Ayşenur Arslan: Özür dilerim

Halk TV programcısı Ayşenur Arslan, hakkındaki iddialara canlı yayında yanıt verdi. Arslan, sözlerinin çarpıtıldığını vurgulayarak "Özellikle TMT için hayatını kaybedenlerin ailelerini incittiysem özellikle onlardan özür diliyorum" dedi.

Ayşenur Arslan canlı yayında kullandığı ve bağlamından koparılan cümleleri hakkında canlı yayında açıklamalarda bulundu. Arslan şunları söyledi:

Dün Falyalı cinayetinden hareketle bir cümle söyledim. Ne ekonomi, ne fatura, ne işsizlik, benden daha önemli, benden daha ciddi bir sorun yokmuş...

Cumhurbaşkanı Yardımcısı, AKP Sözcüsü, Dışişleri Bakanı, filan partinin gençlik kolları, falan partinin milletvekili sizden söz ederse köpüre köpüre, RTÜK anında harekete geçerse kendinizi birden bire önemsiyor gibi oluyorsunuz. Ben kendimi başkalarının beni ciddiye aldığı kadar alsam başka bir ben olurum onu biliyorum.

Dün TMT hakkında söylediğim iki cümle özeti bu. Çok yer yandı, neler neler oldu. Kimisi anlamamış, kimi eksik anlamış ama galiba ben de eksik anlatmışım. Hakikaten yeterince anlatmayınca yanlış anlaşılmış. Onun için özür dilerim anlatamadıysam. Konuşacağız ama tabii memlekette benden daha önemli sorunlar olduğu için Cumhurbaşkanı Yardımcısını, AKP Sözcüsünü harekete geçirecek kadar önemli olmasa da neler var neler var memlekette...

Ayşenur Arslan, programın ardından Twitter hesabından da açıklama yaptı. Özür dilemekten gocunmayacağını bir kez daha vurgulayan Arslan, "Dostlarım “yanlış anlaşıldın ama anlatamadıysan özür dile” diyor. Bundan gocunmuyorum ve programda da vurguladığımı yineliyorum: sözlerimi Halk TV’yi susturmak için kullananların dışında, hassasiyetini fazlasıyla hissettiğim herkesten özür diliyorum" ifadelerini kullandı.

'Top yekün bir kıyamet kopartıldı iki cümle üzerinden'

Programın devamında halktv.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Hakan Çelek ile trol saldırısını değerlendiren Ayşenur Arslan, "Biz de buralarda başka türlü şiddete maruz kalıyoruz. Hakikaten top yekün diyebileceğimiz bir kıyamet kopartıldı iki cümle üzerinden." dedi.

Hakan Çelenk ise, "Bir aşı teşvik kampanyasına enerji harcamak yerine Ayşenur Arslan'a enerji harcarsanız..." dedi.

Arslan şöyle devam etti:

Latife ile karşılamaya çalışıyorum ama bir programda velev ki maksadı aştı, Erdoğan hiç maksadını aşmadı mı? Bakanlar hiç maksadını aşmadı mı? O milletvekilleri, valiler, gazeteciler hiç maksadını aşmıyorlar mı? Üstelik hakikaten çok düz 2-3 cümle. Neredeyse yorum yapılmamış 2-3 cümle. Cumhurbaşkanı yardımcısı, AKP Sözcüsü, milletvekilleri, partiler, MHP'nin önde gidenleri... En son şimdi Meclis Başkanı'na sormuşlar.

Ersin Tatar'a 'Gel TRT'de hemen konuş' denmiş. O konuşuyor. Düşünebiliyor musunuz?

Çelenk ise, "Bunu Sedef Kabaş olayında da gördük biz. Raftan indirildi 4-5 günlük konuşma. Bir kampanya başlatıldı" yorumunu yaptı.

