Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Gara operasyonuyla ilgili Meclis'i bilgilendirdi.
Bakan Akar'ın konuşmasından satırbaşları:
- Harekatlar planlandığı şekilde devam etmektedir. Bu operasyonlar sonucunda belli istikametler teröristlerden büyük ölçüde temizlendi, temizlenmekte. Teröristlerin hareket kabiliyeti kısıtlandı. Örgütün, Gara’da toplanmaya başladığı istihbare edilmiştir. Bulunduğu konum itibarıyla, sıra dağlardan dolayı, Gara’da bir harekat icra edilmemişti. Bu nedenle bu bölgede bulunan teröristlerin büyük bir bölümünün bir şekilde sözde PKK’nın sözde güvenli bölge olarak Gara’yı seçtiği sözde okul, eğitim merkezi ve toplantı alanı olarak burayı kullandığı da bize gelen bilgiler arasındadır. Bugüne kadar teröristler, “Her an gelebilirler” diye korksalar da kendilerini nispeten emniyette hissettiler. Bu bölgeyi zaten takip ediyorduk. Son beş ayda buraya yoğunlaştık. Bu operasyon kara desteği olmadan 35 kilometre derinlikte icra edilmiştir. Bu operasyonun kritik olması da bundan kaynaklanmaktadır. Herhangi bir şekilde karadan irtibat ve destek olmadan yapılan bir operasyon olması sebebiyle önceki operasyonlardan son derece farklıdır.
- Dost ve müttefiklerimzile koordine edilerek yapılan harekat öncesinde hedefler özenle seçilmiş, harekatın planlaması ve icrasında sivil halkın can ve mal güvenliği ile çevrenin korunmasına azami dikkat ve özen gösterilmiştir.
- Yapılan bu çalışmalar harekat emrine dönüştürülmüş ve 10 Şubat saat 02.55’te uluslararası hukuktan doğan meşru müdafaa haklarımız doğrultusunda hava kuvvetlerine ait uçaklar, İHA ve SİHA’lar desteğiyle harekatımız başlatılmıştır. Planlanan 50’den fazla hedeften 48’i vurulmuştur. Diğer hedefler, hem kendi güvenliğimiz hem de çevre güvenliği nedeniyle iptal edilmiştir.
- Hedeflerin vurulmasını müteakip saat 5.45’te hava hücum harekatı başlatılmış ve belirlediğimiz bölgelere unsurlarımız helikopterlerle inmeye başlamışlardır. Böylece bölgeye giriş-çıkışı engellemek için gerekli uygulama gerçekleştirilmiştir.
- İlk temasta iki şehit ve bir yaralımız olmuştur. Yaralanan subayımız daha sonra hastanede şehit olmuştur. Harekatın tamamında 3 şehit ve 3 yaralımız olup yaralılarımız tedavi altındadır ve hayati tehlikeleri bulunmamaktadır. Biraz önce aldığımız habere göre bir yaralımız da taburcu olmuştur.
- (PKK’nın kaçırdığı kişilerin TSK uçaklarıyla öldüğü iddiası) Bu mağaraya herhangi bir şekilde hava unsurlarıyla -ne uçaklarla ne SİHA’larla- etki etme şansımız yok. Dolayısıyla buraya kara operasyonu yapma mecburiyetimiz var. Diğer bir deyişle buraya herhangi bir şekilde hava kuvvetlerimizin bombalarının ulaşması mümkün değil geometrik yapısı itibariyle.
