Adnan Oktar cemaatine yönelik 76’sı tutuklu 238 sanığın yargılanması devam ediyor. Mütalaada birçok suçtan 1365 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması istenen tutuklu sanık Adnan Oktar, "Milyonlarca genç kızı, kadını İslam’a kazandırmış oldum. Bizim amacımız çok iyi niyetliydi" iddiasında bulundu. Devlet, vatan, millet, bayram gibi kavramların kendisi için çok önemli olduğunu dile getiren Oktar, “Devletim bana güvensin” dedi.
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında görülen duruşmaya tutuklu sanık Adnan Oktar’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda tutuklu ve tutuksuz sanık katıldı. Duruşmada taraf avukatları da yer aldı.
"Lüks ve zenginlik tebliğ metodudur"
Mütalaaya karşı savunma yapan Adnan Oktar, İslam ahlakının ahlakın hası olduğunu, ahlakını İslam’a göre savunduğunu söyleyerek, “Lüks ve zenginlik tebliğ metodudur çünkü Müslümanları fakir, zavallı görürler ama bizim anlattığımız İslam herkesin seveceği İslam. Cinsellikle ilgili ithamlar o kadar belli ki. Cinsel bir ilişki varsa tespit edilir, benim elim başka birinin eline değse hemen anlaşılır. Nefesim bile üstüne gitse genetikten anlaşılır. Bunlar çizgi romanla, hikayeyle olmaz, bilimle olur. Böyle tespitler yapılmamış, şehir masalı” dedi.
"Hiyerarşi yok, samimi arkadaş topluluğu var"
Örgütün hiyerarşik yapısı olduğuyla ilgili iddialarla ilgili konuşan Oktar, “Benim vaktim yok, niye böyle bir şeyle uğraşayım. Böyle bir şeyi kimse yapmaz demiyorum ama ben yapmam. Böyle bir şeyi yapacağıma eğlenirim, hiç karışmam böyle şeylere. Hiyerarşi diye bir şey yok, samimi bir arkadaş topluluğu var. Arkadaşlarımın da hepsi zengin, bu paralarla ilgili iddialar yalan. Kara para ak parayla işimiz olmaz” diye konuştu.
Mehdi olmadığını, Mehdi'yi beklediğini söyledi
Küçük kızların yanına geldiğini, kendisinin aileleriyle görüştüğünü öne süren Oktar, “O dönem ben sosyal mesafeye uyardım, çevreden iftira atılabilirdi. Dikkat ettim bu konuya, her zaman da faydasını gördüm” dedi. Oktar, arkadaş grubu içinde kimseye baskı kurmadığını öne sürerek “Benim bulunduğum ortamda herkes gülmekten yere yatar. Beni ürkütücü korkutucu gösterirler, çirkin konuşmalardan anlamam. Korku ve dehşet beni sıkar, asla buna müsaade etmem. “ şeklinde konuştu.
Mehdi olmadığını ama Mehdi’nin beklendiğini söyleyen Oktar, “Mehdi çıkacak 2053 gibi falan Allah’ın izniyle bu konu tamamlanacak. Benim böyle bir iddiam yok. Arkadaşlarım da zaten böyle bir şeye inanmazlar çok zeki kişiler” dedi.
