Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)’nin 7 emirliğinden biri olan Dubai’nin ev sahipliğinde 30 Kasım tarihinde başlayan ve 13 Aralık’ta sona eren Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansı (COP28 İklim Zirvesi), fosil yakıt çağının bittiğine dair açık bir sinyal vermesi nedeniyle “tarihi” bir zirve olarak niteleniyor.
Türkiye ise iklim kriziyle güçlü bir şekilde mücadele etmek için hazırlanan yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği taahhüdü dahil birçok deklarasyona imza atmadı.
COP28 Karar Metni’nde zayıf bir ifadeyle de olsa ülkelere enerji sistemlerinde fosil yakıtların kullanımından uzaklaşmaları çağrısında bulunuldu.
Future Earth'ün Küresel Araştırma Projesi ve Dünya İklim Araştırma Programı'nın araştırma ortağı olan Küresel Karbon Projesi, küresel karbon döngüsünün bilimsel değerlendirmesinde 2023 yılı karbon bütçesini açıkladı.
Raporda Türkiye, 2022 yılında 400 milyon ton karbon emisyonu ile küresel olarak en çok emisyona neden olan ülkeler sıralamasında 15. sırada alıyor.
Türkiye’nin emisyonlarında kömür başı çekerken (167,2 milyon ton CO2), onu sırasıyla petrol, gaz ve çimento sektörleri takip ediyor.
Avrupa'da kömürden temiz enerjiye dönüşümü çalışan EMBER’in 13 Mart’ta açıkladığı 2022 Raporu, Batı Balkan ülkelerinin yanı sıra Türkiye ve Ukrayna'nın her türlü hava kirliliğinde ilk üç kirletici ülke arasında yer aldığına işaret etmişti.
EMBER’in yayınladığı analize göre, Türkiye’nin elektrik üretimi için kömür ithalatı 2022 yılında iki katına çıkarak 5,3 milyar dolara ulaştı. 2022 yılında kömür ithalatının yarısına yakınını Rusya’dan sağladı, 2021 yılında Rusya’nın payı yüzde 26 seviyesindeydi.
Tüm zamanların en yüksek kömür ithalatına ulaşılan yılda Rusya, Kolombiya’yı geçerek Türkiye’nin en büyük kömür tedarikçisi oldu.
En çok kirleten ülkeler listesinde ilk 30'da yer alan tesislerin neredeyse tamamı 30 yaşından büyük olurken, bunun tek istisnası da; 10 yaşından küçük santrallere sahip olan Türkiye.
Türkiye yeşil hava, su, toprak politikalarını COP28’e uyumlu hale getirme şartı olarak, ilkim değişikliğinden kaynaklı zararların karşılanmasını talep etti.
COP28 öncesi, “Yeşil İklim Fonu” na ulaşmakta zorluk çektiğini söyleyen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, bu nedenle Türkiye’nin “Kayıp ve Zarar Fonu” içerisinde olmasının kaçınılmaz olduğunu açıklamıştı.
Bu fonun hem yönetiminde yer almak, hem de Paris İklim Anlaşması’nı imzalayan bir ülke olarak iklimden kaynaklı zararını karşılamak için fondan yararlanmak istiyor.
İklim değişikliğinden en çok etkilenen gelişmekte olan ve G77 olarak anılan “kırılgan ülkelerin” kayıp ve zararlarının karşılanması amacıyla COP27’de kurulan fona, gelişmiş ülkeler ve AB 2030 yılına kadar toplam 100 milyar dolar aktarmayı taahhüt etmişti.
Almanya’nın liderlik ettiği fona katkı henüz 750 milyon dolarda kaldı.
Türkiye, Kayıp ve Zarar Fonu’ndan yararlanmak isterken,“Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli”nin (IPCC), geçtiğimiz yılı kapsayan "İklim Değişikliği: Etkiler, Uyum ve Kırılganlık" raporu verilerine sarılıyor.
Rapora göre, iklim değişikliği nedeniyle kuraklıkların sıklığı ve yoğunluğu artacak. Akdeniz bölgesindeki nüfusun yaklaşık yüzde 54’ünün farklı ölçeklerde su kıtlığı yaşayacağı öngörülüyor. Tarım alanlarının etkilenmesi gıda zincirini olumsuz etkileyecek. Gıda fiyatları kaçınılmaz olarak artacak.
Türkiye; tarım arazilerini-zeytinlikleri imara açtığının, su kaynaklarını kömür üretimine yönlendirdiğinin dünyada fark edilmediğini düşünüyor olamaz.
COP28 oturumlarına katılan Temiz Hava Hakkı Platformu Koordinatörü Deniz Gümüşel, Akbelen Ormanı’nda ağaçsızlaştırılan alanlara giren dinamitlerin, zeytinliklerin 200 metre yakınında patlatıldığını yalnızca bana anlatmıyor.
Oysa ki, Zeytincilik Yasası’na göre “Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az üç kilometre mesafede zeytin ağaçlarının bitkisel gelişimini ve çoğalmalarını engelleyecek kimyevi atık, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez.”
2014 yılında özelleştirilen Yeniköy-Kemerköy Termik Santralları’nda kullanılacak kömürü üretmek üzere Akbelen’de kesilen ağaçların yerine linyit çukurları açıldı.
Yaşam alanları yok edilen köylülerin YK Enerji’ye karşı başlattıkları hukuk mücadelesi sürüyor.
Yaşam savunucuları yerin altından çok daha “değerli” tarım alanlarını, kültürel zenginliklerini maden ocaklarından, imar rantından korumaya çalışıyorlar.
Finans dünyasının yeşili ise dolar!
Dünya Bankası'na göre Türkiye'nin enerji sektöründe yeşil dönüşüm maliyeti 75-100 milyar dolar arasında olacak.
