İzmir'de etkili olan deprem can kayıplarına neden oldu. Özellikle Bayraklı ilçesinde çöken binalarda arama-kurtarma çalışmaları devam ediyor. Binaların çökme şekilleri de dikkat çekiyor.
Afet Yönetimi Uzmanı Kubilay Kaptan, Can Coşkun'un sunduğu Deprem Özel'e bağlandı. Kaptan binaların çökme şekillerini ve bunun arama kurtarma faaliyetlerine yansımalarını anlattı.
Kaptan'ın sözleri şu şekilde:
Türkiye'ye benzer yapılaşmaların olduğu yerlerde bariz yıkılma şekilleri vardır. Marmara Depremi'nden bu yana gördüğümüz 'yumuşak kat' bunlardan biridir. Genelde zemin kat, katlardan diğerlerine benzemez. Konut olarak planlanan bir katta daha sonra duvarlardan biri alınır, bankaya, dükkana döndürülür. Bunun büyük zararı var. Bir şey taşımıyor diye düşünülen duvarlar, yüzde otuz oranında yük taşır. Yukarısıyla arası arasında deplasman farkı oluşur. Zemin katta kolonlar arasında bu yüzden kesme, kopma oluşur. Diğer katlar olduğu gibi durur ama bir katı buhar olmuştur. Bu durum her depremde karşımıza çıkan bir haldir.
Diğeri üst üste, sandviç şeklinde çökmedir. İngilizcedeki 'pancake' gibi bir çökme yaşanır. Bütün binalarda döşemeler en ağır parçadır. Anormal bir döşeme ve kirişe rağmen güçsüz kolonlar varsa ilk öce kolonlar düşer. Bütün katlar üst üste çöker. Bunların hepsine ayrı ayrı kurtarma işlemi uygulanır. En zor hal bu sandviç haldir. Bu çökmelerde enkaz altında kalanları tespit etmek ve üzerlerindeki yükü almak son derece zor.
"Deprem on beş değil on altı saniye sürseydi..."
Kaptan bazı binalarda balkonların ve bazı kısımların çökmesini de şöyle değerlendirdi:
"Bunlar yerel kapasite sorunları. Oradaki kolonlar bel vermiştir. Üstteki basınçtan dolayı burulmuş, şişmişlerdir. Kapasitelerini yitirdikleri için orada yerel çökmeler meydana gelmiştir. Bu o kadar ince bir fark ki deprem on beş değil de on altı saniye sürse o bina da çökerdi."