu ülkede AYM Başkanı korumasız sokakta gezemez diyor. Peki durum buysa, senin görevin ne? Sokaklarda emniyeti sağlamak sizin göreviniz, sorumluluğunuz değil mi? Bu kadar demokrasiden, liyakatten ve ciddiyetten nasibini almamış bir yaklaşım olabilir mi? Diğer ortak da boş durmuyor. O da kafayı doktorlara takmış. Saldırıp duruyor. Emin olun bilmeyen eli kanlı bir terör grubundan bahsettiğini zanneder. N’oluyoruz! Niye birden biriniz hukuk devletinin en önemli kurumuna, diğeriniz bu salgın günlerinin kahramanı doktorlarımıza saldırmaya başladınız.
Tabipler Birliği ile farklı konularda seviyeli bir şekilde tartışabilirsiniz ama bu salgın günlerinde doktorların haklarını korumaya çalıştılar diye onlara hakaret edemez, tehditler savuramazsınız.
"Baroları böldünüz de ne oldu, Tabipler Birliğini de mi bölelim?"
Ne yapmak istiyorsunuz? Tabipler Birliğini de mi bölelim. Baroları böldünüz de ne oldu? 50 bin avukatın olduğu İstanbul’da hepsi topu topu birkaç bin imza bile toplayacak takatiniz yok. Bu işte yıkımınızın resmidir.
Dış politikaya ilişkin eleştiriler
Doğu Akdeniz’de neredeyse bütün ülkeler Türkiye’ye karşı gövde gösterisine kalkıştı. Her gün bir ortak tatbikat görüyoruz, her gün Yunanistan ve Güney Kıbrıs’la bir dayanışma anlaşması imzalanıyor. Daha geçen hafta ABD Dışişleri Bakanı Pompeo bu kez GKRY ile anlaşma imzaladı. Üstelik Kıbrıs Türk tarafını da yok görerek, hatta bırakın ziyaret etmeyi, görüşlerini bile sormayarak. Güney Kıbrıs’a on yıllardır uygulanan silah ambargosunu kaldıran da yine aynı ABD. ABD ve Yunanistan geçtiğimiz ay Girit’ in güneyinde tatbikat yaptı. Şimdi de Batı Trakya’da hemen yanı başımızda, Türk soydaşlarımızın da neredeyse burnunun dibinde tatbikat yaptılar. Yunan ve ABD bayrakları taşıyan tanklar soydaşlarımızın gözü önünde namlularını ülke sınırımıza çevirdiler.
"Memlekete de, tarihimize de, milli çıkarlarımıza da yazık ediyorsunuz"
Tarihte ilk defa bu bölgede böyle bir faaliyet oldu. Tam ibretlik bir durum. Peki siz Amerika’ya tüm bunların karşısında ne dediniz? ABD Büyükelçisini Dışişleri Bakanlığına mı davet ettiniz? Ey Trump deyip Amerikan Başkanına had mi bildirdiniz? Dışişleri Bakanımız çıkıp Pompeo’ya iki laf mı etti? Biden konuştuğunda muhalefet liderlerine had bildirme densizliğine soyunan memurlarınız, maaşlı elemanlarınız ağızlarını açabildiler mi? Yazık ediyorsunuz. Memlekete de, tarihimize de, milli çıkarlarımıza da yazık ediyorsunuz.
Davutoğlu'ndan AB liderler zirvesi temennisi
Umarız 24 Eylül’deki AB Liderler Zirvesine kadar rasyonel bir diplomasi atağı ile karşı tarafın hamleleri dengelenir, olumsuz, ilişkilere köklü zararlar verebilecek kararlarla yüz yüze kalınmaz.