Oruç Reis, Merkel'in isteği üzerine mi çekildi? Selvi'nin yazısında dikkat çeken detay

Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, Doğu Akdeniz meselesi ve Türkiye- Yunanistan gerilimine ilişkin bir yazı kaleme aldı. Selvi yazısında, Oruç Reis'in ilk defa Merkel'in isteği üzerine çekildiğini ortaya koyuyor.

Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, bugünkü yazısının ilgili bölümünde, Doğu Akdeniz'deki gelişmeleri, Türkiye- Yunanistan hattı üzerindeki gerilimi yazarak, "Erdoğan, Yunanistan’la gerginliğin giderilmesi için diyalogdan yana bir tavır koyacak. Ayrıca Doğu Akdeniz’deki kaynakların adil paylaşımını gündeme getirecek." yorumunda bulundu. Selvi, yakın zamanda gerçekleşmesi planlanan AB zirvesinden kritik kararların çıkabileceğini de belirtti.

Oruç Reis'in ilk kez geri çekilmesini Merkel mi istedi? 

Abdulkadir Selvi, yazısında ayrıca "Merkel’in talebi üzerine Oruç Reis gemisi limana çekiliyor. 7 Ağustos’ta Yunanistan, Mısır’la anlaşmaya varınca Merkel şok oluyor." ifadelerini kullanarak, geminin Merkel'in isteği üzerine çalışmasına ara verdiğini ifade ediyor. 

O dönemde (15 Ağustos 2020) basında yer alan haberde ise Erdoğan ile Merkel'in telefonda görüştüğü, Merkel'in Oruç Reis'in faaliyetlerine "kısa süreliğine" ara verilmesi isteğine Erdoğan'ın olumsuz yanıt verdiği belirtiliyordu. 

Hatta Erdoğan, bu isteğe, "Görevine devam edecek. Biz çalışmalarımıza devam edeceğiz. Bazı provokasyon haberlerini de alıyoruz. Yunanistan'ın provokasyonları durdurulmalı" karşılığını verdiği aktarılmıştı. 

Oruç Reis ikinci kez tam bir ay sonra geri çekildi 

Tarih 15 Eylül. Oruç Reis sismik araştırma gemisi Antalya limanına demirledi. İktidar tarafından çekilmenin gerekçesi  "periyodik aylık bakım ve ikmal" olarak açıklandı. 

İşte Selvi'nin yazısından o bölüm: 

AB ZİRVESİNDEN YAPTIRIM ÇIKAR MI

RUMLARIN
 24-25 Eylül tarihleri arasında yapılacak olan AB zirvesinden Türkiye’ye yaptırım kararı çıkması için çabaları var. Rumların arkasında Macron ve Miçotakis’in siluetini görmemek mümkün değil.

1979 yılında Rumlarla birlikte Türkiye de AB’ye üyelik için davet edildiğinde elinin tersiyle iten Ecevit’in ne kadar uzak görüşlü bir lider olduğunu bir kez daha anlamış bulunuyoruz. Neyse, bugüne dönecek olursak, AB içinde “Rumlar istedi diye Türkiye gibi önemli bir ülkeyi kaybetmeyelim” diyenler de var. Almanya Başbakanı Merkel gibi. AB zirvesinden çıkacak kararın ipuçlarını bugün yapılacak olan üçlü zirvede anlayabileceğiz. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Şansölyesi Merkel ve AB Konseyi Başbakanı Michel iki ayaklı bir zirve gerçekleştirecekler:

1- Türk-Yunan gerginliği.

2- Doğu Akdeniz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunanistan’la gerginliğin giderilmesi için diyalogdan yana bir tavır koyacak. Ayrıca Doğu Akdeniz’deki kaynakların adil paylaşımını gündeme getirecek. O açıdan elimiz güçlü.

Sizi buradan 6 Ağustos’a götürmek istiyorum. 6 Ağustos’ta Malta’da Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile AB Yüksek Komiseri Borrell’in Malta’daki görüşmesi bir arka kapı diplomasisine dayanıyor. 7 Ağustos’ta Türkiye ile Yunanistan arasında istikşafi görüşmelerin başladığının açıklanması planlanıyor. Bu planı AB mutfağında Merkel pişiriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Miçotakis onay veriyor. Diyalog zeminini oluşturmak için Merkel’in talebi üzerine Oruç Reis gemisi limana çekiliyor. 7 Ağustos’ta Yunanistan, Mısır’la anlaşmaya varınca Merkel şok oluyor. Borrell, “Beni buraya anlaşmaya gönderirken neden bundan söz etmediler” diye tepki gösteriyor.

Yeniden AB zirvesine dönecek olursak, AB zirvesinden çıkacak üç karar Türkiye açısından kritik olabilir.

1- Türkiye ile katılım müzakerelerini sonlandıracağız.

2- Türkiye ile müzakereleri askıya aldık.

3- Gümrük Birliği’ni askıya aldık.

Bunlar canımızı acıtacak kararlar olur. Ama üçüne de ihtimal verilmiyor. Enerji Bakanlığı’ndan bazı isimlere yaptırım getirilmesi, Katılım Ortaklığı Fonları’nın kesilmesi, AB Yatırım Bankası’nın Türkiye’ye kredi akışına kısıtlamalar getirmesi gibi kararlar bekleniyor.

AĞIR YAPTIRIMLAR BEKLENMİYOR

Peki ağır bir yaptırım bekleniyor mu? Beklenmiyor. Bir diyalog havasının oluşması için çaba gösteriliyor ama Yunanistan ve Fransa’nın bu tutumu olduğu sürece bir süre sonra yeni bir krizin patlak vermesi de göz ardı edilmiyor. 

Türkiye Haberleri