Kaplumbağaların sırtlarında taşıdıkları kabukların bizim kalbimizle aynı işlevi gördüğünü biliyor muydunuz? Onların sahip olduğu bu yapı, hayatta kalmaları için gerekli olan sinir uçlarını ve kemikleri içerir.
Kaplumbağaların kabukları, yaşamlarının vazgeçilmez bir parçasıdır ve bu sert dış yapı onların en önemli savunma mekanizmalarından biridir. Karada yaşayan kaplumbağalar, onları sert hava koşullarından ve yırtıcı hayvanlardan koruyan büyük, kemikli ve yüksek kemerli kabuklara sahiptir. Buna karşılık, denizde yaşayan kaplumbağaların kabukları daha pürüzsüz ve aerodinamik olup, su içinde rahatça hareket etmelerini sağlar.
SAVUNMA AMAÇLI GÖRÜNÜYOR AMA GERÇEK ÖYLE DEĞİL
Kaplumbağaların kabuklarının evrimsel kökeni, savunma amaçlı gibi görünse de, aslında bu kabukların ilk olarak kazma yeteneklerini geliştirmek için evrildiği düşünülmektedir. Genişlemiş göğüs kafesleri, ön ayaklarıyla toprağı daha etkili şekilde kazmalarına yardımcı olmuştur.
Çoğu insan kaplumbağa kabuğunun sadece sırtlarındaki kubbeden ibaret olduğunu düşünür, ancak bu kabuk aslında iki ana parça ve 50'den fazla deri kemiğinden oluşur. Üst kabuk, yani carapace, kaburgalar ve omurga ile birleşirken; alt kabuk, yani plastron, birkaç kaburga ile birleşir. Bu iki bölüm, kaplumbağaya gerektiğinde kabuğuna geri çekilme ve tamamen kabuktan çıkma esnekliği sağlayan kemikli bir menteşe ile bir araya gelir.
GÜNEŞ ONLAR İÇİN HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR
Kaplumbağaların kabuğu kırıldığında, bu onlar için büyük bir acı kaynağıdır. Ayrıca, güneş ışığından yeterince D vitamini almamaları ve kalsiyum eksikliği, kabuklarında deliklerin oluşmasına yol açabilir. Bu da kaplumbağaların büyümesini olumsuz etkiler ve onları çeşitli hastalıklara karşı savunmasız hale getirir. Kabuk, canlı bir doku olduğundan, yapısında meydana gelen herhangi bir bozulma, kaplumbağaları bakteriyel veya viral enfeksiyonlara karşı da savunmasız bırakabilir. Kısacası, kaplumbağalar için kabukları, hayati öneme sahip bir yapıdır.