Tunç Soyer: Tek eksiğimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin garantör olması, onay vermesi

Tunç Soyer: Tek eksiğimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin garantör olması, onay vermesi
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, 30 Ekim 2020 tarihinde İzmir'de yaşanan deprem sonrası oluşan orta hasarlı 5 bin 800 yapı için Dünya Bankası’yla varılan 340 milyon dolarlık mutabakat sürecine ilişkin konuştu. Soyer, "Dünya Bankası böyle bir kaynağı aktarmaya karar vermiş. Tek eksiğimiz Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin garantör olması, onay vermesi" dedi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Eylül ayı olağan meclis toplantısının ilk oturumunda konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Tunç Soyer, 30 Ekim 2020'de yaşanan deprem sonrası orta hasarlı binaların finansman kaynağı için Dünya Bankası’yla varılan 340 milyon dolarlık mutabakat konusunda detaylı bilgilendirme yaptı. Başkan Soyer, “5 bin 800 orta hasarlı bina için 5 yıl ödemesiz 25 yıl ödemeli yani 30 yıl vadeli, çok düşük faizle, 1 civarında bir faizle kaynak yarattık. Bu İzmir, Türkiye ekonomisi için bir kazançtır. İstihdam demektir, ticari canlılıktır aynı zamanda. Biz bunun takipçisi olmaya devam edeceğiz” dedi.

'Tek eksiğimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin garantör olması, onay vermesi'

BirGün'ün aktardığına göre, İzmir’de 30 Ekim 2020 tarihinde 6.9 şiddetinde meydana gelen deprem sonrasında ortaya çıkan 5 bin 800 orta hasarlı yapı için Dünya Bankası’yla 340 milyon dolarlık finansman mutabakatına varıldığını söyleyen Başkan Soyer, süreci tüm detaylarıyla anlattı.

Soyer, “Dünya Bankası’yla ilgili görüşmelerimiz pandemi öncesi Ocak ayında Washington’da oldu. Anlattığım zaman siyasi kalpazanlık nedir onu da herkes daha iyi anlayacak. Pandemiden 2 ay önce Dünya Bankası yetkilileriyle oturduk, müzakere ettik. İZSU üzerinden, başka bir takım ihtiyaçlar üzerinden Dünya Bankası’ndan kaynak yaratabilir miyiz? Bunu müzakere ettik. Ayrı ayrı ekiplerle oturduk, heyetlerle görüştük, başka uzmanlık alanı olan yetkililerle görüştük. Fakat bir ara gündemi kentsel dönüşüme getirmek istedim. Orada şunu dediler: ‘Bunu başka bir ekip çalışıyor, o ekiple biz sizi buluşturalım’. Ertesi gün kentsel dönüşümle ilgili çalışan ekiple bir araya geldik. ‘Biz Çevre ve Şehircilik Bakanlığı vasıtasıyla Türkiye’de 3 şehre 500 milyon dolarlık kentsel dönüşüm finansmanı sağlamak üzerine görüşme yapıyoruz’ dediler. Bunlar; Tekirdağ, Manisa ve Kahramanmaraş. 3 şehirle ilgili 500 milyon dolarlık kentsel dönüşüm finansmanı sağlamak üzerine görüşme yapıyoruz. İzmir bunların içinde yok. Fakat bizim anlattığımız kentsel dönüşüm modelinden etkilendiler. 'Biz Mart’ta İzmir’e geleceğiz. Çünkü bizim elimizde bütün dünyaya sunmak istediğimiz bir kentsel dönüşüm modeli yok. Destek olduğumuz modeller dünyaya örnek, model olacak şeyler değil. Ama sizin anlattığınız şeyler dünyaya model olabilir' dediler. Pandemi çıktı gelmediler. Daha sonra pandemi nedeniyle o ilişki maalesef devam edemedi" diye konuştu.