Arslan, "Bu ülkede Sezen Aksu'ya 'Dilini kopartırız' denilirse birileri buraya olduğu gibi Sezen Aksu'nun evinin önüne elini kolunu sallaya sallaya giderse ve tehdit ederse, bir başkaları 'Kafasına sıkarım' derse, bu konuşulmaya değer. Benden bağımsız olarak konuşulmaya değer mesele. Ben kanalı, buradaki arkadaşlarımı düşünmek zorundayım. Onları düşünerek konuşacağım. Açıklık da getireceğim. Elektrik faturaları, soğuklar, kış kıyamet, ekonomi, fiyatlar Ayşenur Arslan olmazsa bu ülke düzelir, olur tamam. Ayşenur Arslan'ı çekelim piyasadan ben varım." dedi.

Arslan şöyle devam etti:

"Özellikle bugünlerde seçime doğru giderek sertleşen atmosferi de hatırlatarak söylemek istiyorum. Giderek sertleşen atmosferde hakikaten büyük bir baskı, tehdit, saldırı ne derseniz deyin burada elbet bizler ekranın yüzleri olarak hedef seçiliyoruz ama asıl hedef bağımsız medya. Konuşmayın, söylemeyin diyorlar. Asla kastetmediğim bir şeyi teknik bir terim gibi kullandığım bir kelimeyi nerelere götürdüler... "

'Özellikle TMT için hayatını kaybedenlerin ailelerini incittiysem özellikle onlardan özür diliyorum'

Dünkü programdan önce başlayan bir mesele var. Ben, Falyalı meselesinde Falyalı kendisini 'Biz kaç kuşak TMT'nin parçasıyız' diyordu. TMT nedir bilmeyenler olacak TMT nedir dedim. İllegal dedim, durdum bir yarı illegal yapı olduğunu söyledim. İllegal denilince bunun Türkiye'de kelime haznesi sınırlanmış insanlardaki algısı farklı herhalde. Orada hata benim. Başka bir kelime bulmalıydım. Mesele şu, elbette illegal olacak. Yeraltı mukavemet teşkilatı. Tıpkı İstiklal Savaşı'ndaki gibi. 1976'nın başında Kıbrıs'taydım. Yeni bitmişti harekat. Saray otelde kaldım. Saray otelin bütün duvarları delik deşikti. Terasında kum torbaları daha duruyordu. Benim Kıbrıs'taki Türklerin ne yaşadığından haberim olmadığını zannediyor, onların yanında olmadığımı düşünüyor olabilir misiniz? Türk mukavemet Teşkilatı'nın neye karşı nasıl kurulduğunu, adadaki Türkleri korumak için nasıl örgütlendiğini, kimlerin canı pahasına görev aldığından haberdar olmadığımı zannediyor olabilir misiniz? Değil efendim, hiçbiri değil.

Orada benim söylediğim illegal, yarı illegal bir teşkilat. Bunu ben arada sırada, herhalde yapmamam lazım diye düşünüyorum bir belgesel olsa bu ya da sırf tarih konulu bir program olsa ben açayım TMT nasıl kuruldu... Türklere yönelik soykırım boyutundaki cinayetlerden bahsedelim ama daracık zamanlarda bunlara hiç girmemek lazım ben onu anladım. Özellikle TMT için hayatını kaybedenlerin ailelerini incittiysem özellikle onlardan özür diliyorum. Çünkü asla söz konusu değil onları incitmek benim ne haddime zaten. Ben orada başka bir şey söyledim. Biliyorum dert başka. Dert orada çekecekler ipi oradan, Ayşenur Arslan'a olta atacaklar oradan Halk TV'ye bir şey getirecekler. Umarım kamuoyu ve siyaset buna izin vermez."

'Bu bir profesyonel kampanya'

Hakan Çelenk ise iki gündür devam eden saldırıları şöyle anlattı:

İki gün önce konuştuk aslında. Ayşenur Arslan ile ilgili tweetlerde yoğunlaşma var. Başlangıçta mutant kampanyalarından birisi görünüyordu. Önce Adnan Oktarcılar başladı çeşitli vesilelerle. Daha sonra AKP'li trollerin katıldığını ertesi gün gördük. Hatta hangi hesaplar başlattı, hangi hesaplardan otomatik bot tweetler atıldı bizim incelememizde görünüyor zaten. Arka arkaya bot tweetler başlıyor. Bir süre zemini hazır hale getiriyorlar.

