Avrupa genelinde sağlıkçıların ve çevre alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarının oluşturduğu bir koalisyon olan Sağlık ve Çevre Birliği HEAL (Health and Environment Alliance) adına açıklama yapan Direktör Yardımcısı Anne Stauffer, "Hava kirliliği Avrupa’da halk sağlığı için acil durumdur ve bununla mücadelenin hem kısa hem de uzun vadede pek çok sağlık getirisi olacaktır" dedi. Stauffer, şunları söyledi:
"AB Komisyonunun almadığı politik inisiyatifi, Avrupa Parlamentosu'nun ve üye devletlerin almaları ve hava kirliliğini önleyecek daha sıkı yasal düzenlemeleri hayata geçirmeleri gerekiyor."
DSÖ: Havadaki toz insanda kansere yol açıyor
Hava kirliliği AB'de her yıl 350 milyon erken ölüme yol açıyor. En ciddi hava kirliliği faktörlerinden olan partikül maddelerin, özellikle ince partikül maddelerin (PM2.5) insanlarda kansere yol açtığını DSÖ 2013 yılında resmen kabul etmiş durumda.
AB Komisyonu tarafından yayınlanan 2008/EC/50 Dış Ortam Hava Kalitesi Direktifi'nde insan sağlığı açısından yaşamsal tehlike yaratan hava kirleticilerin solunan havada 1 m3'te bulunabilecek en yüksek miktarları belirleniyor. Bu limit değerler AB üyesi ülkeler için bağlayıcı; ulusal mevzuatlarda bu değerlerden daha sıkı limitler getirilebilir, ancak hava kirleticilerine verilen izin bu değerleri aşamaz.
AB Komisyonu bu hafta kamuoyuna sunulan önerisinde yıllık 25 µg/m3 olan PM2.5 limit değerini 2030 yılında 10 µg/m3'e indirmeye hazırlanıyor. Yani kabul edildiği takdirde, AB üye devletleri havadaki PM2.5 konsantrasyonunu 8 yıl içinde yüzde 60 oranında azaltmak durumunda Komisyonun önerisinin yürürlüğe girmesi için Avrupa Parlamentosu'nda onaylanması gerekiyor.
Türkiye’de partikül madde için yasal bir sınır yok
Türkiye’de hava kalitesi mevzuatında de ise PM2.5 için limit değer bulunmuyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın 2 yıldır hazırlığını yaptığı ancak henüz yayınlanmayan Dış Ortam Hava Kalitesinin Yönetimi Yönetmeliği taslağında, yönetmeliğin yayınlanacağı yıl için (taslakta hala 2021 olarak görünüyor) öngörülen değer DSÖ kılavuzunun tam 6 katı. Çevre Bakanlığı, 2029 yılında bu limit değeri 25 µg/m3'e indirme hedefi koyuyor. Ancak bu da DSÖ'nün insan sağlığı için geçilmemesi gerektiğini söylediği yıllık ortalama 5 µg/m3'ten 5 kat yüksek.
Hava kalitesi ile ilgili yasal düzenlemeleri halk sağlığı açısından iyileştirmek için çalışan Temiz Hava Hakkı Platformu (THHP) AB’deki mevzuat değişikliklerini de yakından takip ediyor. 15 sağlık, çevre ve iklim örgütünün bir araya gelmesi ile kurulan platformun koordinatörü Deniz Gümüşel’e göre AB’deki gelişmelerin Türkiye’deki mevzuata da yansıması olması bekleniyor. Gümüşel, şöyle devam ediyor:
“Ancak Türkiye bugüne kadar PM2.5 için hiçbir yasal düzenleme yapmadı. PM2.5 özellikle termik santraller, demir-çelik ve çimento gibi enerji için kömür yakan büyük sanayi tesislerinden kaynaklanıyor. Hava kirliliğinin, enerji ve sanayi sektörlerinin maliyetlerine yansımayan büyük bir sağlık faturası var bunu hep birlikte toplum olarak ödüyoruz. Kara Rapor çalışmamıza göre Türkiye’de 2019 yılında hava kirliliği yüzünden en az 31 bin erken ölüm yaşandı. Bunu önemli bölümü ince partikül maddeler yol açtı. Bir an önce PM2.5 için ulusal limit değerlerin belirlenmesi ve bu limitlerin DSÖ’nün insan sağlığı için belirlediği kılavuz değerlerle uyumlu olmasını talep ediyoruz.”
Türkiye'de de vatandaşlar ince partikül maddeler için (PM2.5) limit belirlenmesini istiyor. Vatandaşlar bunun için change.org'da “Temiz hava solumak hepimizin en temel hakkı!” diyerek imza kampanyası başlattı.