CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Engin Altay, dokunulmazlık fezlekeleri ve HDP’nin kapatılmasına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Altay “Sandalye çoğunluğu ile dokunulmazlığı kaldırmak, kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırmakla aynı şeydir. Bu bir adalet arayışı değildir, siyasi hesaplaşmadır… Bir grup başkanvekiliniz ‘HDP’yi kapatacağız’ diyor, öteki ‘hukuk bilir’ diyor. Hangi AK Parti yöneticisine inanacağımızı da şaşırmış vaziyetteyiz… Yargının AK Parti vesayetinde olduğu süreçte, dokunulmazlıkların kaldırılması kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırmanın cisimleşmiş hali olacaktır…Partileri millet açar, millet kapatır” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı için de konuşan Altay, “Sen mi insan hakkından bahsedeceksin? Senin açıkladıkların Anayasa’da var. Sen uy yeter… İnsan hakları söz konusuysa Erdoğan’dan bir tek talebimiz var; gölge etmesin başka ihsan istemez” ifadelerini kullandı.
"Boyun eğmeyiz"
CHP’den istifa eden Teoman Sancar’ın “Beni değil şantajcıları savundular. İstifa etmem için boş kağıdı önüme uzatıp istifa mektubunu imzalamamı istediler. Görüntüleri izlememe bile fırsat vermediler. Partim bana sahip çıkmadı” ifadelerinin sorulması üzerine Engin Altay, “Nerede yaşanmış olursa olsun; CHP olarak asla kumpasçılara boyun eğmeyiz. İstifa tek taraflı bir irade beyanı, partimizden istifa etmiştir, yürüyen bir savcılık soruşturması vardır. Biz de konuyu izliyoruz” yanıtı verdi.
Altay’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
"TBMM’nin görevi kul hakkı yedirmemek, yenmesine müsaade etmemektir. Bu 128 milyar dolar meselesinin takipçisi olmaya Erdoğan, çatlasa da patlasa da devam edeceğiz. Merkez Bankası’nın nasıl döviz satacağı bellidir. Bunlar ihale ile olur. Orta yerde bir ihale de yoktur. Orta yerde 128 milyar doların buharlaşması var. 128 milyar şudur: Türkiye’ye son 10 yılda gelen yabancı sermeye 129 milyar dolardır. Tüm dış stokumuzun yüzde 30’una eşit bir paradır. Devletimizde çalışan dört milyon insanımızın üç yıllık maaşıdır. Toplam iç ve dış borcun yarısıdır. ‘Ben bu parayı ekonomi batmasın diye kullandım’ diyemezsin, dersen kimlere sattığını söylemen lazım. Hangi tarihte, hangi kurdan yaptın, alıcılar kimlerdir, kimlerin imzası var, çık bunu söyle. Döviz rezervini buharlaştırıp, ‘ekonomimiz batmasın diye yaptım’ diyemezsin.
Çok eskiden çiçek hastalığı vardı. Bitti. Enflasyon diye kavram da dünyada bitti. Ama Erdoğan beceriksizliğinden TÜİK’in açıkladığı 15.61. Hamaset yapıp duruyorsun. Nijerya, Zambiya, Angola ile Türkiye’nin enflasyon rakamları aynı. Suriye, Mısır, Irak karışık; enflasyon rakamları Türkiye’den düşük. TÜİK rakamları ile üstelik. Halkın yaşadığı enflasyon, TÜİK’in açıkladığının iki katı. Biz yine TÜİK’i baz alalım, enflasyon yüzde 15. Demokraside, insan haklarında sınıfta kaldık ama ekonomide de utanmazlık içinde olmamız lazım. Otoban geçişleri yüzde 33, köprü geçişleri yüzde 46 zamlı. Bu rakamlar CHP Ekonomi Masası rakamları değil. Sana bağlı TÜİK’in rakamları. ‘Dünya enflasyonu unutmuşken, nerede yanlış yapıyorum enflasyon aldı başını gidiyor’ diye sormaz mı insan? Böyle bir derdi yok beyefendinin. 2017’de milli gelir 859 milyar dolar. 2018’de 797 milyar dolar, 2019’da 760 milyar dolar, 2020’de 717 milyar dolara düşmüş. Kişi başına düşen milli gelir, 2020’de 615 dolar azaldı. 2013’ten bu yana ise kişi başına düşen milli gelirimizin 4 bin dolar azaldığını 83 milyon bilmeli. Bu azalırsa, sen markette elini uzatamazsın. Alamazsın. Bunun hesabının birinin vermesi gerekmiyor mu? Çıkın, Engin Altay yalan söylüyor deyin. Dilemeyeceğinizi biliyorum, o zaman bir şeyler yapın, Türkiye uçuruma gidiyor.