Biz ne olduğumuzu biliyoruz, özgürce işini yapan gazetecileriz. Bunu konuşuyoruz ama sonuç olarak biz işimizi yaparız. Hedef alındığınızı gördük. Gittikçe büyüyordu.

Sosyal medya uzmanımız Abdullah Demir arkadaşımız da analiz etti çok profesyonel iş yapılmış. Profesyonelce hazırlanmış görseller var. Bu bir profesyonel kampanya. Bir sebep arayacaklar. Sebebi bir kelimenin anlam farklılaşmasında buldular. O cümleyi gördüğümde ben 'Ayşenur abla bir teknik izahını yapmış' dedim. Biz bunu kendi aramızda da konuşuyoruz. TMT meşru teşkilattır bu ülkede, yasallık ayrı konu. Biz Kuva-i Milliye geleneğinden geliyoruz. Bizim önderimizi Atatürk de sine-i millete döndü bütün apoletlerini söktü ve halkın bağrına gitti. O dönem için yasal mıydı? Asla. İdam fermanı boynunda dolaştı. Biz bu gelenekten geliyoruz. Teknik izahın altını çizen bir cümlenin mecrasından saptırılması artık ben klasik ifadeyi söyleyeceğim gündem değiştirmek istiyorlar.

29 Ocak'ta sayın Cumhurbaşkanının yayımladığı 'Sansür' genelgesi diye nitelendireceğim artık bürokratlara diyor ki... Burada milli değerler neredeydi Denktaş linç edilirken bu ülkede? Denktaş'a 'faşist' denilirken siz nerede duruyordunuz, biz nerede duruyorduk? TMT'nin kurucusu Denktaş bu arada.

'Troller üzerinden saldıranlar örgüt'

Halk TV Programcısı Barış Terkoğlu ise şunları söyledi:

"Siz hatırlarsanız pazartesi günü ben de gönderdim size sosyal medyada hedef alındığınızı. Bu sistemde önce hedefe bir insan konuluyor, bu insanın sözlerinden, mesajlarından istismar edilecek bir mesele çekiliyor sonrada hedefe konulup robot hesaplardan Türkiye gündemi haline getiriliyor. Bunun arkasından savcılık, politikacılar falan devreye giriyor. Daha önce bu sistemle tutuklandığım için bu sistemin nasıl çalıştığını biliyorum.

Dünkü hikayede ise bu adım adım gelen bir provokasyondu. Dün Ayşenur Arslan'a karşı bu kampanyayı yürütenlerin operasyonu. Türkiye'de bu robot hesaplar üzerinde çalışan ve insanları hedefe koyan yasadışı şekilde örgütlenmiş gerçekten illegal bir örgüt olduğunu düşünüyorum. Çünkü ben bin tane insanın bir anda hep birlikte tweet atabileceğini düşünmüyorum. Bunlar örgütlü bir şekilde çalışıyorlar.

Öte yandan işlemiş oldukları konuya dair o kadar iki yüzlüler ki. Birincisi ben TMT'yi Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda Kuva-i Milliye neyse Kıbrıs için o olarak görüyorum. TMT adı üstünde bir mukavemet için kuruldu. Karşıda silahlı unsurlar vardı onlarda 'gizli' bir örgüt kurdular. TMT gizli bir örgüttü KKTC kurulana kadar. Bir bağımsızlık hareketiydi.

