Şehit yakını hakkını aradığında...

O görüntüler önceki akşam sosyal medyaya bomba gibi düştü.

Siz de izlemişsinizdir.

Ordu'nun Gürgentepe ilçesinin AK Partili Belediye Başkanı Yaşar Şahin, sendikadan ayrılmaları için iki kadın işçiyi makamına çağırıyor.

Kadınlar oturmak üzere koltuğa yöneliyorlar.

Şahin, "Oturma!" diyor.

"Şuraya geç!" diye emrediyor.

Sorguya çeker gibi ayakta bekletiyor işçileri.

AK Parti'de yöneticiydi

En baştaki Sevinç Karaca.

İlkokul mezunu.

40 yaşında.

İki kızı var. Biri çalışıyor, diğeri lisede.

1996'da şehit düşen jandarma Sezgin Karaca'nın hem amcasının kızı, hem ağabeyinin eşi, Sevinç Hanım.

Birkaç yıl öncesine kadar AK Parti Gürgentepe Kadın Kolu'nda yöneticiydi.

2017'de belediyeye temizlik işçisi olarak girdi. Taşeron işçilere kadro verilince Allah yüzüne güldü. Ardından da Belediye İş Sendikası'na üye yazıldılar.

2019'daki yerel seçimde emekli imam Yaşar Şahin kazandı.

Şahin, işe alma sözü verdiklerine kadro açmak için çalışanlara sendikadan istifa etme baskısına başladı.

Görüntülerdeki gibi Karaca'yı ve arkadaşını makamına çağırdı.

"Dediğimi yaptırmazsam yaşatmam" diye buyurdu.

Karşı geldiği için kadına "Alçak" dedi.

"Terbiyesiz" diye hakaret etti.

Odadan kovdu.

"Yürü!" diye bağırdı arkalarından.

Bu görüntülerdeki olay 1.5 yıl önce meydana geldi.

Eşine de işten atma tehdidi

Sonra ne mi oldu?

Başkan Şahin, şehit ağabeyi olduğu için Milli Eğitim Müdürlüğü'nde şoför olarak işe alınan Karaca'nın eşine de "Postalarım ha!" diye haber gönderdi.

Karaca ve iki arkadaşını garsonluğa sürdü.

6 Mart 2020'de gerekçe göstermeden, bildirimde bulunmadan ve savunmasını almadan işten attı.

Karaca, Gürgentepe Asliye Hukuk Mahkemesi'nde dava açtı.

Dava 10 Temmuz 2021'de bitti.

Haliyle işe iade edildi.

Belediye İş, sendikal hakların engellenmesi suçundan Şahin'den şikayetçi oldu. Dilekçede, Şahin'in "Size ekmek yedirmeyeceğiz" dediği belirtiliyor.

Şahin'e dava açılmadı.

Ki...

Bu olay, Şahin'in ilk 'icraatı' değil.

Şahin, geçen yıl Ordu Yön Gazetesi'nin sahibi Osman Şirin'e yayınladığı bir haberden ötürü telefon açıp küfrettiği için hakaret ve tehdit suçlarından hapis cezasına çarptırıldı.

Olan, Sevinç Karaca'ya oldu.

Çaresizlikten ötürü Gürgentepe'den Ordu'ya taşındılar.

Neyse ki tekstil atölyesinde çalışmaya başladı.

İşine dönmek istiyor.

Fakat rivayet o ki Şahin, "Mahkemeyi kazansalar da belediyenin kapısından sokmayacağım" diyor.

Hakkını arayan, şehit yakını olsa bile...

Türkkan'ınki küfür de, Şahin'in ki iltifat mı?

İktidarın, protesto edilen kendisi olduğunda, şehit ailelerini mahkemeye düşürmekten çekinmediği ve tehdit ettiği yığınla örnekten biri de Sevinç Karaca'nın başına gelenler.

Bingöl'de İyi Partili Lütfü Türkkan'ın şehit ağabeyine ettiği küfür de...

Gürgentepe'de AK Partili Yaşar Şahin'in şehidin amcasının kızına ettiği iltifat mıdır?

Türkkan'ı ettiği küfürden ötürü kınıyor, ayıplıyorum.

Bir siyasetçi vatandaşa asla küfredemez, değil ki şehit yakınına etsin.

Eleştiriye, protestoya ve küfre tahammülünüz yoksa siyasete soyunmamalısınız.

Neyse ki Türkkan özür diledi ve istifa etti.

Doğrusu da buydu.

Fakat iktidar Türkkan'ın küfrüne yönelik öfkeyi, İyi Parti'nin yükselişini kesmek için kaldıraç olarak kullanacağını gösteriyor.

Şehidin ağabeyine muhalif milletvekili tarafından küfredilince valilikler şehit ve gazi derneklerini örgütlüyor, basın açıklamalarını kurumsal hesaplardan duyuruyor ve savcılıklar şak diye soruşturma açıp fezleke hazırlıyor.

