Bahçeli: 'Köprüden geçmem' diyorsanız yüze yüze gidip gelebilirsiniz

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında 1915 Çanakkale Köprüsü'nün maliyeti ve geçiş ücreti hakkında muhalefetten gelen eleştirilere yanıt verdi. Bahçeli, 1Eğer köprüden geçmem diyorsanız buyurun denize atlayıp yüze yüze gidip gelebilirsiniz. Buna engel yoktur. Asıl dertleri Çanakkale zaferidir. Bu tarihi hezimetin kuyruk acısını çekiyorlar” dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi.

Bahçeli, Türk Tabipleri Birliği'ni hedef alan açıklamalarda bulunarak 'kapatma' çağrısını yineledi. Bahçeli, "Nerede bir melanet varsa TTB Başkanı ve işbirlikçi yönetimi oradadır. Bunlar bir avuç millet ve devlet muhalifidir. PKK'nın yanında olan, HDP'nin yanından giden bunlardır. Bunlara doktor demek, Tabipler Birliğinin başında 'Türk' isminin bulunmasına sessiz kalmak Türklüğü ve doktorluğa en korkunç bühranıdır" dedi.

Bahçeli'nin satırbaşları şöyle:

Cemrenin havaya, suya ve toprağa düşmesine rağmen karlı ve soğuk hava şartlarına maruz kaldığımız hepimizin malumudur. Kar yağışı hayatın olağan akışını olumsuz etkilerken, diğer yandan önümüzdeki ayların verimli ve bereketli geçeceğini müjdelemektedir. Kar yılı var yılıdır. Hamdolsun barajlarımız dolmakta, doğamız büyük bir uyanışa hazırlık yapmaktadır Ümit ediyoruz ki bu bahar bir başka güzellikte olacaktır.

Dün 21 Mart Nevruz Bayramı'nı karşılamanın, kutlamanın, bahara biraz daha yaklaşmanın heyecanını yaşadık. Nevruz, birlik, dirlik, barış ve huzuru sembolize eden müstesna bir günün adıdır. Yalnızca bir mevsim döngüsü olarak tanımlamanın yersiz kalacağız Nevruz Bayramı aynı zamanda bolluk ve bereketin, dostluk ve kardeşliğin timsalidir. Aynı zamanda binlerce yıllık tarih süreci içerisinde büyük Türk milletini ortak sevinç ve tasada buluşturan köklü bir kucaklaşma fırsatıdır. Bu kadim, kültürel mirasımız elbette milli birlik ve beraberliğimizin kaynaklarından birisidir.

Türk Dünyası'nda Sultan Nevruz adıyla kutlanan bu günde başlıca dileğim milletimizin birlik ve dirliğinin ebediyete kadar vasıl olması, dünyanın her yerinde barışın, esenliğin ve istikrarın hakimiyet kurmasıdır.

Balkanlardan Sibirya'ya bozkırlara uzanan büyük bir coğrafyada kutlanan Nevruz'un geçmişle bugün arasında bir köprü olduğu tartışma götürmez bir gerçektir. Yakılan ateşler, tutuşan eller, çarpan yürekler, neşe saçan gözler Nevruz'un kültürel dokusunu gözler önüne sermektedir.

HDP'nin Nevruz kutlamalarına tepki

Nevruz, aynı şekilde bölücülerin, gayri milli çevrelerin, çarpık zihniyetlerin, terörizme yakasını kaptırmış lekeleri mihrakların değil Türk'ün ezeli bayramıdır. Türk milletinin ebedi bayram günüdür. Nevruz'u şiddet dolu amaçlarına malzeme yapmaya teşebbüs edenler zulme sözcülük, zillete gözcülük yapan odaklardır. PKK'nın ikmal deposunun ileri kulesi olan HDP'nin hafta sonu düzenlediği sözde Nevruz kutlamaları bu yılda ağır tahriklere sahne olmuştur. Pek çok ilimizde korsan programlar düzenlemiş, bu kapsamda bölücüler, yasa dışı sol örgütler yine fitne saçmışlar, bir kez daha Türk'ün bahar bayramını gölgelemeye çalışmışlardır. Kürt kökenli kardeşlerimizle Alevi İslam inancına mensup canlarımızı istismar eden dahası Nevruz'da nifak üreten kan içici vampirlere fırsat verilmeyecektir. Bir CHP'linin terörist Demirtaş'a 'barış insanı' demesi önümüzdeki günlerde TBMM'de olacağını söylemesi buhran içinde kalmış bir zihnin hezeyanıdır. Bir teröriste barış insanı demek barışa ihanettir. Teröristin yeri TBMM değil demir parmaklıklar arkasındadır.