"Türkiye, dünyanın en pahalı cumhurbaşkanını kullanan ülkedir"
Bir yılda gerçek işsizlik sayısı 11 milyon 119 bine çıktı. 8 milyondan çıktı. Bir ülkede 11 milyon işsiz ise o ülkeden korkun. Devletin borcu bir yılda 510 milyar TL arttı. İşte bu yüzden pazarda, manavda istediğini alamazsın. Toplumun bu konuda duyarlı olması lazım. Çiftçinin, esnafın artan borçlarını söylemiyorum. Dolu dizgin israfa giden bir Erdoğan ile karşı karşıyayız. Dolu dizgin dört nala… Cumhurbaşkanlığı’nın 2020 yılında sadece koruma maliyeti, 263,6 milyon lira. Eski parayla 263 trilyon. Sadece Cumhurbaşkanı’nı korumak için bu devlet millet para harcıyor. Korkma Erdoğan, darbe günleri bitti geride kaldı. Biz senin canını koruruz. Malını da diyecektim ama malın hesabını soracağımız için malını diyemiyorum ama canını koruruz. Çünkü helala haram katılmış bir şey varsa onu söke söke almasını biliriz. Yazlık, kışlık saraylar… Bunlar israfın önde gidenleri. Beştepe Sarayı’nın bir günlük maliyeti 10 milyon. Türkiye, dünyanın en pahalı Cumhurbaşkanı’nı kullanan ülkedir. Daha pahalı cumhurbaşkanı kullanan ülke yoktur. İsrafın ne olduğu anlaşılsın. TBMM Kızılay’da. Beştepe Sarayı da Söğütözü’nde. Yandex’e girdim. 6.4 kilometre. Ey 83 milyon, Cumhurbaşkanı muhalefete küfretmeye gelirken 110 araç ve 2 helikopter ile geliyor. Demek ki neymiş? Cumhurbaşkanımız pahalı ve masraflıymış. Batan gemiyi masal anlatarak kurtaramazsın. İnsan Hakları Eylem Planı masalıyla batan gemiyi kurtaramazsın. Nasıl kurtulur. Bir tek kurtuluş reçetesi var. Türkiye’nin önce Erdoğan’dan kurtulması lazım. Adam huy haline getirmiş. İsraf Erdoğan’ın genetiğine işlemiş.
İnsan Hakları Eylem Planı’nı açıklamadan önce Erdoğan’ın Boğaziçi öğrencilerinden özür dilemek zorunda. Terör ile ilişkilendirdiği öğrenciler, dışarıda. Çıkacaksın, ‘Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinden özür diliyorum’ diyecektin belki biraz inandırıcı olur. ‘Osman Kavala işinde yanlış yaptık’ diyecektin. Bunlar yok, iki yılda hayata geçecek bir plan var. Sana hakaret etti diye 900 çocuk hakkında ceza kovuşturması sürüyor. Sen mi insan hakkından bahsedeceksin? Zaten başlarken bası çiçeğe su vereceğiz, bazılarına vermeyeceğiz diyorsun. Şiir okumakla tweet atmak arasında ne fark var. Senin açıkladıkların Magna Carta’da var. Anayasa’da var. Sen uy yeter. Bin 200 yıl önce söylenmiş şeyleri şimdi yeniden söylemenin kime ne yararı var? O zaman sana sorarlar: Bu Osman Kavala, bin 200 gündür ne yapıyor? Erdoğan’a bir şey söyleyeyim: Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Kuvvetler ayrılığını kendine topladın. Haydi oradan. Sen şiir okuduğun için hapse atıldın yanlıştı, ama sana tweet atanların atılması daha da yanlıştır. Demek ki insan hakları söz konusuysa Erdoğan’dan bir tek talebimiz var: Gölge etmesin başka ihsan istemez.
HDP açıklaması
Sandalye çoğunluğu ile dokunulmazlığı kaldırmak, kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırmakla aynı şeydir. Bu bir adalet arayışı değildir, siyasi hesaplaşmadır. Neredeydin 6 senedir? Şimdi Kobani soruşturması başlatıyorsun, yargıya talimat veriyorsun. Bir grup başkanvekiliniz ‘HDP’yi kapatacağız’ diyor, öteki ‘hukuk bilir’ diyor. Hangi AK Parti yöneticisine inanacağımızı da şaşırmış vaziyetteyiz. Gerçi AK Parti yöneticilerinin çok hükmü kalmadı. Erdoğan’dan sonra iki kişi çok kıymetli. Biri Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın diğeri İletişim Başkanı Fahrettin Altun. Bütün sayın bakanları, siyasi parti başkanlarını, milletvekillerinin üstünde. Asıl dokunulmazlık onlar için vardır. Fahrettin Altun’un adını ananın adliyede hesaba çekildiği bir ülkede yaşıyoruz. Bırak eleştirmeyi, ismini konuş yeter. Dokunulmazlık ile ilgili yargının AK Parti vesayetinde olduğu süreçte, dokunulmazlıkların kaldırılması kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırmanın cisimleşmiş hali olacaktır. Parti kapatma meselesi, ‘öyle görünüyor ki Devlet Bahçeli’den sonra AK Parti tavrını belirlemiş’ diyecektim, bugün Sayın Özkan açıklamasını bir parça düzeltmeye çalışmış. Çok olmamış ama… Cahit Özkan üzerinden AK Parti’ye söyledim. Şimdi Erdoğan’a söylüyorum: Parti kapatma, mağaraları kapat, Kandil’i kapat, terörü kapat. Nasıl kapatırsan kapat. İmha et. Yok et. Hallet. Teröre Türkiye yol veremez. Hiçbir hak talebi, hiçbir hak iddiası, terörizme meşruiyet, teröriste masumiyet sağlamaz. Teröristlerin en çok istediği şey devlet hukuk dışına çıkarsa terör oradan beslenir… Partileri millet açar, millet kapatır."