- Gerekli keşif ve araştırmayı müteakip mağaranın iki kapısı daha bulundu, güvenlik önlemleri alınarak içeriye girebilmek için kapılar tahrip edilmeye çalışıldı. Bu sırada içeriden ateş ediliyordu, el bombası atılıyordu. Buna karşılık özel kuvvetlerimiz orada karşılık veriyordu. Ayrıca bölgede el bombası ve hafif silahlara karşılık sadece ve sadece göz yaşartıcı gaz kullanılmıştır. Herhangi bir başka silah kullanılmamıştır. Teröristlere bu sürede sürekli olarak ‘teslim olma’ çağrısında bulunuldu. Yaptıkları şeyin yanlış olduğunu, herhangi bir şekilde kurtulma imkânı olmadığı tekrar tekrar hatırlatıldı. Mağara içinde ilerleme sırasında çok dar geçit ve ilave demir kapıların olduğu görüldü. Bunlar başta bilinmediği için ilerleme çok zor oldu. Cuma günü akşam saatlerine doğru 1. terörist Şervan Korkmaz “Ateş etmeyin, teslim olmak istiyorum” diye dışarı çıktı ve oradaki unsurlarımız tarafından teslim alındı. İçeride 7 terörist ve alıkonulan 12’si Türk vatandaşı 1’i yabancı olmak üzere 13 kişinin olduğu, alıkonulan 13 kişinin sözde mağara sorumlusu Soreş kod adlı terörist tarafından hava hücum harekatının başlangıcında başlarına birer kurşun sıkılarak şehit edildikleri ifade edildi. Teslim olan teröristin de “Bana iyi davranıyorlar. Korkmayın, gelin teslim olun” çağrılarına rağmen teröristlerden teslim olan olmadı.
- Ertesi gün sabah saatlerinde ikinci bir terörist kaçmaya çalışırken yakalandı. İkinci terörist ifadesinde 13 kişinin Soreş kod adlı terörist tarafından vurularak şehit edildiğini teyit etti. Operasyon sırasında yakalanan teröristlerin ifadesinde, sözde Gara sorumlusunun Cuma Biliki’yle yaptığı bir toplantıda Erbil ziyareti sonrasında Erbil, Sincar ya da Gara’da bir operasyon yapılacağını beklediğini söylediği ifade edilmektedir.
- Sözde mağara sorumlusu Soreş, PKK YPG işbirliğinin en somut ispatıdır. Aranan terörist Kamuran Ataman turuncu listede. Bu kişi 2017’den önce Beytüşşebab bölgesinde birçok katliama katıldı ve buradan bir şekilde kaçtı. Kamışlı’da, Derik’te 2017-2018 yıllarında sözde cephe sorumlusu olarak görev yaptı. Bir şekilde hastalanma ya da yaralanma sonucunda Derik’te tedavi gördü. Sonra da Gara’ya gönderildi. Burada sözde cezaevi sorumlusu oldu. İçeride ve dışarıda YPG ve PKK arasında ilişki olmadığını söyleyen içeride/dışarıda bazı kişiler var. Bu ve buna benzer örneklerin görülmesi lazım. Dolayısıyla YPG’nin PKK’dan farkı yok. YPG, PKK’nın Suriye kolu diyebiliriz.
- Ayrıca, özel kuvvet tarafından iki teröriste tekrar ‘teslim olun’ çağrıları yaptırıldı ancak ateşle karşılık verildi. Bunun üzerine içeri girilme kararı alındı. Operasyon başlatıldı. İçerisi tamamen karanlıktı. Fenerlerle kısmi bir aydınlatma yapmak mümkündü. Güvenlik sebebiyle operasyon dikkatli ve yavaş sürdürüldü. Mağara içerisinde teröristler tarafından açılan ateşe karşılık verilerek ilerlendi. Bir müddet sonra karşıdan gelen ateşler kesildi.
- Her seferinde teröristlere teslim olma çağrısıyla burada ilerlendi. 13 vatandaşımızın şehit edildiği bölgeye girildi. Önce çevrenin güvenliği sağlandıktan sonra naaşlar mağaradan dışarıya tahliye edildi.