'Çürük kafalar...'

Kış mevsinin ardından bahara yeni bir kapı aralayan Nevruz'un kıyamete kadar baki kalmasını Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyorum.

Çanakkale denince akla gelen, imanlı direniştir. Aziz ceddimiz Çanakkale'de bir destan yazmıştır. Bu destan nesilden nesile aktarılmıştır ve tarihe mal olmuştur. Atatürk'süz Çanakkale diyenlere sesleniyorum. En az diğer kahramanlarımız kadar Atatürk'te Çanakkale'nin her yerindedir. Ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum diyen sözler Çanakkale'de hala duyulmaktadır. Hiçbir densiz Atatürk üzerinden yeni bir tartışmaya yanaşmamalıdır.

1915 Çanakkale Köprüsü'nün açılma amacını Çanakkale Zaferi'nin Atatürk'le değil köprüyle anılmasını iddia eden çürük kafalar, ne Çanakkale'yi bilirler, ne Atatürk'ü bilirler ne de Türkiye'ye sevgi gösterirler. Bunların işleri, yapılan her esere kulp takmak, iftira atmaktır.

Bunların kalpleri mühürlüdür, Çanakkale Türk milletinin namus kilididir. Bizim kime çektiğimiz nettir. Bizim feyzimizin ana kaynağı da bellidir. Buna karşılık Türkiye'yi kötüleme yarışına girenlerin soyunun sopunun nereye dayandığı meçhuldür. Aziz şehitlerimizi bir kez daha rahmetle, saygıyla anıyorum. 18 Mart 2022'de hem Çanakkale Zaferi'ni andık hem de muazzam bir eserin açılışına gururla şahitlik ettik. Böylelikle Asya ile Avrupa 6. kez birbirine bağlanmıştır. Çanakkale Köprüsü, feribotla 1 saat süren boğaz geçişini 6 dakikaya düşürmüştür. Bunun yanında Malkara'dan Çanakkale'ye uzanan 103 kilometrelik otoyol da hizmete girmiştir. Marmara Otoyolu ringi tamamlanmıştır. Türkiye'nin bölgesel ve küresel ticaretteki önemi daha da artacaktır.

Çanakkale bugün de geçilemez, Türkiye'yi geçmek asla mümkün olamaz. Çanakkale'den geçiş fırsatını sadece Türk milleti verecek o da 1915 Çanakkale Köprüsü'nden olacaktır. Bu köprüde emeği geçen Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere herkese teşekkür ediyorum.

Açılıştan rahatsız olanlar kendilerini ele verdi. Bazı medya organları ve sakat zihniyet sahipleri geçiş ücretini bahane ederek karalama kampanyasına bel bağlamışlardır. Bu köprü milletin sırtında yeni bir kamburmuş. Geçiş ücreti 200 TL fazlaymış. CHP yine hazımsızlık örneği göstermiştir. O köprüden siz de geçeceksiniz, o köprüden tarihin hatıraları geçiş merasimi yapacak, neden telaşlanıyorsunuz? Bu köprü ülkemizin gururudur, bunu da mı kabullenemiyorsunuz? Bu kadar mı gözünüz körleşti? Bari saygı gösterin, uzaktan bakanlar sizi adam zannetsinler. Eğer köprüden geçmem diyorsanız buyurun denize atlayıp yüze yüze gidip gelebilirsiniz. Buna engel yoktur. Asıl dertleri Çanakkale zaferidir. Bu tarihi hezimetin kuyruk acısını çekiyorlar. Fakat nafiledir, bütün çabalar beyhudedir. Dün başaramadıkları işgali bugün asla başaramayacaklar.

