Bu sorumsuzların elinde az bile ölüyoruz!

İki yakın arkadaş; makine mühendisi Alp Mercan ve Tıp Fakültesi öğrencisi Yiğit Mercan kayak için geldikleri Grand Kartal Otel’de, gece çığlıklara uyandı.

Alt katlarda olduğu için dışarıya çıkmayı başardılar.

Fakat otelde mahsur kalanların imdat seslerine kayıtsız kalamadılar. İki kahraman genç birkaç insanı kurtarabiliriz diye girdikleri otelde hayatlarını kaybederken, bu fedakarlığın zerresini bürokraside göremiyoruz.

Bakın, Bolu Belediyesi itfaiye raporunda ne yazıyor:

“Ölü ve yaralı sayısı ile ilgili Bolu İl Sağlık Müdürlüğü’ne resmi yazıyla başvurulmuş fakat herhangi bir cevap alınamamıştır. Ulusal ve yerel medyada yer alan bilgiler baz alınarak, formun ilgili bölümüne işlenmiştir.”

Rezaleti görüyorsunuz, değil mi?

Halk aynı acıyla kavrulup bir tabuta omuz verirken İl Sağlık Müdürlüğü, ölü ve yaralı sayısını muhalif belediyeyle paylaşmıyor. Devlet kurumları bu kadar siyasallaşmışken, hangi ortak acının altında kalkabiliriz ki?


Dördüncü katta çıktı

İtfaiye raporunda yangının çıkış saati 03.30 olarak gösteriliyor.

Varış ve müdahale saati ise 04.24.

İtfaiye 42 kilometre yol katederek, müdahale etmiş.

Bolu’yu bilenler kış şartlarından ve kar yağışından ötürü bu süreyi normal buluyor. Yine de belediye yetkililerinin açıklama yapması gerekir.

Raporda, ilk müdahaleyi gerçekleştiren otel personeli ve görgü şahitleri ile ekiplerin yaptığı incelemeye göre yangının dördüncü kattaki mutfak ve restorandan çıktığı ifade ediliyor.

Bu tespit, bakanlık tarafından dile getirilen yangının 70 metrekarelik kafeteryadan çıktığı iddiasını çürütüyor.

Tahribatın fazla olmasından dolayı kasıt unsuru olarak gösterebilecek herhangi bir bulgu görülmediği ifade ediliyor ve “Çıkış sebebinin bilirkişi tarafından değerlendirilmesi önerilmektedir” deniyor.


İtfaiye araçları öne müdahale edemedi

Raporda, müdahalenin ayrıntılarına değiniliyor.

Otelin ön cephesinden merdivenli araçla 50’den fazla vatandaş kurtarılmış.

Ancak karlı yol ve gevşek zemin sebebiyle binanın arka cephesine merdivenli araçlar ve arazözler girememiş. Atlama yatağıyla bir vatandaş kurtarılabilmiş.

Yangın söndükten sonra arama kurtarma için otele girilmiş.

İçerideki manzara şöyle:

“Lobi kısmından başlanarak, arama kurtarma çalışmasına başlanmış olup her katta bulunan odalarda, merdiven sahanlıklarında ve ara hollerde x (ölü) vatandaşlar tespit edilip tahliyesi tarafımızca yapılmıştır.”


Bangladeş’e döndük

Grand Kartal’da 36’sı çocuk 80 insanımızı kaybettik.

Hala onlarca yaralı var.

Türkiye, iş kazaları ve ihmal cinayetleri yönünden Bangladeş’e döndü.

İnsanlarımız fabrikalarda, inşaatlarda, yolculuklarda, afetlerde onar yüzer can veriyor. Bir yetkili bile ar haya edip “Ben sorumluluğu alıyor, istifa ediyorum” demiyor.

Utanç, bu topraklardan göç eylemiş, öyle görünüyor.

AK Parti, facianın meydana geldiği gün Ankara İl Kongresi’ni iptal bile etmedi. İyi Parti’den geçen Ankara Milletvekili Kürşat Zorlu’nun rozetini güle oynaya taktılar.

Ölü sayısının 66 olduğu saatler öncesinden bilinmesine rağmen bu bilginin açıklanması için kongrenin bitmesi beklendi.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, denetim yetkisi kendisinde olduğu halde sorumluluğu CHP’li Bolu Belediyesi’ne yıkmaya çalışıyor. Yandaş medyayı seferber ederek, 70 metrekarelik kafeterya için verilen yangın raporunu otelin bütününde geçerliymiş gibi gösterip halkı kandırıyor.

Sahibi olduğu ETS Tur şirketi üzerinden Grand Kartal’dan oda satan Bakan Ersoy, hukukun egemen olduğu bir ülkede yargılanırdı.

Gel gör ki, ırgalamıyor, bana mı demiyor.

