8 Temmuz 2018’de meydana gelen tren faciasında 7’si çocuk 25 kişi yaşamını yitirmiş, 238 yurttaş ise yaralanmıştı. Tren faciasına ilişkin davanın bugün başlayan duruşmasında TCDD 1. Bölge Müdürlüğü Halkalı 14. Demir Yolu Bakım Müdürü Turgut Kurt, Çerkezköy Yol Bakım ve Onarım Şefi Özkan Polat, Köprüler Şefi Çetin Yıldırım ve Hat Bakım Onarım Memuru Celaleddin Çabuk hakim karşısında olacak.
Duruşma başladı
Duruşmaya, tren faciasında yakınlarını kaybedenler ve bazı yaralılar, yaklaşık bir kilometre mesafeden ellerinde hayatını kaybedenlerin fotoğrafları ile yürüyerek geldi. Duruşma salonuna girişlerde ise koronavirüs önlemleri kapsamında ateşler ölçülerek alındı.
Duruşma, bilirkişi olarak atanan Prof. Dr. Hüseyin Yıldırım, Doç. Dr. Hüseyin Onur Tezcan, Dr. Öğretim Üyesi İbrahim Kocabaş, Dr. Öğretim Üyesi İlker Üstoğlu, araştırma görevlileri Dr. Haluk Yılmaz, Dr. Mehmet Ufuk Turan ve Yüksek Mühendis Ahmet Şükrü Korman tarafından hazırlanan raporun okunmasıyla başladı.
Bilirkişi raporu okundu
Bilirkişiler tarafından hazırlanan raporda, trende hız ihlali olmadığı, fren uygulamasının dereyman sürecini etki etmediği, kaza günü meydana gelen yağışın öngörülebilir nitelikte olduğu, menfez kapasitesinin 10 yıllık tekerrürlü taşkın debisinden geldiği ve yetersiz olduğu ifade edildi.
Raporda, demiryolu altyapısı ve sanat yapılarında olağanüstü hava koşulları ile ilgili gerekli önlemleri almayan ve meteorolojik durum ile hava koşulları hakkında gerekli koordinasyonu sağlamayan TCDD Genel Müdürlüğü AR-GE Birimi, Merkez ve 1'inci Bölge Demiryolu Emniyet ve Risk Yönetimi Müdürlükleri, TCDD altyapılarını yenilemeden sorumlu başkanlığının, TCDD Genel Müdürlüğü yol ve geçit kontrol memuru istihdam etmekle sorumlu başkanlığı kusurlu bulundu.
Bilirkişi raporunda, "TCDD Genel Müdürlüğü ile olumsuz hava koşullarında kontrol görevini yerine getirmek üzere görevlendirilen personelin, görevlerini sağlıklı olarak yerine getirebilmesi için meteorolojik olaylarla ilgili eş zamanlı, güncel ve sürekli bilgi akışının gerekli olduğu TCDD Genel Müdürlüğü ile Meteoroloji Genel Müdürlüğü arasında kurulacak koordinasyon ve sürekli veri akışı ile gerçekleşebilecektir. Ancak böyle bir koordinasyon mevcut değildir" denildi.
Yol üst yapısında ve alt yapısında, özellikle deprem ve sel gibi olağanüstü durumlarda kontrol işlerinin yapılabilmesi için TCDD'nin, yeterli sayıda yol ve geçit kontrol memuru istihdam etmesinin bir zorunluluk olduğu belirtilen raporda, kazanın meydana geldiği Çorlu'daki duruma ilişkin, "Mevcut durumda, sürekli (her gün) ve düzenli kontrol görevini yerine getirecek, söz konusu memurlar dışında personel görevli değildir" ifadeleri yer aldı.