TMT'yi kendine kılıf olarak alıp Kıbrıs'ta bir takım cinayet işleyen insanlar oldu. Bir takım sendikacılar falan öldürüldü. KKTC'nin tarihi lideri Denktaş, bunları lanetliyor. 'Bu cinayetleri TMT işlememiştir. Bu insanlar TMT'nin adını kötüye kullanarak bunu yaptılar' diyor. Biz bunun bir benzerini Kuva-i Milliye'de de gördük. Böyle şeylerin meşruluğunu alıp kendine kalkan yapan insanlar var, bugün de o insanlar bu insanlar. Rauf Denktaş, bu ülkede 2009 yılında benimde yargılanmış olduğum Ergenekon davasında Ergenekon üyeliğinden suçlandı. Peki buna kim destek verdi? O dönemin Sabah gazetesi, Türkiye gazetesi, o dönemin Star gazetesi. Rauf Denktaş'a 'Yavru Ergenekon' dediler. Amiral gemisinde yazan bir gazeteci 'Rauf Denktaş hastalanmamış olsaydı Türkiye'deki savcılar tarafından gözaltına alınıp tutuklanacaktı' diyor. Rauf Denktaş'ı terörist ilan ettiler, TMT'yi bir terör örgütü ilan ettiler. Rauf Denktaş'ın son güne kadar isyanı buydu.

Ergenekon kumpas davasının içine Rauf Denktaş'ın adı sokulduktan sonra Kıbrıs'ta dönemin başbakanı gitti Kıbrıs'taki Cumhuriyet Savcılığına Denktaş hakkında suç duyurusunda bulundu. Bizim medyamız yine ona destek verdi. Dün terörist ilan ettikleri TMT'yi, dün ergenekoncu ilan ettikleri Denktaş'ı, dün Türkiye'yi karıştırıyor dedikleri Denktaş'ı şimdi mi keşfettiler? Şimdi mi vatansever oldukları akıllarına geldi?

Bunlar Rauf Denktaş'ı, TMT'yi kendilerine kalkan yapıyorlar. Kıbrıs halkının meşru mücadelesine kendilerine kalkan yapıyorlar Halk TV'nin sesini kısmaya, Ayşenur Arslan'ın sözünü kısmaya, söylediği bir sözü istismar etmeye çalışıyorlar. Bunun üzerinden Türkiye'de önümüzdeki dönemlerde seçim sürecine giderken sopayı çekip kim konuşuyorsa onun ağzına vurmaya çalışıyorlar. Şimdi yurttaşlarımızın söyleyeceği şey 'Biz bu istismara izin mi vereceğiz yoksa Türkiye'nin özgür, demokratik bir ülke olmasını mı isteyeceğiz' demesi lazım."

'TMT bunlara karşı mücadele etti'

Arslan, "Suikast demedim. Yarı illegal yapı dedim. Sonra bir dönem suikastlarla o çevrede bilindi dedim. Doğru EOKA açıktan kıyım, suikast yapardı. Bunun karşılığı da böyle verilirdi. Eylem desem başka bir şey anlaşılacak. İnfaz diyemezsiniz, kıyım diyemezsiniz. Bir banyoda anne ve çocuklarının kurşunlanmış fotoğrafları gelince bu ülke ayağa kalktı. TMT bunlara karşı mücadele etti. Kıbrıs Harekatı olmasaydı gerçekten kıyıma gidiyordu olay. Soykırım falan demeyeyim ama kıyıma gidiyordu olay. Korkunç bir noktaya gelmişti. Suikast derken maksadımı aşmış olabilirim diyeceğim." dedi.

'Falyalı ismini TMT ile nasıl yan yana koydular o politikacılar düşünsün'

Çelenk ise son olarak şunları söyledi:

"İstifa kelimesini bile 'affını istemeye' çevirdiler. Kelimelerin nötr anlamlarını saptırma uzmanlar. Belki de dil üzerinden bir doktora tezi yazılırsa AKP'nin siyaset dili üzerinden ülkenin diliyle nasıl oynadığını görürüz.

Halil Falyalı badem gözlü oldu bir kesim için. Halil Falyalı'nın ismi yaptığı iş itibariyle TMT'yi kirleten bir isim. Bu ismi TMT ile nasıl yan yana koydular nasıl izin veriyorlar onu da o politikacılar düşünsün."