Deniz Yavuzyılmaz çoklu maaşlardan kimlerin nasıl nemalandığını anlattı

Çoklu maaş skandalını ortaya çıkaran CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz skandalın ayrıntılarını HalkTV'de Şirin Payzın'la Sözüm Var programında anlattı.

AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında  çok maaşlı AKP'li bürokratlarla ilgili "2'den fazla maaş almak yok diye biliyorum. Biz bunu kamuoyunda olan rahatsızlıkla birlikte değerlendirdik, çalıştık. Ortaya çıkan tabloda bir eksik varsa düzeltiriz ama bendeki bilgi kanunun ifadesi bir kişinin bir maaş alacağı yönündedir," ifadelerini kullanmıştı. 

HalkTv'de yayınlanan Şirin Payzın'la Sözüm Var programına katılan CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz AKP'li Turan'ın açıklamalarını ve çoklu maaşları değerlendirdi.

Turan'ın yaptığı açıklamadan AKP'nin kendi içinde de çoklu maaş konusunda rahatsızlıklar olduğunu anlayabilir diyen Yavuzyılmaz şunları dile getirdi: "Yapılan açıklama aslında pek de anlaşılmayan bir açıklama. O nedenle biz yapılan açıklamadan ziyade pratikte somut olarak yaşadığımız gerçek nedir ona bakalım. Gerçeğin bi tarafından AKP'li bürokratların birden çok aldığı ballı maaşlar var. Bunları hem TL olarak alıyorlar, zaman zaman dolar olarak, zaman zaman da euro olarak alıyorlar. Aldıkları bu devasa tutardaki gelirler kimi zaman maaş olarak tanımlanıyor, kimi zaman huzur hakkı olarak, kimi zaman ücret, prim, ikramiye, kar payı olarak da ifade ediliyor.

Dolayısıyla biz neye bakıyoruz. Biz bir bürokratın kendi bulunduğu makamlardan kaynaklanan gelirlerinin ne kadar olduğuna bakıyoruz. Biz 3 maaş alıyorsunuz dediğimizde bir AKP'li bürokrat 'hayır ben 3 maaş almıyorum', 'ne alıyorsun?' işte bir maaş, bir huzur hakkı, bir ücret alıyorum demesi sonucu değiştirmiyor. 

Buradaki sıkıntılardan bir tanesi vatandaşın ekonomik krizin altında ezilirken, gençlerimiz iş bulamazken devlette liyakatin kalmaması ve birden çok üstdüzey görevin dar bir kadro tarafından işgal edilmesi"

İtaat eden bürokrata çok sayıda makam

Gelecek Partisi Kurucular Kurul Üyesi Abdullah Güzeldülger'de canlı yayına bağlanarak çoklu maaş alan bürokratlar hakkında değerlendirmeler yaptı.
Güzeldülger: " Cumhurbaşkanı hükümet sisteminden sonra özellikle birden fazla maaşlara yönenildi. Ayrıca İngilizlerin 'conflict of interest' dediği çıkar çatışması olan yani bir kurumla başka bir kurum arasında birden fazla görev alıp, o kurum şapkasıyla gidip orada görev alıp, öbür kurumun şapkasıyla da onunla ilgili kararlara katılması...

Burada temel şey itaat edecek çok sayıda bürokrata sahip olmaktansa belli sayıda itaat eden bürokratı çok sayıda yere atamak... Belki de bu sistemi yönetebilme iştahından hevesinden kaynaklanıyor bu durum" ifadeleri dile getirdi. 

Şirin Payzın'ın, "Siz TMSF üyesiyken örneğin kayyum atanan şirketler, bu şirketlerin ne şekilde yönetimlerinin oluşturulduğu, bunların ihale verme süreçleri,  bunların iş yapma biçimleri konusunda bize verebileceğiniz çarpıcı örnekler var mı?" sorusu üzerine Güzeldülger şu açıklamalarda bulundu:
"Tabi ki... Buradaki güreşçi vs. atamalarındaki mantaliteye baktığımız zaman oradaki yapılan işlerden anlamadığı için orada yapılabilecek her türlü manipülasyonlara açık hale geliyor o banka, kurum her neyse. Dolayısıyla orada bir merkezden verilen talimatları yerine getirmekle sınırlı bir sorumluluğa sahip oluyor oradaki yönetim kurulu üyesi ve orada alınan yanlış kararlar bir süre sonra hazineye maliyet olarak yansıyor. İşte batık kredi, kötü kredi ve işte bir takım medya kuruluşlarını satın almak için Ziraat Bankasına talimatla verdirilen krediler gibi.


CEO'nun yaptığı bir yolsuzluğu tespit ettim ve görevden alındım!

Geleyim şimdi TMSF'deki FETÖ şirketleri konusuna. FETÖ şirketleri ilk TMSF'ye geldiğinde, TMSF Başkanı bir kural koydu. Dedi ki 'isterseniz 30 şirket atanın isterseniz 100 şirket atananın sadece 8 bin TL huzur hakkı alacaksınız' Bu doğru bir uygulamaydı. Böyle başladı sistem. Ben mesela Boydak'a atandım. Boydak'ın 32  tane enerji şirketi vardı. 32 tane şirketin yönetim kurulu başkanıydım ve bir şirketten maaş alıyordum. 8 Bin TL. 7 Bin TL'de kendi maaşım vardı. 

Buradaki problem siyasetin atadığı CEO'larda yaşandı. Çünkü icra mekanizmasını yapan kişi CEO'lardı ve bu CEO'lar şirketin içerisinden bir takım varlıkları dışarıya boşaltma gibi uygulamaların içerinde girdiler. Burada aramızda bir çatışma doğdu ve CEO desteklendi biz tasfiye edilme sürecine tabi tutulduk"