Türkiye’de nadir görülen, daha önce yapılan çalışmalarda sadece Adıyaman, Malatya, Şanlıurfa, Hakkari, Siirt, Osmaniye, Adana, Kahramanmaraş ve Gaziantep gibi güney illerde fotoğraflanarak kayıt altına alınan kızılca kuyrukkakan, Mardin’de ilk kez fotoğraflandı.
Çalışmaların Mardin ve Diyarbakır için öncü olduğunu ifade eden Dicle Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Kılıç, “Bunları yakalamak, fotoğraflarını çekmek öyle kolay bir çalışma değil. Ben fotoğrafları inceledim, fotoğraflar değerli. Kızılca kuyrukkakan, bize de bölge hakkında, burada yaşayan türler hakkında fikir verir. Bunların bulunduğu mekanlar, özellikle kayalık, nadide yerlerdir ve ülkemizde böyle yerler var. Diyarbakır'da ve Mardin’de bu kuş türünün varlığı tespit edilmiş ancak fotoğraflanamamıştı. Mardin'de de ilk kez fotoğraflandı. Diyarbakır için henüz bir fotoğraflı tespit yok. Önümüzdeki dönemlerde olmasını ümit ediyoruz. Mardin'de ilk kez çekilen bu fotoğraflar ise hem Diyarbakır hem de Mardin için önemli bir katkı oldu. Mardin’de yapılan çalışmalar çok az. Nadide türler için, Mardin bölgesinde çalışılması gerektiğini düşünüyorum. Bu fotoğraflar orada ne kadar nadide türlerin olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla öncü çalışmalardır. Mardin habitatı hakkında orada avlanan eklem bacaklı dediğimiz türler hakkında bize fikir verir. Kuşlar zengin ise o bölgede farklı avlanan türler vardır anlamı gelir” dedi.
‘BAZI BÖLGELERİN KORUMA ALTINA ALINMASI GEREKİYOR’
Türün korunması için bazı bölgelerin koruma altına alınması gerektiğini belirten Prof. Dr. Kılıç, şöyle konuştu:
“Bazı bölgeleri bizim korumamız lazım. Özellikle yerleşimin, tarımın ve sanayinin yayılması bu alanları tehdit ediyor. Bizim buraları korumamız gerekiyor. O yüzden bunlar nadir türler ve böcekler ile karıncalarla besleniyorlar. Dolayısıyla bulundukları yerde besin zincirinin çok önemli bir halkasını oluştururlar. Orada aşırı böcek veya eklem bacaklı dediğimiz türlerin önüne geçerler. Aşırı üremenin önüne geçerler, dolayısıyla tabiatta doğal dengeye önemli bir katkı sunarlar. Bununla sistem dengede olur. Bu yönüyle çok değerli bir türdür. Bu yüzden korunması gerekiyor. Tabii ki burada doğa bilincinin olması lazım. Bu gibi türlerin tanıtılması lazım ki, korunması da mümkün olsun. Biz bunları yaşatarak, koruyarak tabiatı korumuş oluruz. Hepimize düşen bunu desteklemektir.”