- Operasyon kahraman personelimiz tarafından oldukça zor şartlarda gerçekleştirildi. Adli Tıp işlemleri için Adalet ve İçişleri bakanlarımızla görüştük. En yakın yer olarak Şırnak belirlendi ancak Şırnak’a indikten sonra buradaki Adli Tıp kabiliyeti sınırlı olduğundan 13 şehidimiz Malatya Adli Tıp Kurumuna sevk edildi. Gerekli işlemler yapıldı, yapılmaya devam ediliyor.
Bakan Soylu şunları söyledi:
- Bir yas gününde hep birlikteyiz. Milletimizin, ülkemizin, ailelerimizin acılarını paylaşmak, burada bulunduğumuz görevlerden ziyade bizim için bir evlat, bir insanlık ve bir aile vazifesidir. Öncelikle Gara’da şehit olan yaklaşık kaçırıldığı günden itibaren 5-6 yıldır her birimizin aileleriyle tek aile olduğumuz, dertleriyle dertlendiğimiz bu evlatlarımızın şehadetlerine Allah’tan rahmet diliyorum. Bu operasyonda şehit olan ve yaralanan kahramanlarımıza hem başsağlığı hem rahmet hem de geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
- Dün arkadaşlarım gibi ben de bir cenazedeydim. Mersin Bozyazı’da. Ünzile Teyzeyi dün tanımadım. İçişleri Bakanlığımın ilk günlerinden itibaren evladı nasılsa biz öyleyiz. Dün Balıkesir’de evladını toprağa veren Sulviye Anneyi dün tanımadım. Eskişehir’deki Ayşegül Ablayı dün tanımadım. Gardırop siyasetçisi değiliz biz. Gönlümüzle, üzerimize düşen meselenin nasıl yapılabileceğini bilerek bu meseleleri milletimize layık biçimde gerçekleştirebilmek için, bize yüklenen sorumluluğu bu dünyada da öbür dünyada da yerine getirebilmek için uğraşırız. Ünzile Teyze, yanına eğildiğimde bana bir cümle söyledi. İlkin anlamadım. Bir daha eğildim. Evladıyla ilgili bir şey söylemedi, acısıyla ilgili, yüreğiyle ilgili bir şey söylemedi. Üç defa “Dik durun, dik durun, dik durun” dedi. Sadece o mu? Dün gece 12 aileyi aradım arkadaşlarımla beraber. Müslüm Altındaş’ın babası Şevket Altındaş’ın söylediği cümle belki de hayatım boyunca benim peşimden gelecek cümledir. “Başınız sağ olsun” demeye gerek kalmadan, “Gam yok, keder yok Bakan Bey” dedi. Birçok şehit cenazesine katılıyorum ama bu kadar uzun ve yorucu bir süreçten sonra ailelerin bu metaneti ve ortaya koydukları bu sabır, bu milletin ruhunun kendinin tamamen vücudunda bezenmiş hâli ifade etmek istiyorum ki; bize dün akşam bir ders daha verdi. Bu çocuklarımızın hiçbiri pikniğe giderken kaçırılmadı. Bu çocuklarımızın hiçbiri terörle mücadele içindeki bir operasyondayken de kaçırılmadı. Bu olayın duyulduğu ilk andan itibaren ABD ve Avrupa FETÖ ve PKK inşasıyla gerçekleşen sosyal medya, diğer birtakım cereyanlar içerisinden söylenenler elbette ki bir amaca yönelik şekilde söylenmektedirler. Hem acımız var hem bıçağı içimize sokup biraz daha kanırtmak için söylenmektedirler. Bu çocuklar; ailelerin, eşinin, çocuğunun yanından kaçırıldılar. Malatya’ya annesine babasına kendine hazırlanmış baklavayı yemek için giderken kaçırıldılar. Kimisi de 2016 yılında acaba üniversite imtihanını kazanabilir miyiz diye imtihana giderken kaçırıldılar. Olayı olduğu gibi anlatacağım size. Çünkü yaklaşık 5 yıldır bu olayı hükümetimizin tüm birimleriyle, sayın Cumhurbaşkanımız dahil olmak üzere hep birlikte yaşıyoruz. Biz bu ailelere sadece bir vatandaş muamelesi yapmadık, evlat olduk. Ama kimlerin nasıl görüştüğünü, bu ailelerimizi nasıl istismar etmeye çalıştıklarını, nasıl PKK’ya yönelik alan açmaya çalıştıklarını burada söyleyeceğim.