"FETÖ gözü dönmüş bir sistem"
FETÖ ile aralarında herhangi bir bağ olmadığını dile getiren Oktar, şöyle konuştu:
“FETÖ gözü dönmüş bir sistem. Adamın kafası hasta, bunlar manyak. Halkı tankla falan ezdiler. Ben bunları daha önce anladım. Hem homoseksüelliği hem bölünmeyi savunuyorlardı. Bunlar bizim can düşmanımız, nasıl biz dost olalım? FETÖ başarılı olsaydı benim bedenimi yok ederdi. 15 Temmuz gecesi sabaha kadar yayın yaptım, hükümetten yana oldum. Aslanlar gibi göğsümü gere gere silahlı askerlerin arasından geçtim”
"Musevilerin beklediği kişi ile Müslümanların beklediği kişi aynıdır"
Oktar üzerine isnat edilen casusluk suçlamasıyla ilgili olarak şöyle dedi:
“İsrail’le niye görüştük çünkü İslam aleminin en geçindiği yerdir. Ben şöyle düşünürüm Musevilerin beklediği kişi ile Müslümanların beklediği kişi aynıdır. İslam Birliği kurulduğunda siyonizm kurulmuş olacak ve İsrail de bize katılarak, siyonizme katılmış olacak. Böylece bu büyük fitneyi kökünden çözecek bir açıklama yaptım ve İsrail de bunu kabul etti. Dolayısıyla Siyonizm İslam Alemi’nin birliğidir. Varsa yanlış bir yorum düzeltin ama yanlış olduğunu düşünmüyorum. Vatikan’la da konuştum. İsrail’den yaşlı din adamları geldi, onlara anlattım konuyu çok makul gördüler, takdir ettiler. Sevgiye yönelik olduğu için”
"Milyonlarca genç kızı, kadını İslam’a kazandırmış oldum"
Hiç kimsenin kıyafetine karışmadığını öne süren Oktar, “Benim bine yakın kız arkadaşım var. Kimsenin kıyafetine karışmam. Ben dekolteyi savunmasaydım gençlerde ayaklanma oluyor, o zaman sözüm geçmez. Genç kızlara dedim ki dekolteli, mini etekli olanlar da namaz kalabilir. Milyonlarca genç kızı, kadını İslam’a kazandırmış oldum. Bizim amacımız çok iyi niyetliydi. İslam’la dekolte çatışmaz, siz kafir değilsiniz mesajını vermekti amaç” dedi.
Devlet, vatan, millet, bayram gibi kavramların kendisi için çok önemli olduğunu dile getiren Oktar, “Devletim bana güvensin” dedi. Oktar’ın savunmasının alınmasının ardından duruşma tutuklu sanık Aylin Atmaca’nın savunmasının alınmasıyla devam ediyor.
Oktar'ın mütalaasından;
Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü’ne yönelik görülen davada 499 sayfalık mütalaasını açıklayan duruşma savcısı, sanık Adnan Oktar’ın “Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek”, “Birden fazla kişiyle birlikte ve silahla cinsel saldırı”, “Birden fazla kişiyle birlikte cebir ve tehdit ile çocuğun cinsel istismarı”, “Suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak silahla tehdite azmettirme”, “Örgüt amaç ve faaliyetleri doğrultusunda kişisel verilerin kaydedilmesi”, “Kişisel verilerin kaydedilmesi”, “Kendisini savunmayacak durumda birine karşı silahla cebir ve şiddet kullanarak kişiyi hürriyetin yoksun kılma”, “Cebir ve şiddet kullanarak kişiyi hürriyetin yoksun kılma”, “Örgütün korkutucu gücünden yararlanarak eğitim ve öğrenim hakkının engellenmesi”, “Eziyet”, “Siyasal ve askeri casusluk suçuna teşebbüs”, “Özel belgede sahtecilik”, “Resmî belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek”, “Nitelikli dolandırıcılık”, “Kaçakçılık” suçlarından 150 yıldan 1365 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması istemişti.
Mütalaada Örgüt yöneticisi konumunda bulunan Alev Babuna, Ulviye Didem Ürer, Fatma Ceyda Ertüzün, Ayşegül Hüma Babuna, Yeliz Sucu, Sinem Hacer Tezyapar, Aylin Atmaca ve Merve Büyükbayrak’ın da aralarında bulunduğu 13 sanığın “Silahlı örgüt yöneticisi olmak” suçundan 5’er yıldan 12’şer yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmaları, ayrıca sanıkların örgüt faaliyetleri kapsamında işlenen tüm suçlardan cezalandırılmaları talep edilmişti.
Sanık Tarkan Yavaş’ın “Birden fazla kişiyle birlikte ve silahla cinsel saldırı”, “Birden fazla kişiyle birlikte cebir ve tehdit ile çocuğun cinsel istismarı”, “Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” ve “Gerçeğe aykırı bildirimde bulunma” suçlarından 239 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması istenmişti.
DHA