Başarır'dan Bahçeli'ye: O doktorlar olmazsa senin gidişin olur, dönüşün olmaz

CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, “Devlet Bahçeli şunu bilmeli, o doktorlar olmazsa senin gidişin olur, dönüşün olmaz” dedi.

CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, partisinin Burdur İl Başkanlığı’nda basın toplantısı düzenledi.

Toplantıya; CHP Burdur İl Başkanı İzzet Akbulut Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz ve CHP Burdur Merkez İlçe Başkanı Serkan Şimşek katıldı. Başarır, şunları söyledi:

"Bugün Devlet Bahçeli’yi dinledikten sonra özellikle ne kadar zor bir dönemde olduğumuzu bir kez daha gördüm. Bu ülkenin doktorları için, bir partinin lideri şu cümleleri kullandı; ‘gidişleri olsun da dönüşleri olmasın.’ Aslında Devlet Bahçeli şunu bilmeli, o doktorlar olmazsa senin gidişin olur, dönüşün olmaz. Bunu bilmeli. Ama bu ülkede iktidarın küçük ortağı doktorlar için ‘gidişleri olsun, dönüşleri olmasın’ diyebilecek kadar ayrışmış, çirkin bir dil kullanacak hale gelmişiz.

Demek ki hepimiz çok zor bir dönemde siyaset yapıyoruz, hepimiz. Ülkenin halini görüyoruz. Sayın İl Başkanım, Belediye Başkanım ile partiye girerken pazardan gelen vatandaşlar, küçük bir pazar torbasını doldurmuş 300 lira ödemek zorunda kalmış. Bir de hiç pazara gidemeyenler var. Bir de doğal gaz faturasını, elektrik faturasını, kirasını ödeyemeyenler var. Ben eti, tavuğu, balığı geçtim insanlar zaten bu kelimeleri unuttu. Böyle bir süreçte siyaset yapmak durumundayız.

Yeni bir kanun geliyor biliyorsunuz, seçim yasası değişiyor. 2017’de kendine göre kıyafet diken iktidar, bugün seçimde nasıl fazla milletvekili alabilirim, nasıl millet ittifakının oyunu düşürebilirim, nasıl biraz daha oradan bir şeyler kopartabilirim diyor. Ama bu ülke için maalesef ki ne parlamento ne yürütme ne yargı ne yasama güzel şeyler yapmıyor. Hep kendileri için hep kendilerine nasıl bir dönem daha getirebiliriz bu yasaları getiriyor. Ama görünen tablo şu; Burdur’da, Mersin’de, Ankara’da, Edirne’de de ne yaparlarsa yapsınlar, hangi siyasi kıyafeti diktirirse diktirsinler, hangi yasayı getirirse getirsinler gidecekler ve zaten toplamda oyları yüzde 30’un çok altında.

Eğer bu ülkede ekonomi bu kadar kötüyse, insanlar trafiğe çıkamıyorsa, arabasının kontağını çalıştıramıyorsa, 3 odalı bir evde 1 odada oturup battaniyenin altında yaşamak zorunda kalıyorsa, 6 ampullü bir evde 5 ampulü kapatıp 1 ampulü açmak zorunda kalıyorsa, çocuğunu okula yollayamıyorsa demek ki artık o iktidar gidecektir. Ben ne ankete bakarım ne başka bir şeye bakarım. O yüzden çok zor bir dönemde siyaset yapıyoruz, hepimiz için zor günler bekliyor. Ülke günden güne daha kötüye gidiyor. Ama bize düşen burada çalışmak. Yarın seçim olacak gibi çalışmak. Türkiye’nin her tarafını geziyoruz, insanlarla görüşüyoruz, pazara gidiyoruz, sokağa çıkıyoruz, dertleşiyoruz. Nereden bakarsak bakalım bir felaket var. Bunu çalışarak, beraberce İstanbul seçimlerinde olduğu gibi başarabiliriz. Bu seçimde Devlet Bahçeli’de Recep Tayyip Erdoğan’da siyasetin o tozlu, tarihi yapraklarında yer alacaklar. Ama bu halk onları affedecek mi? Zannetmiyorum. Atanamayıp intihar eden o öğretmenin babası, annesi, eşi, kardeşi, onlara haklarını helal edecek mi? Zannetmiyorum. Pazara gidemeyen anne, çocuğunun okul harcını yatırmak için alyansını satan anne, hakkını helal edecek mi? Zannetmiyorum. Etmeyecektir.

Ben hep söylüyorum Türkiye’nin bir seçim yasasına, siyasi partiler kanununa tekrar tekrar böyle ayrıntılı bir şekilde ihtiyacı var. Ama böyle değil. Sen Meclis’e getireceksin, 24 saat sonra komisyona getireceksin, 24 saat sonra Meclis’e getireceksin, seçim yasasını konuşuyoruz biz. Hiçbir yerden de görüş almayacaksın.

Siyasi intiharı nasıl ediyorlar; biri doktorlara ‘giderlerse gitsinler’ diyor, biri ‘gidişi olsun da dönüşü olmasın’ diyor. Bence bu siyasi intihardır. Bu yakıt zamları siyasi intihardır. Bence pazardaki bu kabağın, salatalığın fiyatı 30 liraysa bu siyasi intihardır. Ben anketlerden 10 puan daha az oyları olduğunu biliyorum. Niye Mersin’de eski bir AK Partili dostumuzu gördüğümüz zaman, AK Parti’yi eleştirirken 3 kez sağa, sola, arkaya bakıyor. Niye bakıyor? Biri beni çekiyor mu diye. Bu korku ikliminde insanlar, telefonda anket şirketlerine ‘AK Parti’ye oy vermeyeceğim’ diyebilir mi? O yüzden yüzde 35 mi gözüküyorlar şu an, yüzde 25 ve göreceksiniz yüzde 25’i de günden güne görecekler. Biz 6 parti yeni bir anayasa yapmak için yola çıktık. Onların getirtmiş olduğu sipariş yasa, böyle bir yasa bu ittifakı bozabilir mi? Bırakın bu seçim kanununu biz anayasayı değiştirmek için bir araya gelmişiz. Hiç sıkıntı yok. Onlar hangi yasayı yaparsa yapsın bizim hukukçularımız, biz hukukçular olarak onlardan çok daha bilgi, tecrübe, üstün bir zekaya sahibiz. Onlar bir hileye başvurup kanunun arkasına dolanmak isterler ama şunu unuturlar; dolandıkları yerde biz bekliyoruz. Hiçbir sıkıntı olmaz. Bizim derdimiz memleket meselesi. Devlet Bahçeli ile Recep Tayyip Erdoğan’ın koltuğu değil"