TTB yine hedefinde

Türkiye'nin yükselişine engel olamayacaklar. Önümüze taş koyamayacaklar. Milletimize ve ülkemize hizmet eden, her meslek mensubunun başımız üzerinde yeri vardır ve bu tartışmasızdır. Hiç kimseye peşin hükümlü bakamayız. Bizim kıstaslarımız kriterlerimiz anlayış ölçülerimiz gayet berraktır. Türkiye'ye nefret besleyenler karşı cephemizdir. Hem ihanete çanak tutan, hem terör örgütlerine methiyeler düzen hem de insan haklarından bahsedenler köksüzlerdir. İhanet edene göz yummak günaha ortaklıktır. Türk Tabipler Birliği isimli bölücü yapılanma Türk hekimlerini temsil edemez.

Doktorlarımız şifanın ana minvalidir. Sevgi ve saygıya layık Türk hekimlerine tek bir lafımız yoktur. Fakat nerede bir melanet varsa TTB Başkanı ve işbirlikçi yönetimi oradadır. Bunlar bir avuç millet ve devlet muhalifidir. PKK'nın yanında olan, HDP'nin yanından giden bunlardır. Bunlara doktor demek, Tabipler Birliğinin başında 'Türk' isminin bulunmasına sessiz kalmak Türklüğü ve doktorluğa en korkunç bührandır.

Bizim, TTB'ye yönelik haklı eleştirilerimiz bu kuruluşa çökmüş 3-5 Türkiye düşmanıyla ilgilidir. Bunların dışında hiçbir hekim sözlerimize alınmamalı, gücenmemelidir. Muğla'da bir uzman çavuşumuzun hastanede maruz kaldığı kötü muamele bizleri üzmüştür. Sağlık çalışanlarımıza yönelik şiddetin karşısında olacağız ama askerlerimize yönelik saldırı ve tacizlerin de sonuna kadar karşısında duracağız.

TBMM'ye sunulan ve ilgili komisyona havale edilen sağlıkta şiddetin sona erdirilmesi için kanunda değişiklik yapılmasını öngören tasarıyı ön koşulsuz kabul edeceğiz. 1 kişinin yanlışı genelleştirilemez. Zor bir dönemden geçerken en küçük bir provokasyonun sonuçları ağır olabilecektir. Ne hastanede, ne postanede, ne mahkemede, ne adliyede, ne de hayatın diğer alanlarında insanlık değerleri asla çiğnenmemelidir. Sütten ağzımız yandığı için yoğurdu üfleyerek yememiz bu yüzdendir.

1970'li yıllarda hain bir kurşunun bedenine isabet ettiği bir dava arkadaşımız, Hacattepe'ye kaldırılmıştı. O dava arkadaşımızın bir an önce tedavi altına alınması gerekiyordu. Çünkü hayati tehlikesi vardı. Arkadaşımızın ülkücü olduğunu öğrenen bir kaç doktor müsveddesi, bırakın gebersin demiştir. Ülkücü hareket, kalpsizlerin oyunlarını bozarak bugünlere gelmiştir. İşte o doktor müsvedderinin çatı kuruluşu TTB'dir. Dağdaki teröriste pansuman yapanla bunun ne farkı vardır. Doğu ve Güney Doğu'daki meskun mahal operasyonlarından dolayı uluslararası mahkemelerde yargılanmasını gerektiğini söyleyen bu kişi değil midir. Açık açık sesleniyorum. TTB mutlak suretle kapatılmalıdır.

Rusya-Ukrayna savaşı

Barış ve istikrarının kurumsal bir boyut kazanması öncelikli konu başlıklarından bir tanesidir. Sayın Cumhurbaşkanımızın görüşmeleri, telefon diplomasisi, ülkemizin çekim gücünü artırırken barış özlemlerini de diri tutmaktadır.