- Derdimiz ne bizim Gara’da? Niçin buralara giriyoruz? Kendi topraklarımız dışında neden varız? 2019 yılında terör örgütünün yaptığı tacizlerin yüzde 70’i o bölgelerden geldi. Allah razı olsun Türk Silahlı Kuvvetlerinden. Minnettarız. Ölümü korkutarak o bölgelere gittiler. Biz de içeride mücadele ediyoruz. Niçin acaba 300’ün altına indirdik terörist sayısını diye, niçin acaba Türkiye’den 53 kişi katıldı daha fazla katılmıyor evlatlar dağa gitmiyor, okula gidiyor diye böbürleniyoruz? Niye bu mücadelenin neden yakasını bırakmıyoruz? Sebebi o. Haftanin’de varsan, Gara’da varsan… Gara öyle kolay bir yer değil. Dağlar eğri kambur. Kara harekatının çok zor yapılması gereken yerlerden bir tanesi. Gerçi bir milletvekili yakın zamanda gitti, oralarda boy gösterdi. Onu da biliyoruz. Nasıl boy gösterdiğini de biliyoruz. İsmini sorarsanız söyleriz. Şunu net bir şekilde söyleyeyim; bu operasyonda evlatlarımız ayın 10’unda şehit oldu. Bunlar, 5 yıl boyunca aileleri nasıl istismar ettilerse ondan sonra da istismar ettiler. Terör örgütünden vicdan bekleyen vicdansızdır. Terör örgütünden ahlak bekleyen ahmaktır. Terör örgütünden hukuk bekleyen ve bir şey olur mu acaba diye yaslanan hain oğlu haindir.
- Ailelerle hiç temas kurulmadı deniliyor. İşte Öznur Çalık burada. Sayın Cumhurbaşkanımızı ailelerle görüştürdüm. Ben de oradaydım. Cumhurbaşkanımız teminat verdi. Bize “İHD bunları Türkiye’ye getirebileceğinizi söylüyorlar ama sizin hukuki bir uygulama yapacağınızdan çekiniyorlar” dediler. Cumhurbaşkanımız da “Getirsinler, sınırdan alalım. Bir şey olmayacak” dedi. Yalanın boyu bu kadar olur mu? Yazıklar olsun. DHKP/C’li ve MLPK’li militanlar için bakanlığımıza gelenlere söylüyorum, İHD. Adalet Ağaoğlu, senden ayrılırken ne dedi? Bu derneği PKK’lılar ele geçirdi dedi. Şimdi dikkat edin; PKK’nın yayınladığı, HDP’nin yayınladığı ve İHD’nin yayınladığı bildiri birbiriyle örtüşüktür. Üçünün de amacı şudur; devlet de sorumludur PKK da sorumludur. Öyle mi? Biz terazinin aynı kefesiyiz öyle mi? Evlatlarımızı aldığınız yetmedi, bir de bizi dünyaya karşı hele de aileleri istismar ederek onlara karşı sorumlu yapıyorsunuz. Sadece benim bakan yardımcım bir yılda 5 kere görüştü. Aileleri alıp Irak’a, Erbil’e götürdüler. Ne oldu? Elleri boş döndüler. Niye? Terör örgütünün ilk katliamı mı? PKK terör örgütü 1984’ten bugüne kadar 6 bin 21 sivil katliam gerçekleştirdi. O İnsan Hakları Derneği denen canı çıkacısa dernek bunlar için bir tane söz söyledi mi? Diyarbakır aileleri arasında 7 tane bu ailelerden olanlar vardı. Hepsi oradalardı. Bir tanesinin yanına gidip “Sizin dertlerinizle dertlendik” dediniz mi?
