İYİ Parti lideri Meral Akşener gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Koronavirüs vakalarındaki artışa ilişkin konuşan Meral Akşener, "Pandemi başlangıcında bizim önerilerimiz yerine getirilmiş olsaydı bugünü belki yaşamıyor olacaktık. Haziran’da tedbirlerin gevşetilmesi söz konusu olmasaydı belki bugünleri yaşamayacaktık." dedi.
14 günlük kapatma hakkında düşüncelerini dile getiren de Akşener, "İstanbul gibi büyük ivme kazanan yerlerde 2 hafta kapanabilsek hasta sayısı aşağıya doğru düşer, doğrusu bu. Ama esnaf kan ağlıyor. Biz tam kapanma demiştik ama hafta sonları yapmışlardı. Esnafa destek verilebilse, çalışanların sigorta payları ve vergiler ötelenebilse bu yapılabilinir." diye konuştu.
"Vatandaş suçlu değil"
"Yeni normal vatandaş tarafından iş bitmiş gibi algılanabilir demiştik. Şu anda her şeyde vatandaşın suçlu olduğu bir dönemdeyiz şu anda. Bugün Sağlık Bakanlığı hiçbir rakamda güvenilmeyen bir noktada. Milli Eğitim Bakanlığı’nın EBA ile ilgili hiçbir veriye güvenilmiyor. Vatandaş suçlu değil."
"Oyumuz yüzde 15 civarında"
Biz özel hiç anket yaptırmadık. Grup üyesiyiz biz. Orada yapılan araştırmaların sonuçları kamuoyu ile paylaşılıyor. Bizim ortalama yüzde 15 civarında oyumuz var. Sahada sadece İYİ Parti var.
"Vatandaş et alamıyor"
Şehir şehir dolaşarak ziyaretlerde bulunan Akşener, gezileri şöyle anlattı:
"Ben cümleye şöyle başlıyorum: Ben buraya propaganda yapmaya gelmedim, sizi dinlemeye geldim. Biz izin almadan hiçbir konuşmayı yayınlamıyoruz. Bir ilçede telefon aksesuarı satan bir dükkana gitti, Kütahya’nın bir ilçesinde. Siftah yaptın mı diye sordum, bir tane kulaklı sattım dedi. Haftada kaç gün et alıyorsunuz diye sordu. Abla sen ne diyorsun, ne eti dedi. Kayseri’de bir kasap dükkanına girdim dedim, vatandaş et alamıyor, yarım kilo kıyma bile alamıyor dedi."
"Milliyetçi, demokrat ve kalkınmacı"
İYİ Parti'yi tanımlayan Akşener şöyle dedi: "Biz milliyetçi, demokrat ve kalkınmacı olarak tanımlıyoruz kendimizi. 20 yıl evvel kurulmuş olsaydık, milliyetçi, muhafazakar, demokrat bir siyasi parti diyecektik. Ekonomi çok öne geçtiği için kalkınmacı diyoruz."
"Anayasa çalışması yapmıyoruz, sistemi tasarlıyoruz"
"Anayasa çalışmamız yok. Nereden çıktı, nasıl çıktı konusu da kocaman bir soru işareti. Rahmetli Erdal İnönü’nün kurduğu TÜSES diye bir vakıf var. Çeşitli entelektüelleri toplayarak bazı çalışmalar yaptıkları bir gerçek. Burada sayın Kaboğlu’nun ya da bir başkasının başkanlığında Saadet Partisi’nin, CHP’nin yaptığı bir anayasa çalışması yok. Sayın Kaboğlu 2012’de bütün partileri bir anayasa düzenlemesi için topladı.
