Boğaz'ın ve yasaların üstünde yükselen gariplik

Boğaz'ın ve yasaların üstünde yükselen gariplik
Boğaziçi Koruma Kanunu nedeniyle ‘çivi çakmanın’ yasak olduğu Garipçe Köyü'nde sessiz sedasız bir villa inşaatı sürüyor. Kuzey Marmara Otoyolu'nun ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün işletmeciliğini üstlenen firmalardan IC Holding Yöneticisi Fırat Çeçen’e ait olduğu belirtilen villanın inşaatına köylüler isyan ediyor. halktv.com.tr'den Arda Ormancı, Garipçe’ye giderek köylüleri dinledi.

Garipçe Köyü, Boğaziçi Koruma Kanunu ile 1. Derece Öngörünüm Bölgesi. Köyün herhangi bir yerine 'çivi çakmak' dahi yasaklanmış durumda. Buna ek olarak da köyün hemen yanından Yavuz Sultan Selim Köprüsü geçiyor. Köprünün yanındaki, köyün bitişiğindeki arazi böylece hem 'Öngörünüm Bölgesi' hem de '2B' statüsünde oluyor. Villa inşaatı tam da burada devam ediyor.

Bununla beraber Garipçe halkı yıllardır tapulu evlerini tamir ettiremiyor ya da yıkıp yeniden inşa edemiyor. Evlerin kimisi yıkılmak üzere, kimisi çoktan yıkılmış, kimisinin ise içi boşaltılmış çökmesi bekleniyor ancak köydeki hiçbir ev sağlam değil. halktv.com.tr'den Arda Ormancı, Garipçe'ye gitti. Köylünün isyanını dinledi.

Kuzey Marmara Otoyolu ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün işletmecisi

İddiaya göre villa inşaatı IC Holding'in sahibi İbrahim Çeçen'in oğlu Fırat Çeçen'e ait. IC Holding, Kuzey Marmara Otoyolu'nun ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün işletmeciliğini üstlenen iki firmadan biri. ICA yani, İçtaş-Astaldi Ortaklığı işletiyor köprüyü. Holdingin diğer büyük projeleri arasında ise, Akkuyu Nükleer Güç Santrali, İzmir Çeşme Marina, Bodrum Güllük Limanı ve Antalya Uluslararası Havalimanı gibi projeler var.

Yönetim Kurulu Başkanı

İbrahim Çeçen, IC Holding'in sahibi ve yönetim kurulu başkanı. Çeçen'in adına Ağrı'da bir üniversite bile var, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi. Fırat Çeçen ise İbrahim Çeçen'in oğlu, IC İbrahim Çeçen Yatırım Holding AŞ'nin Yönetim Kurulu üyesi, IC İçtaş Sanayi ve Ticaret AŞ'nin ise Yönetim Kurulu Başkanı.

Fırat Çeçen 'orman köylüsü' mü?

İddiaya göre, villanın yapımına yaklaşık 2 ay önce başlandı. Villa inşaatının bulunduğu arazinin ise 2B statüsünde olduğu ortaya çıktı. 2B arazilerinin orman köylüsü haricindeki üçüncü kişilere satışı, Anayasa'nın 169. ve 170. maddeleri uyarınca yasaklanmasına karşın Fırat Çeçen'in söz konusu araziyi Garipçeli Recep Serter'den satın aldığı belirtiliyor.

Boğaziçi Koruma Kanunu

Çeçen'in villası sadece anayasanın 169 ve 170. maddelerini ihlal etmiyor aynı zamanda Boğaziçi Koruma Kanunu'nu da ihlal ediyor. Boğaziçi Koruma Kanunu, İstanbul Boğazı ve kıyısını korumak için çıkartılmış özel bir kanun.

Boğaziçi Koruma Kanunu'nun denetlenmesi ise aynı kanunun 8. maddesinde İstanbul Valisi başkanlığında, Boğaziçi İmar İdare Heyeti isimli bir kurula bırakılıyor.

Aynı kanun yüzünden köylüler yıllardır evlerinin bahçelerine kümes bile yapamıyor. Hatta, çökme tehlikesi olan yapılarda yaşamak zorunda kalıyorlar. Ancak Çeçen'in villası bunlara rağmen yükselmeye devam ediyor.

'Köylüler görüntüledi, Çeçen'in adamları sildi' iddiası

Garipçe sakinlerinin aktarımına göre; araziyi telle çeviren Çeçen, arazinin içinde önce küçük bir yapı inşa etti. Yapıyı farkeden köylüler durumu görüntüleyip ilgili makamlara şikayette bulunmak isteyince de araya Çeçen'in araziyi koruyan adamları girdi. Köylülerin elinden telefonları alıp görüntüleri sildiler. İddiaya göre, daha sonra ise Finlandiya'dan getirilen özel ağaçlarla arazinin etrafı ağaçlandırıldı ve arazi dışarıdan görünmez bir hal aldı.

sssssssssssss.jpg


'Memleketinden getirdi' iddiası

Bir başka iddia da yapılan villaya dair. Aktarılana göre, arazisini görünmez yapan Çeçen kimsenin gözüne çarpmaması için de, memleketi Ağrı'dan eski bir yayla evini söktürüp villa şeklinde araziye monte ettirtmeye başladı. Söylenene göre, Çeçen bunu hem 'çivi çakma'nın yasak olduğu arazide çevreden dikkat çekmesin hem de biri sorarsa 'zaten buradaydı' diyebilmek için yaptırıyor.

adsiz-tasarim-46.png

Şu anda hali hazırda inşaatı devam eden villanın inşaatı neredeyse bitmiş durumda. Arazinin içerisinde ise bir de at ahılı olduğu öne sürülüyor.