"Hız ihlali yok"
Kazaya karışan trenin hız ihlalinin olmadığını, tren seti hızının livre değerine uygun olduğu belirtilen raporda şu tespitler yer aldı:
"Fren uygulaması derayman sürecine etki etmemektedir. Kaza günü meydana gelen yağış öngörülebilir niteliktedir. Menfezin kapasitesi 10 yıllık tekerrürlü taşkın debisine denk gelmektedir, yani yetersizdir. Havzanın yapısı ve arazide tarım yapılması, akarsu yatağının yönünü ve yolunu zamanla değiştirmektedir ve demiryolu şevleri korunaklı değildir. Bu durum menfezlerin dolmasına ve kapasitelerinin yetersiz kalmasına neden olmaktadır.
Kaza, km: 161+968'deki menfezin üstündeki ray ve traverslerin altındaki balast ve dolgu tabakalarının boşalması ile meydana gelmiştir. Bu menfez, kazadan önceki şiddetli yağış sonrasında, komşu drenaj yapılarının işlevini yerine getirmemesi nedeniyle üç havzadan gelen akış ile karşı karşıya kalmıştır. Yapılan değerlendirmelerde, suyun menfez seviyesinin üzerinde çıktığı, menfezin kısmen basınçlı su kısmen hava emerek çalıştığı, su seviyesi daha da yükseldikçe memba tarafından emilen suyun girdap yaparak yol şevinin stabilitesini bozduğu ve şevin göçmesine neden olduğu belirlenmiştir. TCDD ve özellikle AR-GE Dairesi Başkanlığı'nın, Merkez ve 1'inci Bölge Demiryolu Emniyet ve Risk Yönetimi Müdürlüklerinin küresel iklim değişikliğinin farkında olmaları gerekmesine karşın; yaptıkları risk analizlerinde, kaza oluşana bu kadar olan değişimleri dikkate almadıkları ve risk analizlerinin temel nedeni olan proaktif tedbirler önermedikleri görülmektedir. Mevcut hat sinyalli bir hattır ve sinyal sistemi doğru çalışmaktadır. Kazada sinyalizasyon sisteminden kaynaklı herhangi bir kusur bulunmamaktadır. Küresel iklim değişikliği ile hava koşullarının önemli dönüşüm geçirdiği düşünüldüğünde, sicilli menfez kavramı sorgulanmalı, altyapı ve üstyapıda olağanüstü koşullara karşı hazırlıklı olmak amacıyla gerekli tüm önlemler alınmalıdır. Trenler modernize edilirken yol üstyapısının uygun hale getirilmesi yeterli değildi. Altyapı ve sanat yapılarının da buna uygun hale getirilmesi gerekir."
Raporun okunmasının ardından duruşmada avukatlar söz almaya başladı.
İtiraz edilmişti
Tren faciasının ardından hazırlanan ilk bilirkişi raporuna, hayatını kaybedenlerin yakınları ve yaralılar tarafından itiraz edilmişti. İtiraz dilekçesinde, ilk hazırlanan bilirkişi heyetinde yer alan Prof. Dr. Mustafa Karaşahin'in Ulaştırma Bakanlığı Danışmanı, Bekir Sıddık Binboğa Yarman'ın ise hattın sinyalizasyon işlerini yapan şirketlerin yönetim kurulu başkanı olduğu belirtilerek, "Görevleri, bilirkişinin tarafsızlığına ve hazırlanan raporun objektifliğine gölge düşürecek niteliktedir" ifadesi kullanılmıştı. Bunun üzerine mahkeme yeni bir bilirkişi heyetinin olay yerinde keşif yapmasına karar vermişti.
TCDD'nin katılma talebi reddedildi
Bugün görülen duruşmada yeni bilirkişi raporu incelendi ve bilirkişi raporuna beyan için 15 günlük süre verildi. TCDD Genel Müdürlüğü'nün davaya katılma talebi ise mahkeme tarafından reddedildi.
16 Mart'a ertelendi
Çorlu tren katliamı 6. duruşması sona erdi ve mahkeme heyeti davayı 16 Mart 2021 tarihine erteledi.
Duruşma sonrası açıklama yapan Avukat Gökmen Yeşil, "Asıl yetki ve sorumluluk savcılıkta. Kazanın olduğu dönem yetkili olan ve terfi eden kişilerin delillerle temas etmesinin önü kesilmelidir" dedi.