Dışişleri Bakanımızın açıklamasına bakarsak, Ukrayna ve Rusya'nın pozisyonlarında bir yakınlaşma olduğu anlaşılmaktadır. Müzakere edilen altı maddelik şartların ilk 4 maddesinde mütabık kalındığı açıktır. Savaşa en dengeli yaklaşan ülke Türkiye'dir. Putin'in aklıselim çizgiye gelmesi beklentimiz ve temennimizdir.

Rusya'nın denizlerdeki mayınların Karadeniz'e gelebileceğini söylemek ya algı oyunu, ya da çok büyük bir tehlikedir. Savaşın kazananı barışın da kaybedeninin olmayacağı bir gerçektir.

Silahların susma vakti gelmiştir. Diplomasi kanallarıyla savaşı sona erdirmek mümkündür. Türkiye'nin sağ duyulu politikaları savaşı sona erdirmekte önemli rol oynamaktadır. Oyun kuran ülkelerin oyunları birer birer bozulmaktadır. Hiçbir ülke Türkiye kadar iyi niyetli bir tutum içerisinde değildir. Ukrayna-Rusya savaşının sona ermesinin tek yolunun , devlet başkanlarının, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile mesela İstanbul'da bir araya gelmesidir.

'NATO üyeleri arasında yaptırıma maruz kalan tek ülke Türkiye'dir'

Ukrayna Cumhurbaşkanını periyodik şekilde parlamentolarında konuşturan ülkeler bize göre samimi değildir. Tiyatroya gerek yoktur. Bunu izleyip aldanacak kimse olmayacaktır. Ukrayna Cumhurbaşkanını parlamentolarında konuşturan ülkelerin, savaşı körükleyen ABD'ye itirazı ne zaman gelecektir. Hani yaptırımlar Rusya'nın nefesini kesecekti. Bu nasıl müttefikliktir. NATO üyeleri arasında yaptırıma maruz kalan tek ülke Türkiye'dir. Dost bildiklerimiz tarafından, egemenlik haklarıyla oynanan, aleyhine ekonomik, siyasi ve diplomatik tuzaklar kurulan ülke de Türkiye'dir. Mücadele ettiğimiz terör örgütlerine destek verenlerine bakın ki NATO'da aynı çatı altında olduklarımızdır. Kuzu postuna bürünmüş hiçbir ülke bize adalet dersi veremez. İnsanlık hatırlatması yapamaz. Yaptırımlara neden katılmıyorsunuz diyemez. Bu devleti Türk milleti kurmuştur son söz ve karar Türk milletinindir. Zor günümüzde yalnız bırakanları asla unutmayız.

Furkan Vakfı'na müdahale

Bizim anlayışımıza göre devlet demek, hukuk demektir. Türkiye muz, cumhuriyeti, çadır devleti değildir. Bir devletin 3 temel unsurundan olan egemenliği sulandıracak hiçbir örgüte, yapıya derneğe musamamız olmayacaktır.

Geçtiğimiz hafta sonu Adana'da yaşanan, öncesi sonrası kurgulanmış olayları hepimiz gördük. Türkiye husumeti aleni olan, ve kapatılan Furkan Vakfı örgütünün provokasyonları sonrası istenmeyen görüntüler yaşanmıştır. Darbe girişimlerine hayırlı olsun diyen vakfın yaptıkları bardağı taşırmıştır. Bunlarda doğru ile yanlış birbirine girmiştir. Bu din tacirlerine Türk polisi zamanında müdahale etmiştir. Sözde vakfın meczup başkanının İçişleri bakanımıza söyledikleri bizim için yok hükmündedir. Sayın Süleyman Soylu soyadı gibi soyludur. Görevini de layığıyla yerine getirmektedir Bütün emniyet teşkilatımızı kutluyor, özellikle Adana'da görev yapan tüm polislerimizin alnından öpüyorum.

İslam dini barış ve kardeşlik dinidir. İstismarcıların, fesat yuvalarının fırsatçıların hesabı sorulmalıdır. Bunlar vatana ihanettir. Bedeli muhataplarına çok ağır ödetilmelidir. Devleti muhafaza edeceğiz.