Köylü isyanda

Fırat Çeçen'in villa inşaatına isyan eden köylüler, "Yıllardır bize tamirat için bile izin vermiyorlar, şimdi bu adam buraya bunu nasıl yapabiliyor?" diye soruyor.

Çeçen, köylüyü tehdit etti mi?

Köy sakinlerinden biri, "Biz onun (Fırat Çeçen) yaptığına kızmıyoruz ki, bize verilmeyen izin ona niye verildi diye kızıyoruz" dedi. Köy sakini aynı zamanda, "Güya bizi tehdit etmiş, bana öyle bir haber geldi. 'Köydekiler fazla konuşmasın, bilirim ben onlara ne yapacağımı' gibisinden. Biz sana ne yaptık ki? Orada çaktığın çivi hep kalbimize çakılıyor" şeklinde konuştu.

Yine aynı köy sakini, "Biz burada taş taş üzerine koyamazken o (Çeçen) nasıl hangi cesaretle bunu yaptı? Ha, onun (Çeçen'in) parası varsa benimde oyum var" dedi.

Başka bir köy sakini ise, 1980'den beri köyde imar kanunu olduğunu ve çivi bile çakmanın yasak olduğunu ifade etti.

'Arkası AKP'ye dayanan her şeyi yapıyor'

Yasemin Yılmaz isimli Garipçeli ise şöyle konuştu, "Bize bir şey yaptırmayan, parası gücü olanlar nasıl yapıyor? Biz hiçbir şey yapamıyoruz, köylüyüz. Tadilat bile yapamıyoruz ama oralara izin veriliyor. Gücü olan yapıyor. Arkası AKP'ye dayanan her şeyi yapıyor demek ki, kısacası o"

'Evim beyaz peynir gibi ufalanıyor'

Garipçe köyü baş azası Metin Bayrakcı da Fırat Çeçen'in villa yapabilmesine ancak köylünün çivi dahi çakamamasına isyan ederek, "Belki yüz seneyi aşkın süredir bu evlerde yaşıyoruz. Başvuru yapıyoruz, 'sadece dış cephe yapabilirsin' deniyor. Ya, benin evimin kolonu yıkılıyor, duvarı çöküyor, ufalanıyor. Beyaz peynir gibi tuğlası ufalanıyor" dedi.

'Devletin tapusunu devlet kabul etmiyor'

Tadilat izni için kendilerinin orada oturduklarının kanıtlanmasının istendiğini söyleyen Bayrakcı, "Osmanlı tapularından tut, bugün, Türkiye Cumhuriyeti tapusuna dönüştürülmüş tapularımız var. Diyorlar ki, bunun geçerliliği yok. Devletin verdiği bir belgenin nasıl geçerliliği olmaz?" diye sordu.

Tapu var, "imar yok"

Kendi atalarının Osmanlı'dan beri Garipçe'de yaşadığını, Osmanlı zamanında kendisinin oturduğu evin tapusunun büyükleri tarafından alındığını Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin de o tapuyu yenilediğini aktaran Bayrakcı, Boğaziçi İmar Müdürlüğü'nün bu tapuları kabul etmediğini ve "orada imar yok" dediklerini belirtti.

"Evimin ana kolonu yenilenmedikten sonra çökme tehlikesi var. Şu anda Garipçe'de bulunan bütün evlerin yüzde sekseni böyle" ifadelerini kullanırken buna rağmen Çeçenler'in Garipçe'ye villa yaptırabildiklerini belirtti.

'İhtiyacımız olan evleri yenilemek istiyoruz'

Bayrakcı, Çeçenler'in yaptığı villadan sonra kendilerinin de evlerini yenilemek için izin almak istediklerini belirterek, "Olan evimizi aynı şekilde yeniden yapmak istiyoruz. Bizler İbrahim Çeçen değiliz ki, yarın mutfağı yık yeniden yap. Arka havuzu beğenmedin komple yık yeniden yap. Bu şekilde bir paramız yok bizim. Olan, bir ev yapma paramız var. Zaten uğraşa uğraşa o da bitti" dedi.

'Biz de Anayasa mağduruyuz'

2010 yılında gerçekleşen referandumu hatırlatan Bayrakcı, 1982 Anayasası'nın o sene 'Evet' ile değiştiğini kendilerinin de o anayasadan dolayı mağdur olduklarını ancak halen mağduriyetlerinin giderilmediğini aktardı.

İstanbul Depremi'nde ne olacak?

Bayrakcı, uzmanların İstanbul Depremi'ne karşın son zamanlarda uyarılarının arttığını ifade ederken, "İstanbul Depremi'nde Garipçe'deki evler ne kadar ayakta kalabilecekler? Gelip, devletin kurumları, bunun araştırmasını yaptı mı?" şeklinde konuştu.

Bayrakcı, Garipçe'deki duruma isyanını şu cümlelerle sürdürdü:

"Burada yaşayan insanlar da insan, can. Nefes alıyor sonuçta. Burada yaşayan insanlar da vergi veriyorlar. Burada yaşayan insanlar da oy kullanıyorlar. Bütün partiler 'oy ver, oy ver' diye koşa koşa geliyorlar. Tamam verelim de, bir hizmet versinler, bir hizmet gelsin"