Gel gör ki şehidin amcasının kızı emeğinin hakkını aradığında iktidar partisinin üyesi olsa bile "Alçak" diye hakarete uğruyor, işinden kovuluyor ve ilçesini terk etmek zorunda kalıyor.

Şehit yakını kadın işçi Gürgentepe'yi terk etmiş

Gürgentepe'de sendikalı olduğu için belediyeden atılan işçi Sevinç Karaca sorularımı yanıtladı.

Başınızdan geçenleri anlatabilir misiniz?

2017'de temizlikçi olarak girdim. Taşeronduk, kadrolu olduk. Eski Başkanımız Yener Yalçınkaya istedi, sendikaya girdik. Şahin gelince "Sendika istenmiyorum, istifa etmeyenlerin gereğini yaparım" dedi. 7-8 kişi istifa etti. Diğerleri etmeyince çağırıp toplantı yaptı, tehditkar konuşmaları oldu.

Siz istifa ettiniz mi?

Ben etmedim.

Nelerle karşı karşıya kaldınız?

O görüntülerdeki (yaşananların) üçte biri. Ne hakaretler, ne tehditler... O (olay) hariç üç kez odasından kovdu. Görüntülerin çekildiği gün önce toplantı yaptı. İstifa etmeyenleri kırmızı kalemle çizmişti. En sonda ben vardım. "Etmiyorum" dedim. Kovdu beni. Öğleden sonra çağırdı. Öğleden sonraki konuşma o video işte.

Kaç kez bu muameleye maruz kaldınız?

Dört kez. "Kuş kadar beyninizle başkanla uğraşabileceğinizi mi zannediyorsunuz" (diyordu.) "Başkanım, ben hakkımı savunuyorum. Niye böyle yapıyorsunuz" dediğimde deliriyordu. Ağza alınmayacak hakaretler söylüyordu.

Neden istifanızı istiyor?

Bana "10 işçi çıkacağım, ekibimi kuracağım" demişti. Bizi çıkarıp iki işçi aldı.

Görüntülerden sonra neler oldu?

Bizi garson olarak görevlendirdi. Garsonlara tazminat az ödeniyormuş. Temizlikçilere daha fazla. Sonra çıkışımı verdi.

Yaşadıklarınız sizde nasıl bir etki yarattı?

"Allahım rızık senden, kuldan değil." Hep öyle dedim. Biz adalete başvurduk. Sonra Allaha dua ederek bekledim. Yanlış bir şey yapmadım. Hakkımı savundum. Onurumu, kadınlığımı, insanlığımı savundum. Niye diye sorarsan; başkana da söyledim, ben fakirlikle, yetimlikle büyüdüm. Ben ineğin yediği otları tencerelere koydum, aş yaptım. Benim rızkımı sen vermedin. Hakaret edemezsin. İyilikle anlat ki güveneyim sana. Öyle bir üslubu vardı ki, anlatamam.

İşten çıkarıldınız. Sonra?

Mahkemeye verdim. Sendikamız, Allah razı olsun, sahip çıktı. Bir bacısına yapılmış kadar bizi savundu. Gürgentepe'yi terk ettim. 22 yıllık emeğimi bırakıp Ordu'ya taşındım. Tekstil atölyesinde makinacıyım.

Neden göçtünüz?

E ne yiyip ne içeceksin? Çalışman gerekiyor. Ev aldım, borçluyum. Çocuklarım okul okuyor. Tek maaşla geçinme şansın zor. Mecbur. Bir de psikoloji...

Eşiniz ne iş yapıyor?

Şehit yakını olduğu için Milli Eğitim'de şofördü. Başkan onunla da uğraştı. Tehditkar haberler gönderdi, "Postalarım" diye.

Davayı kazandınız.

Kazandım. Başkan "Mahkemeyi kazansalar bile belediyenin kapısından içeri sokmayacağım" diyormuş. Arkadaşlarımla birlikte işimi geri istiyorum. Büyük bir haksızlığa uğradım.

Haksızlığı yetkililere söylemediniz mi?

Kaymakama, valiye, büyükşehir belediye başkanına söyledim. AK Partili iki vekile gittim. Hem de videoyla... "İlgileneceğiz" dediler. Bir buçuk yıl oldu, hala ilgileniyorlar.

Siz AK Partiliydiniz değil mi?

Dört yıl Gürgentepe Kadınlar Kolu yönetimindeydim. Yıllarca emek verdim. Şu an üye değilim.

Ayrıldınız mı?

Bu süreçten ötürü ayrıldım. Üyeliğim olmaz bu saatten sonra, olamaz. Gerçek bu. Allahın bildiğini kul da bilsin.

Başkan şehit yakını olduğunuzu biliyor muydu?

Biliyordu. O çocukluğumuzu bilir bizim.

dddddddd.jpeg

Önceki ve Sonraki Yazılar
İsmail Saymaz Arşivi