Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan, bugünkü yazısında Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nu, dün yaptığı paylaşım üzerinden hedef aldı. Hakan, “Canan Kaftancıoğlu, öfkeli bir sosyal medya aktivisti gibi davranıyor.” dedi.
Ahmet Hakan’ın yazısının ilgili bölümü şöyle:
Kobani olayları dediğimiz olaylarda...
- 37 kişi öldü
- 761 kişi yaralandı.
- 131 sokak olayı yaşandı.
- 197 okul yakıldı.
- 269 kamu binası tahrip edildi.
- 731 ev ve işyeri yağmalandı.
- 1230 araç kullanılamaz hale getirildi.
Bu vahim olayların sorumlularının, kışkırtıcılarının, planlayıcılarının ortaya çıkarılması ve yargı önünde hesap vermelerinin sağlanması gerekir.
Demokratik hukuk devletinde “olan olmuş, gezen gezmiş” denemez, denmemeli.
Ancak bu haklı davayı yürütürken...
Şu iki konunun hızla açıklığa kavuşturulması gerekir:
BİR: Kobani olaylarının üzerinden altı yıl geçti. Bu altı yıllık süreçte Kobani olayları yargılamasıyla ilgili çeşitli adımlar atılmıştı. Dünkü gözaltılar, o sürecin bir devamı mı? Değilse, neden altı yıl sonra böyle bir adım atılıyor? Hukuk tekniği açısından bunun bir izahı var mıdır?
İKİ: Gözaltına alınan isimler arasında Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen de var. Oysa Ayhan Bilgen, daha önce bu davadan tutuklanmış, ancak HDP’nin “eylem çağrısı” yaptığı toplantıya katılmadığı anlaşıldığı için tahliye edilmişti. Dün yeniden gözaltına alınmasının nedeni nedir?
Bir kez daha söylüyorum:
Dava, haklı bir davadır.
Ancak bu iki soru işaretinin giderilmesi de gerekir.
Haklı davanın hakkını korumak adına.
CANAN KAFTANCIOĞLU CHP’NİN İL BAŞKANI OLDUĞUNUN FARKINDA MI?
KOBANİ gözaltılarıyla ilgili olarak...
Twitter’dan üç tane paylaşım yaptı Canan Kaftancıoğlu.
İLKİNDE... İmalarla dopdolu bir mesaj... İKİNCİSİNDE... Laf sokuşturmaya dayalı öfkeli bir yaklaşım... SONUNCUSUNDA... “Bunlar gidici” diyerek hükümetin gideceğine dair sloganik bir cümle...
Canan Kaftancıoğlu, öfkeli bir sosyal medya aktivisti gibi davranıyor.
Eğer CHP’nin İstanbul gibi en önemli şehrinin il başkanı gibi davransaydı...
Neye itiraz ettiğini açıkça yazardı.
Mesela derdi ki:
“Gözaltına aldığınız isimlerin 46 kişinin ölümüyle sonuçlanan olaylarla uzaktan yakından ilgisi yoktur. Bu masum insanları niye gözaltına alıyorsunuz?”