Sonra da Sayın Cemil Çiçek’in çağrısıyla Meclis’teki 4 siyasi parti oturdular, ben de o zaman MHP milletvekiliyim, 82 anayasasına ilişkin 42 madde üzerinde uzlaşıldı, seçim sonrasında unutuldu. 2007’de Ergun Özbudun hocadan Sayın Erdoğan bir anayasa taslağı istedi. Benim bildiğim 3 farklı anayasa çalışması var. İYİ Parti’yi kötüleyeceğim diye bütün siyasi partilere siz bunları yaptınız diyorsunuz, hepsi de yalanladı. Sayın Özdağ’ın sürekli elinde salladığı kağıt 2012’den kalma çalışmadan. Biz Atatürk’ten beri yapılmayan bir çalışma yapıyoruz. Biz, sistemi tasarlıyoruz. Bizim başından beri arkadaşlarıma söylediğimiz ve çalışma yaptıkları konu bu. Bizim anayasalarımız paldır küldür darbeler sonrası yapıldı. 1924 anayasası sistem konuşmaları üzerine yapıldı. 60 anayasası itiraz edilen alanları tıkamak için yapıldı. 80 anayasası da aynı şekilde yapıldı. Biz anayasa yapmıyoruz.
Biz iyileştirilmiş, güçlendirilmiş parlamenter sistemin nasıl yapılacağını yapıyoruz. Biz bunu İYİ Parti olarak yapıyoruz, başka kimse yok. Bu çalışmanın sonlarına geldik, sonrasında basın ve STK’lar ile paylaşacağız.
Geçmişin parlamenter demokraside vesayet vardı. Bugün bizi yöneten arkadaşlar vesayete karşı çıka çıka geldi ama ipin ucu kaçtı. Merkez Bankası’nın, hukukun, hepsinin itibarı ortadan kalktı, için boşaldı. Kurumların içini boşaltırsanız Merkez Bankası Başkanı’nı önce dediğini yapmadığı için sonra da her dediğini yaptığı için alırsınız."
"İmamoğlu'na Kanal İstanbul soruşturması açıldı"
"Sayın Abdülhamit Gül’ün açıklamalarını dinledim inşallah dediğini yapar ama Sayın İmamoğlu’na Kanal İstanbul’a karşı çıktığı için devlete karşı çıkmaktan soruşturma açıldı. Soruşturmanın özelliği şu: Devletin projesine karşı çıktığı için bölücülük yapmakla suçlanıyor. Bütün bunlar nedir? Bütün bunlar sistemin tartışılmadığı, yamalı bohçaya döndüğü sistemin getirdiği sonuçlar."
"Bir anayasa yapılacaksa hep birlikte yapacağız"
"Biz şu an itibariyle Millet İttifakı içinde bulunan 2 partiden biriyiz. DEVA Partisi ve Gelecek Partisi kuruldu, onlar da parlamenter sistem istiyorlar. Bir anayasa yapılacaksa hep birlikte yapacağız, tüm siyasi partilerle. Biz tasarımızı tüm kamuoyu ile paylaşacağız, sonrasında anayasa hukukçuları yorumlarını yapacak. Ama sonrasında anayasayı tümden mi değiştirmek lazım, tarihçi olarak söylüyorum o biraz zor. Ben sayın Erdoğan’la da tasarıyı paylaşacağım ama okuyup okumayacağını bilmiyorum."
"Ben Erdoğan'ın da Bahçeli'nin de düşmanı değilim"
"Bu sistemler 2 siyasi parti ile değişmeye başlayınca geldiğimiz nokta ortada. Ben Sayın Erdoğan’ın ya da Bahçeli’nin düşmanı değilim. Ben siyaseten kimsenin düşmanı değilim. Bütün badirelerde siyasetçi, siyasetçinin dostudur.
Derdimiz Türkiye, memleketimiz. Ben Erdoğan’a gelin bir memleket masası kuralım dedim. Koca bir tartışma konusu oldu, çemkirdiler sürekli. O memleket masasına ana muhalefet partisinin genel başkanı da oturacak. Siz birini ekonomik projeye karşı çıktığı için soruşturma açarsanız, Meral Akşener’e açılan FETÖ soruşturmasında hala ifadesini almazsanız, Akşener de sürekli dilekçe verir sizinle kafa bulur. Böyle bir sistemde biz diyoruz ki, partili cumhurbaşkanlığı sistemi yaramıyor, sayın Erdoğan da yaramıyor. Hep birlikte oturup Meclis’te bir çalışma yapmalıyız."