Bolu İl Sağlık Müdürlüğü de açıkça partizanlık yapıyor.

Devletin bir kurumu, felaket anında eş güdüm ve yardımlaşma halinde olması gereken diğer bir kurumundan bilgi saklıyorsa biz az bile ölüyoruz kardeşim!

Asıl felaket, yangın da değil aslında.

Asıl felaket, iktidar sahiplerinin sorumluluk alma ve istifa etme erdemini yitirmesidir.


Grand Kartal’ın 14.000 metrekare alanı kaçak mı?

Grand Kartal Otel’in yüzde 80 oranında kaçak olabileceği şüphesini bana bir işadamı fısıldadı.

Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ı Halk TV’de ağırladığımız akşam şu mesajı gönderdi:

  • “Bu otel 3226 metrekare değil. 238 oda var. Bir otel odası 30 metrekaredir. Tuvalet ve banyoları dahil, 7000 metrekare ediyor. Asansör boşluklarını, sosyal alanlarını ve yeme içme tesislerini kattığın zaman 10.000 metrekareyi geçiyor.”

Dün Tanju Özcan’la konuştuk.

O da aynı bu dile getirdi.

Uydu üzerinden yaptığı hesabı anlattı.

Ana binanın 1450 metrekare üzerine 12 katlı olduğunu, yanda 250 metrekare tabanlı beş katlı iki yapının bulunduğunu söyledi. Tesisin 17.400 metrekare olduğunu kaydetti.

“Yalnızca 3226 metrekarelik alan mı yasal? Kalanı kaçak mı?” diye sordum.

“Bilmiyorum” dedi Özcan, “Projesini biz onaylamadık ki.”

Özcan, ruhsatı 1997'de Bayındırlık İl Müdürlüğü’nün verdiğini, iki yıl sonra ek tadilat ruhsatı çıkarıldığını, 2005’te bölgenin özel idareye devredildiğini anlattı. 2007, 2008 ve 2015’te çalışma iş yeri açma ve çalışma ruhsatı alındığını ifade etti.

“Ne olmuş olabilir?” diye sordum.

Özcan, şunları söyledi:

  • “Ek katlar verilmiş olabilir. Şehirdeki binayı sorsanız bilirdim. ‘Yetkimiz dışında’ dediğimiz bu.”

Üsteledim:

“Peki kim bilir?”

Şöyle karşılık verdi:

  • "Eskiden Bayındırlık İl Müdürlüğü bilirdi. Arşivi özel idareye devredildi. Özel idare de ‘Depremde zarar gördüğü için ruhsatları bulamıyoruz’ diyor.”

Özdağ: Ergenekon ve Balyoz süreci tekrarlanıyor

Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ, üç gündür tutuklu.

Önceki gün kendisini ziyaret eden Avukatı Sevda Güç Tunçer üzerinden Özdağ’a sorular gönderdim.

İşte, Özdağ’ın dışarıya ilk mesajları:

Başınızdan geçenleri nasıl yorumluyorsunuz?

  • Suçu olmayana suç uyduruyorlar. 2020-2022’de atılan, Kayseri olaylarıyla hiç ilgisi olmayan tweetlerden tutuklamak için belge üretiyorlar. Türkiye’de hukuk ve demokrasinin olmadığının, Ergenekon ve Balyoz benzeri kumpas süreçlerinin tekrarlandığının en açık kanıtı.

Tutuklanmanızda “Süreci baltalayacağım” demenizin etkisi oldu mu?

  • Tabi, tutuklamanın gerçek nedeni Öcalan’la yapılan federasyon pazarlığının rahat yürümesi. Etkin muhalefeti susturuyorlar.

Kaşif Kozinoğlu örneği ile ne demek istediniz?

  • Ne demek istediğim çok açık. Herkes planlarını ona göre yapsın.

Gözaltı, tutuklama, cezaevi koşullarınız nasıl? Tek mi kalıyorsunuz?

  • Tek kalıyorum. Genç polisler çok nazik olmakla birlikte yukarıdan gelen talimatın eziyet olduğu çok açık.

Adliye önünde CHP lideri Özgür Özel ve İyi Parti lideri Müsavat Dervişoğlu da vardı. Nasıl yorumluyorsunuz?

  • Bütün parti başkanlarına teşekkür ederim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İsmail Saymaz Arşivi

Komşu, Barış’ı görmemiş!

14 Mart 2025 Cuma 05:33

Yüzde 59 erken seçim istiyor

10 Mart 2025 Pazartesi 05:10

Bahçeli, Pervin Buldan’ı da aradı

03 Mart 2025 Pazartesi 16:49

Diploma gerçek, demokrasi sahte

27 Şubat 2025 Perşembe 09:34

AK Parti’nin Güneş Moteli

24 Şubat 2025 Pazartesi 09:44