Dünya Bankası daha önce iklim konusunda eyleme geçmenin 2040 yılına kadar Türkiye'ye yaklaşık 150 milyar dolar tasarruf sağlayabileceği verisini paylaştı.
Türkiye dünyanın en büyük petrol ve doğalgaz rezervlerine sahip Suudi Arabistan, Rusya ve Irak'ın yanında iklim kriziyle mücadelenin önünü tıkayan dört ülkeden biri olarak kayda geçti.
“Muhteşem 4’lü” içerisinde enerji bağımlılığı en yüksek ülke olan Türkiye’nin yılın ilk 10 ayında petrol ve doğalgaz ithalatı 80.5 milyar dolara yaklaştı. Aynı dönemde 91 milyar dolara ulaşan toplam dış ticaret açığının yüzde 74.4’ü geçen yıla göre yüzde 120 büyüyen net enerji ithalatından kaynaklandı.
Bu durumdaki Türkiye’nin fosil kampta yer almasını anlamak zorlaşıyor.
İklim değişikliği alanında çalışan WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), Greenpeace Akdeniz, İstanbul Politikalar Merkezi, Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA), Yeşil Düşünce Derneği, İklim Öncüleri, Fosil Yakıtların Ötesi ve Avrupa İklim Eylem Ağı; COP28 İklim Zirvesi Karar Metni’ni değerlendiriyor.
Söz konusu inisiyatif COP28’in tek olumlu yanının kömürden çıkış taahhütlerinin yanı sıra, küresel ortalama sıcaklık artışını 1.5 derecede sınırlandırmaya ilişkin küresel hedefi netleştirmesi olduğunu kaydetti.
Karar Metni’nde finansman eksikliği ve çözümü öteleyen nükleer, karbon depolama, geçiş yakıtı gibi yanlış çözüm önerilerinin yer almasını, fosil yakıtlardan tam anlamıyla uzaklaşmanın önünde engel olduğunun altını çizen inisiyatif, Türkiye’nin ev ödevini de şöyle hatırlattı:
“Dünyanın en gelişmiş 20 ülkesi (G20) arasında bulunan Türkiye, dünyada en çok sera gazı salan 15. ülke ve ulusal sera gazı emisyonlarını 2030’a kadar yüzde 30'dan fazla artırmayı öngören iklim hedefini henüz güncellemedi. 2053 yılında net sıfır emisyonlu ülke olma vizyonu bulunan Türkiye sera gazı emisyonlarını bir an önce azaltmaya başlamalı ve 2030 yılına kadar, 2020 yılına kıyasla en az yüzde 35 mutlak emisyon azaltımı hedeflemeli.”
COP28’de çok sayıda ülkenin imza attığı ancak Türkiye’nin yer almadığı girişimler:
- Küresel Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği Taahhüdü: 130 ülke, 2030 yılına kadar yenilenebilir enerjiyi 3’e, enerji verimliliği çalışmalarının hızını 2’ye katlama sözü verdi.
- Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Adil Geçiş ve İklim Eylemi Ortaklığı: 76 ülke, toplumsal cinsiyete duyarlı bir iklim adaleti bildirisi açıkladı.
- İklim, Yardım, Toparlanma ve Barış Bildirisi: 80 ülke, iklim değişikliğine uyumu ve dirençliliği artırmaya yönelik bir işbirliği çağrısı yaptı.
- Küresel Soğutma Taahhüdü: 66 ülke, 2050 yılına kadar tüm sektörlerde soğutma teknolojilerinden kaynaklanan emisyonları 2022 seviyelerine göre küresel olarak en az %68 oranında azaltmayı amaçlıyor.
- Hidrojen Bildirisi: 37 ülke küresel yenilenebilir ve düşük karbonlu hidrojen piyasasının ve sertifikasyon programlarının geliştirilmesini amaçlıyor.
- Küresel İklim Finansmanı Çerçevesine İlişkin Liderler Bildirisi: Küresel finansmanı iddialı bir iklim eylemine uygun hale gelecek şekilde dönüştürmeyi hedefliyor.
- Kömür Sonrası Enerji İttifakı (PPCA): 2017’de kurulan ittifaka 7 ülke daha katılarak kömürden çıkma taahhüdü verdi; Polonya, Bulgaristan, Malta ve Romanya ile birlikte Türkiye ittifaka katılmayan 5 Avrupa ülkesinden biri oldu.
- İklim, Doğa ve Toplum Bildirisi: 18 ülke, ulusal iklim, biyoçeşitlilik ve arazi restorasyon plan ve stratejilerinin entegre şekilde planlanması ve uygulanması için ortak çalışma kararını açıkladı.
- Uyum Finansmanı Konusunda Azim Koalisyonu: 13 ülkenin kurduğu koalisyon, uyum finansmanına erişimin kolaylaştırılması ve tüm uyum finansmanı kaynaklarının artırılması konularında birlikte çalışacağını açıkladı.
Türkiye’nin imzaladığı girişimler:
- İklim ve Sağlık Bildirisi: 143 ülke, ilk kez iklim değişikliğinin sağlık üzerindeki etkilerini ele alacak sistemler kurmak için söz verdi.
- Sürdürülebilir Tarım, Dirençli Gıda Sistemleri ve İklim Eylemi Bildirisi: 158 ülke, gıda üretimini ve üreticileri iklim değişikliğinin etkilerine karşı korumaya söz verdi.
- İklim Eylemi için Yüksek Hedefli Çok Düzeyli Ortaklıklar Koalisyonu (CHAMP): 65 ülke, iklim stratejilerinin planlanması, finansmanı, uygulanması ve izlenmesinde yerel yönetimlerle ve belediyelerle işbirliği yapılmasını amaçlıyor.