Aydın Nazilli'de aynı hastanede görev yaptığı laborant teknisyeni eşini 26'sı kalp bölgesi, 9'u da kesik olmak üzere 35 yerinden bıçaklayarak öldüren ve şizofreni hastası olduğu iddia edilen biyokimya uzmanı doktor Hasan Kurtuluş'un yalanı Adli Tıp Kurumu'nun verdiği raporla ortaya çıktı.

Çevresine ve yakın arkadaşlarına şizofreni hastası olduğunu söyleyen ancak böyle bir raporu olmadığı için Nazilli Devlet Hastanesi'nde görev yapmaya devam eden Kurtuluş, tedavi sürecinde kullanması gereken ilaçları 15 gündür almadığını söyleyerek cinayet anını da hatırlamadığını iddia etmişti. 1 yıl süren mahkemenin ardından Adli Tıp Kurumu'nun raporuyla cinayeti bilinçli işlediği tespit edilen doktor hakkında müebbet hapis cezası verildi.

Korkunç cinayet, 10 Aralık 2014 günü saat 22.00 sıralarında Kurtuluş çiftinin oturduğu Nazilli Yeni Mahalle'deki evlerinden polisi arayan Dr. Hasan Kurtuluş'un, "Eşimi öldürdüm, gelip beni alın" ihbarı üzerine ortaya çıktı. 13 ay önce Hasan Kurtuluş emniyetteki ifadesinde, "Eşim yürüyüşten geldi, duşa girdi. Bıçağı alarak peşinden girdim. Kaç sefer bıçağı savurduğumu ve neden yaptığımı hatırlamıyorum. Aramızda hiçbir problem yoktu. Neden olduğunu ben de bilmiyorum. Şizofreni hastasıyım, 15 gündür ilaçlarımı almıyorum" diye kendini savunmuştu.

Müebbet hapisle cezalandırıldı

Duruşmada acılı baba İbrahim Coşkun ile anne Nefide Coşkun gözyaşlarıyla kızlarının katilinin en ağır cezayı almasını isterken, Ayşegül Kurtuluş'un kardeşi Osman Coşkun da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep etti. Mahkeme heyeti Adli Tıp Kurumu'nun raporunu referans alarak eşini kasten öldürme eyleminin sabit olması nedeniyle Kurtuluş'un müebbet hapisle cezalandırılmasını ve başka bir indirim uygulanmamasına karar verdi.

Çalışmasında sıkıntı yok denmişti

Olay sonrası şizofreni hastası olduğu iddia edilen Hasan Kurtuluş'un çalıştığı Nazilli Devlet Hastanesi'nde dönemin Yöneticisi Nail Ündağ ise Hasan Kurtuluş'un düzenli olarak psikiyatri tedavisi gördüğünü hatırlatarak, "Bu arkadaşımız hem bizde psikiyatri tedavisi görüyor hem de 9 Eylül'de tedavi görüyor. Zaten çalışmasına engel bir durum olsa bu durum bize raporla bildirilir. Çalışamaz raporu olmadığı sürece ve aksi bir görüş yazısı bize gelmediği sürece bu kişi çalışabilir. Bu arkadaşımız zaten direk hastayla muhatap olmayan bir alanda çalışıyor. Dolayısıyla yasal olarak çalışmasında sıkıntı yok. Ben elimde üst makamların bir emri olmadan 'sen bu işi yapamazsın' deme yetkisine sahip değilim" ifadelerini kullanmıştı.