Müzakereler 4 ayda tamamlandı

30 Ekim depreminden sonra Dünya Bankası yetkililerini aradığını ve ciddi şekilde hasar görmüş binalar olduğunu ve kentsel dönüşümle ilgili bir kaynak açmalarını istediğini aktaran Soyer, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Dünya Bankası yetkilileri, '500 milyon dolardan bir şey ayıramayız ama bizim acil ihtiyaç başlığıyla bir kaynağımız var. Belki buradan bir finansman yaratabiliriz. Nedir ihtiyacınız' dediler. 'Bizim 250 milyon dolara ihtiyacımız var' dedik. AFAD'ın verilerine göre yaklaşık 5 bin 800 civarında orta hasarlı yapı vardı. Benim de bütün deprem krizi içinde öğrendiğim şey şu oldu; bizim afet mevzuatımız ağır hasarlı binalarla ilgili güzel bir finansman çözümü getiriyor. 2 yıl geri ödemesiz, 18 yıl vadeli bir kredi, yarısını devlet üstleniyor yarısını vatandaşı kira bedelinden daha düşük bedelle ev sahibi yapan bir model. Ama orta hasarlı binalarla ilgili böylesine bir finansal çözüm yok. Sadece, ‘1 yıl içinde güçlendirme yapmak zorundasın’ deniyor. Güçlendirme için de çok düşük bir bedel ödeniyor. Orta hasarlı yapılarla ilgili mevzuatımızdan kaynaklanan ciddi bir sorun var. Maalesef bir finansal çözümü yok. Oysa vatandaş için orta hasarlı bina ile ağır hasarlı bina arasında bir fark yok. İkisi de oturulamaz durumda. 'Yaklaşık 250 milyon dolarlık bedelle 5 bin 800 konutun en azından finansal ihtiyacı konusunda ciddi bir adım atmış oluruz' dedik. Ve böyle bir teklifle gittik. Dünya Bankası yetkilileri olağanüstü bir refleks göstererek çok ciddi bir çalışmayı başlattılar. Sadece İzmir Büyükşehir Belediyesi’yle değil, Hazine Bakanlığımız ve İller Bankası uzmanlarıyla belki 1-2 yıl sürecek müzakere süreci 4 ayda tamamlandı. 340 milyon dolarlık bir kredi mutabakatına varıldı. Türkçe söylüyorum. Dünya Bankası Türkiye Direktörü Auguste Kouame’dir. Açın sorun böyle bir kredi var mı? İller Bankası’nın 14 uzmanına sorun. Hazine Maliye Bakanlığı uzmanlarına sorun. Sonuçta Dünya Bankası ile 340 milyon dolarlık bir kredi mutabakatına varıldı."

Kredi dosyası oluşmuş durumda

Dünya Bankası ile kredi konusunda varılan mutabakat sonrası üzerinden 2, 2.5 ay geçmesine rağmen dönüş alamadıkları için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İzmir'de yaptığı görüşmeye de değinen Başkan Soyer şunları dedi:

"O günlerde Sayın Cumhurbaşkanımız İzmir’e gelmişti, kendisine durumu arz etmek için randevu istedim, Valilikte buluştuk. Kendisine orta hasarlı yapılarla ilgili mevzuat eksikliğinden bahsettim. Cumhurbaşkanımıza bunu anlattım. Bunlarla ilgili finansal bir çözüm yapabileceğimizden bahsettim. Dünya Bankası’nın aylarca, yıllarca sürecek müzakerenin çok hızlı sonuçlandığını ve İzmir'in bu paradan yararlanabileceğini anlattım. Kendisi de 'ben bunu arkadaşlarımla konuşacağım' dedi. Olumlu bir iklim olduğunu düşündüm, ayrıldık. Üzerinden aylar geçti. Dedim ki, ben bunu siyasi rant elde etmek için yapmıyorum ki. Ben bunu bu işin İzmir’e hayrı olsun, orta hasar binalarla ilgili sıkıntı çözülsün, bunun için yapıyorum. Adalet Kalkınma Partili arkadaşlarımla konuşmalıyım, onlara gitmeliyim, onların desteğini istemeliyim, diye düşündüm. Oturduk, konuştuk, anlattık. Biz bu işe destek olacağız, bunun talebini hep beraber yapacağız, dediler. Gayet güzel. Hiçbiri yalan değil. İmzalanmış bir şey yok. Bunun imzalanması için Cumhurbaşkanı'nın önüne koyacak olan kim? Hazine Maliye Bakanlığı. Hazine Maliye Bakanlığı, Cumhurbaşkanı'nın önüne koymuyor bu dosyayı. Söylediğim bu. Eğer koysa Cumhurbaşkanımız da onaylasa bu para Türkiye’ye, İzmir’e gelecek. Çünkü hazır bir mutabakat var. Kredi dosyası oluşmuş durumda. Bunun ne anlama geldiğini şöyle söyleyeyim; o 2 sene önce 500 milyon dolarlık 3 şehirle ilgili yapılan görüşmeler var ya benden 1 sene öncesinde de sürüyormuş, hala sürüyor. 500 milyon dolarla ilgili daha bir adım atılabilmiş değil. Bir mutabakata varılabilmiş değil. Ama biz 340 milyon dolarlık bir bütçeyi 4 ay içinde çıkarttık. Bunu da İller Bankası’yla, Hazine Bakanlığımızla birlikte yaptık. Sadece Büyükşehir’in başarısı da değil. Onlar da çok emek verdiler. Arkadaşlar gece gündüz müzakere yaptılar. Sonuçta çıktı."

Bu para izmir'e gelecek

Soyer kredinin imzalanmaması ile ilgili iki sıkıntının bulunduğuna dikkat çekerek şunları söyledi:

"Bu para orada duruyor. İmzalanmaması ile ilgili 2 tane sıkıntı var. Birincisi; uzmanlarımızın bir bölümü düşündüler ki o 500 milyon doların içinden İzmir’e böyle bir kaynak aktarılacak. Dolayısıyla öngördükleri çalışmayı hayata geçirme imkanı ortadan kalkacak. Onlara da anlattık. Böyle bir şey yok, o ayrı bir finansman başlığı. O 500 milyon dolarla ilgili bir şey yok. ‘Siz o müzakerelerinizi sürdürebilirsiniz' dedik. Bir süre bundan geciktiğini düşünüyorum. İkincisi yine duyduğumuz o ki; belediyelerin yurt dışından bulduğu kaynaklara hazine garantisi vermek konusunda hükümetimiz olumlu bakmıyor. Böyle bir duyumum var. Doğrudur, değildir bilemem. Ama bildiğim bir gerçek var; aylardır Dünya Bankası’yla mutabık kalmışken İzmir bundan yararlanamıyor. Söylediğimiz bu, üzüldüğümüz bu, isyanımız bu.”

Kredinin kullanılmasının İzmir için, Türkiye ekonomisi için bir kazanç olduğunu dile getiren Soyer, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Paranın bir bölümü İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yeni binasının yapılmasında da kullanılacak. Depremde zarar gören İZSU idaresinin bazı yerlerinin tamiratında da kullanılacak. Ama 5 bin 800 orta hasarlı bina için 5 yıl ödemesiz 25 yıl ödemeli yani 30 yıl vadeli, çok düşük faizle, 1 civarında bir faizle bir kaynak yarattık. Bu İzmir, Türkiye ekonomisi için bir kazançtır. İstihdam demektir, ticari canlılıktır aynı zamanda. Biz bunun takipçisi olmaya devam edeceğiz. Ben burada hiç kimseyi suçlamıyorum. Bu, şu, siyasi hesap yapılıyor, şu gerekçeyle yapılmıyor… Bunlar spekülasyon olur. Ben sebebini bilmiyorum. Ben bildiğim kadarını söylüyorum. Benim bildiğim bundan ibaret. Ben bunu hak ettiğimizi düşünüyorum Bu bir başarıdır. 4 aylık gibi kısa sürede 340 milyon dolarlık finansman kaynağını 30 yıl vadeli, yüzde 1 faizle elde etmiş olmak bir başarıdır. Bu aynı zamanda İzmir için Türkiye için bir kazançtır. ”