"Albayrak'ın istifasından zihniyetimi değiştirmek için bir ders çıkarırım"
Sayın Albayrak, bir zihniyetin isimlenmiş haliydi. Sayın Albayrak gitti ve bir baktık daha imzalanmadan 27 saat içinde dolar bir lira düştü. Bunun anlamı şu, Türkiye’nin dolar cinsinden bir lira düştüğünüz zaman ne oluyor, ithal edilen ürünlerin borçlarının karşılığından bir lira düştüğünüz zaman ne oluyor. Düşünün bu zihniyeti toptan götürdüğünüz zaman ekonomi ne olur. Ekonominin patronu güvendire geliyoruz. Ben Sayın Erdoğan’ın yerinde olsam zihniyetimi değiştirmek için bir ders çıkarırım. Şimdi bir demokrasiyi tam işletmesi lazım, hukukun üstünlüğünün gerçekleştirilmesi lazım, adaletin hiç eksiksiz uygulanması lazım, kurumların itibarının saygınlığının ortaya koyulması lazım, liyakatin şeffaflığın hesap verilebilirliğin öne çıkarılması lazım ki, yatırımcı gelsin. Yerli yapancı yatırımcının bu ülkeye yatırım yapabilmesi için güvene ihtiyaç var. Bunun birinci şartı partili cumhurbaşkanlığı sisteminin derhal değiştirilmesidir.
"Şahsım ülkesinde gençlerin yüzde 78'i yurtdışına gittiği taktirde geri dönmek istemiyor"
Japonya ve Çin yurtdışında gençlerini okuttu dünyadaki gelişmeleri takip etmek amaçlıydı. Ama onların giden gençlerinin tümü geri döndü ülkelerini kalkındırma açısından gördüklerini bildiklerini katma değer olarak ülkelerine koydular. Bizim de gençlerimiz cumhuriyet döneminde gittiler hepsi geri döndüler. Sayın Erdoğan’ın Türkiyesinde, şahsım ülkesinde maalesef gençlerin yüzde 78’i gittiği takdirde geri dönmek istemiyor. Bu gençlerin nefes almakla ilgili sorunları var. Umudunu kesenler arasında yüzde 40 gençlerin yarısı işsiz. En önemlisi şu, gece oturuyorlar gündüz uyuyorlar, babalarıyla karşı karşıya gelmek istemiyorlar.
"Acı reçeteyi uygulamaya kendilerinden başlamalılar"
Acı reçeteyi yazacaklarsa o arkadaşlarımız o reçeteyi uygulamaya kendilerinden başlayacaklar. Uçaklar satılacak, israf bırakılacak, geçilmeyen köprüler, kullanılmayan havalimanlarına para ödenmeye devam ediyor bunlarla ilgili öteleme yapılacak, 5 müteahhit bekleyecek, esnafa KOBİ dahil olmak üzere kredi verecek faizsiz, kişi başı aylık yardım yapılacak, emekli ile ilgili düzenlemeler yapılacak ve ekonomiyi canlandıracaklar. İnsanlara halin nedir diye soruyorsunuz, anlatmaya başladıktan bir süre sonra sinir krizi geçiriyor. O insanlar açız diyor. Son gittiğim yerde kadınlar kulağıma eğilip bilgisayar istiyor. Bu insanlar açlık çekiyorlarsa eğer sahaya inecekler seçmenle görüşecekler seçmen velinimettir diyecekler, bu zihniyetin değişmesi gerek.
Türkiye imkanlar açısından üretmeyi bilen yeteri miktarda eğitimli insanları olan, insanlarının çalışkan olduğu, kaynakları doğru kullanıldığında zenginliği çok kolay yakalayacak bir ülkedir. Biz büyümeyi değil kalkınmayı tercih etmeliyiz. Teknolojiyi, sanayi ve tarımı bir arada tutup üretmeliyiz.