- Bu çocukların kaçırıldığı zaman siz Pervin Buldan'ı aradınız mı aramadınız mı? Pervin Buldan dedi ki; 'Biraz misafir edecekler, sonra bırakacaklar’. Çocukların ellerine boyları kadar silah tutuşturdukları için orada 15 bin kişi var. Ama işimiz bitmedi. Bu PKK ve PYD terör örgütü, ailelerimize, şehitlerimize, annelere karşı zafer kazanamayacak. Benim genel başkanımı ağzınıza alacak ağzınız yok.
- Bu kadar izahattan sonra derlerse ki 'Trump'tan bunu isteseydiniz' diye sorarlarsa, siz yanınızdaki gruptan bunu istemek için ne yaptınız da bu memleketin evlatı olmayan Trump'tan bunu istiyorsunuz.
- Şehitlerimizin bütünlüklü fotoğrafları var elimizde.
Özgür Özel'den Süleyman Soylu'ya yanıt
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Bakan Akar ve Bakan Soylu'nun bilgilendirme konuşmalarının ardından söz istedi. Kılıçdaroğlu'na yönelik Soylu'nun sarf ettiği "Bu kadar izahattan sonra derlerse ki 'Trump'tan bunu isteseydiniz' diye sorarlarsa, siz yanınızdaki gruptan bunu istemek için ne yaptınız da bu memleketin evlatı olmayan Trump'tan bunu istiyorsunuz" sorusuna yanıt veren Özel, "Bize içeride sormak yerine kürsüden sormayı tercih ettiği sorunun cevabını, kendisine 20 sayfalık rapor olarak vereceğiz" dedi.
Özel şu ifadeleri kullandı:
Sayın Başkan, böyle bir günde polemik yapacak, tartışmanın boyutunu birilerinin kendi kusurlarını örtme noktasındaki gayretini tatmin edecek bir yaklaşım içinde değilim. Bu incitir. Şehit annelerini incitir, evlatlarına yıllarca canlı kavuşmayı bekleyip de kaybetmiş olan ailelerini incitir. Bugün herkes diline dikkat edecek. O kürsünün bir sorumluluğu var. Bugün usulüne uygun talep edilmiş randevuya hızla cevap verilmiştir. Misafir edilmişlerdir, dinlenmişlerdir, karşılıklı görüşmeler yapılmıştır. O görüşmeler bundan sonra hepimize ışık tutacak. Sayın Genel Başkan, muhatabına soracağı soruları; muhatabının atadığı bakanlara sormamakla suçlanamaz. Sayın Genel Başkana yapılmış olan bir bilgilendirme ziyareti, Sayın Genel Başkanın haftalık grup toplantısına istikamet ya da çerçeve çizilemez. Oradaki bilgilendirmeden sonra sorulmuş soru da, sorunun meşruiyetini ortadan kaldırmaz. Sayın Genel Başkan sadece Trump’ı da sormamıştır; örneğin yerel seçimlerde destek istenenlerden, gerektiği noktada bu evlatların kurtarılması için inisiyatif almasının neden istemediğini de sormuştur. Beş soru vardır, cevapları Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dan yarın beklemektedir. Sayın Süleyman Soylu’nun bize içeride sormadığı, kürsüde sormayı tercih ettiği soruya ilişkin elimde 20 sayfayı aşkın bir rapor vardır CHP ne gayretler göstermiştir diye. Kendisine, Genel Başkanın, Recep Tayyip Erdoğan’a sorduğu beş soruyla birlikte bu dosyayı da takdim edeceğim. Ondan sonra belki düzeltme ihtiyacı hisseder.