Yapay zekâ artık hayatın her alanında yer alıyor, çok yakın bir gelecekte de robotların yaşam alanlarında olacağı tahmin ediliyor. Yapay zekanın eğitim alanında neleri, nasıl değiştireceği ise merak ediliyor. Yeditepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmenliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gonca Kızılkaya Cumaoğlu, yapay zekanın eğitim alanında sunacağı fırsatları değerlendirerek sürdürülebilir yapay zekâ ekosistemine ilişkin bilgiler verdi. Prof. Dr. Cumaoğlu, “Yapay zeka eğitimine erken dönemde başlamak gerekiyor. Çocukları yapay zekanın olduğu yeni dünyaya hazırlamalıyız” dedi.
Türkiye'nin bu konuda 2020 yılından bu yana ciddi girişimlerde bulunduğunu anımsatan Prof. Dr. Cumaoğlu, “İlk olarak TÜBİTAK Yapay Zekâ Enstitüsü (BİLGEM-YZE) kuruldu. Ardından 2021 yılında Cumhurbaşkanlığı yapay zekâ alanında ilk ulusal strateji belgesi olan Ulusal Yapay Zekâ Stratejisini yürürlüğe soktu. Temel amaç, sürdürülebilir yapay zekâ ekosistemini oluşturmaktı. Diğer önemli konular ise bu alanın uzmanlarını yetiştirmek, toplumsal uyum ve düzenlemeleri yapmak ve işgücü dönüşümünü hızlandırmaktı" dedi.
Gelecek yıllar içinde çok öngörülebilir bir dünyanın bizi beklemediğini kaydeden Prof. Dr. Cumaoğlu, “Artificial General Intelligence-Yapay Genel Zeka (AGI) düzeyine çıktığında ki çok uzak bir gelecek değil dünyada ciddi bir istihdam sorunu yaşanacağını düşünüyorlar. Çocuklarımızın ilk ihtiyaç duyacağı şey tüm yeni okuryazarlıklara sahip olmaktır. Yapay zeka okuryazarlığından yeni medya ve dijital okuryazarlıklara kadar. Çünkü geri kalan konularda kendimizi eğitmek için hiçbir engelimiz olmayacak" ifadelerini kullandı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA KIRILMA YAŞANACAK
Eğitim sistemlerinde genellikle değişikliklerin hızlı yapılıp uygulanmadığına işaret eden Prof. Dr. Cumaoğlu, “Ancak burada yukarıdan aşağıya bir kırılma yaşanacağını düşünüyorum. Çünkü eyleme geçmek üzerine düşünürken toplumsal yaşamı kökten etkileyecek istihdamla ilgili dönüşümler; önce üniversite sistemini, daha sonra da zorunlu olarak tüm ihtiyaçların yeniden tanımlandığı bir eğitim sistemini mecbur kılacak gibi görünüyor. Biz yapay zekayı eğitim sistemine entegre etmeden kendisi bize entegre oldu bile diyebiliriz. Örneğin, YÖK 'Bilimsel Araştırma ve Yayın Faaliyetlerinde Üretken Yapay Zekâ Kullanımına Dair Etik Rehber' yayınladı. Konu öğretim programına girmeden kullanımına dönük bir rehberimiz oldu yani. Çünkü araştırmacılar olarak biz de öğrencilerimiz de aktif olarak kullanıyoruz" diye konuştu.
EĞİTİMDE BİRÇOK FIRSAT SUNACAK
Yapay zekânın sistemsel değişiklerin dışında öğrenmeye ve öğrenme ortamlarında sunacağı fırsatlara da işaret eden Prof. Dr. Cumaoğlu, şu bilgileri verdi:
“Kişiselleştirilmiş öğretim; yapay zekâ ile öğrencilerin bireysel ihtiyaçlarına, öğrenme hızlarına, ilgi alanlarına ve yeteneklerine göre uyarlanmış eğitim yöntemleri ve materyalleri geliştirilerek öğrenme süreci optimize edilebilir. Bu modellemede, öğrencinin güçlü ve zayıf yönlerini dikkate alarak, ona özel öğrenme yolları ve hedefler belirlenir, böylece öğrencinin en verimli şekilde öğrenmesi sağlanır.
Geri bildirim ve mentörlük; yapay zekâ, öğrencilere daha hızlı geri bildirimler sağlayarak hatalarını düzeltmelerine ve öğrenmelerine yardımcı olabilir. Kişinin ilerlemesini yakından izleyerek eksikleri konusunda rehberlik ve destek sağlayabilir. Öğretmenlere destek: Bunlar bireysel olarak öğrenmeye sağlayacağı desteklerdir. Diğer taraftan öğretmenlere materyal geliştirme bağlamından destek olabilir. Örneğin, öğrencilerin ilgi alanlarına ve güçlü yanlarına dayalı olarak tasarlanmış öğrenme materyalleri oluşturabilir. Tüm bunların hızlıca ve nitelikli yapılabiliyor olması okuldaki öğretim süreçlerini de daha verimli hale getirmek için önemli bir fırsattır.
Öğrenme Analitiği: Biraz daha büyük pencereden bakacak olursak büyük veri ile çalışan öğrenme analitiği ve öngörü analizi, yapay zeka ile oldukça kolaylaşacaktır. Öğrenme analitiği; öğrenmeyi ve ortamı düzenlemek amacıyla öğrencilerin performans verilerini analiz ederek veriye dayalı karar almayı ve erken müdahalede bulunmayı sağlayan bir araştırma alanıdır."
Prof. Dr. Cumaoğlu, hangi yaş aralıklarında nelerin konu edilmesi konusunda ise şu bilgileri verdi:
"Erken Çocukluk Dönemi (3-6 Yaş): Bu aralıkta temel dijital beceriler ile eğitici oyunlar ve uygulamalarla teknolojiye aşinalık kazandırılabilir.
İlkokul Dönemi (7-12 Yaş): Temel Programlama ve Kodlama becerileri için scratch gibi basit programlama dilleri ile algoritmik düşünme kazandırılabilir. Dijital Okuryazarlık için güvenli internet kullanımı, bilgi arama ve değerlendirme becerileri sunulabilir. Yeni Medya Okuryazarlığı kazanmak için medya içeriğini anlama, değerlendirme ve üretme becerileri ele alınabilir.
Ortaokul Dönemi (12-15 Yaş): Yapay zekânın temel kavramları ve çalışma prensipleri ile temel uygulamalar öğretilebilir. Çevrim içi etik, güvenlik ve gizlilik konuları işlenebilir. Medya ve bilgi okuryazarlığı açısından bilgi doğrulama, haber kaynaklarını değerlendirme ve medya eleştirisi programa alınabilir.
Lise Dönemi (15-18 Yaş): Bu düzeyde yapay zekâ uygulamaları, veri analizi ve makine öğrenimi konuları, daha ileri web uygulamaları için web geliştirme, mobil uygulama geliştirme ve siber güvenlik konuları ele alınabilir. Yeni medya okuryazarlığı için dijital medya üretimi, kaynak değerlendirme, gizlilik ve güvenlik, telif hakkı ve etik kullanım, dijital ayak izi yönetimi, sosyal medya yönetimi ve çevrim içi iletişim becerileri konuları da incelenmelidir. Bu süreçte, ailelerin ve eğitimcilerin çocuklara rehberlik etmeleri, teknolojinin güvenli ve etik kullanımı konusunda bilinçlendirmeleri de gerekmektedir."