Granit mutfak ,muz ve havaalanlarının ortak noktaları olduğunu biliyor muydunuz? X-Ray cihazları hakkında endişelenmeli miyiz?

Granit mutfak ,muz ve havaalanlarının ortak noktaları olduğunu biliyor muydunuz? X-Ray cihazları hakkında endişelenmeli miyiz?
Radyasyona yalnızca güvenlik nedeniyle tercih edilen X-Ray cihazları ya da sağlık kurumlarında kullanılan röntgen ve tomografi gibi tarama cihazları sebebiyle maruz kalmıyoruz. Radyasyon içtiğimiz suda, ayak bastığımız toprakta, soluduğumuz havada ve hatta kendi vücudumuzda da bulunuyor.

Çevreden aldığımız radyasyon, yıllık maruz kaldığımız radyasyon oranının çok büyük bir kısmını oluşturuyor. Çevreden aldığımız radyasyon oranı da yaklaşık olarak 240 milirada tekabül ediyor. Bu miktar standart bir X-Ray cihazından tek seferlik geçişte aldığımız radyasyon miktarının yaklaşık 1200 katına karşılık geliyor.

Granit mutfak tezgahları, muz ve havaalanlarının ortak noktaları olduğunu biliyor muydunuz? Hepsi sürekli olarak düşük seviyede radyasyon yayar. Ancak toksikologlara göre, insanlar ofislerine mutfak tadilatlarıyla ilgili endişeleriyle gelmiyor. Örneğin bir muz 450 mg potasyum içeriyor ve tüketildiğinde yaklaşık 0,01 milirad radyasyona maruz bırakıyor.

Bunun yerine, bu kaynaklardan yalnızca birine aşırı derecede kaygı duyuyoruz: Havaalanlarındaki güvenlik tarayıcıları.

Hastaların endişeleri genellikle sağlık hizmeti sunanların tıbbi X ışınları ile ilgili verdiği uyarılara dayanıyor. Gıda ve İlaç İdaresi, hastaları yalnızca çok gerekli olduğunda X-ışını görüntülenmesi gerektiğine karşı uyarır.

Evrim Ağacı’ndan Çağrı Mert Bakırcı da X ışını cihazlarının 1 milirad ve altı düzeyde radyasyona sahip olduğunu, hiçbir şey yapmadan otursak bile bir günde topraktan, yapı malzemelerinden aynı radyasyonu aldığımızı belirtiyor. Bakırcı’ya göre evde buzdolabında bir gün duran bir yiyecek, X ışını tarayıcısından geçerken aldığıyla aynı miktarda radyasyona maruz kalıyor. Yani bu cihazlardan alınacak radyasyonda endişe edilecek bir şey yok.

İşte başka bir soru;

Havaalanlarındaki güvenlik tarayıcıları hakkında da endişelenmeli miyiz?

Rutgers New Jersey Tıp Fakültesi’nde acil tıp profesörü ve başkanı Dr. Lewis Nelson‘’Neyse ki, sağlık bilincine sahip ve uçağı sık kullanan gezginlerin endişelenmesine gerek yok’’ dedi.Radyasyon, farklı hareketli elektromanyetik enerji türleri için genel bir terimdir.

Bunlar; iyonlaştırıcı radyasyon (X-ışını cihazlarının yaydığı) ve iyonlaştırıcı olmayan radyasyon (radyo ve manyetik dalgalar içeren).

İyonlaştırıcı ve iyonlaştırıcı olmayan radyasyon arasındaki en önemli fark, ilettikleri enerji seviyesidir. İyonize radyasyon, elektronları atomlardan uzağa vurmak için serbest enerjiyi yaratacak kadar yeterli enerjiye sahiptir. Kimyasal olarak reaktif olan bu parçacıklar, DNA ‘ya zarar verebilir ve insanların kanser riskini arttırabilir. Ancak iyonlaştırıcı radyasyonun sadece yüksek dozlarda alındığında sağlığımız üzerinde gerçek bir etkisi bulunuyor. Nelson, havaalanlarındaki X-Ray cihazlarında tarayıcıların yaklaşık yarısının iyonlaştırıcı radyasyon yaymasına rağmen, bu dozun bedenimize zarar verecek kadar yüksek olmadığını söyledi. (Tarayıcıların kabaca yarısı, iyonize edici olmayan bir radyasyon şekli olan milimetre dalgalarını kullanır.)

Live Science ‘a verdiği röportajda “O kadar küçük ki önemsiz” dedi. Hastalar aldıkları tıbbi X ışınlarının sayısı hakkında endişe duyma konusunda haklılar. Fakat havaalanlarındaki X-Ray cihazları bu cihazlarla mukayese edildiğinde, havaalanlarındaki cihazlar çok daha az miktarda radyasyon yaymaktadır.

Gōğüs röntgeni ne kadar radyasyon yayar

Örneğin bir gōğüs röntgeni, hastaları bir havaalanı tarayıcısının radyasyonunun kabaca 1000 katına maruz bırakır. Sağlık Fiziği Derneği (HPS), havaalanı X-Ray cihazlarının tarama başına 0.1 mikrosievert radyasyon yaydığını tahmin ediyor.

Karşılaştırmada, radyoloji dergisinde yayınlanan 2008 çalışmasına göre, tipik bir gōğüs röntgeni 100 mikrosievert radyasyon yaymaktadır.

Nelson, gezginlerin uçuşlarda çok daha fazla radyasyona maruz kaldığını söyledi ve ekledi ‘’Uçakta geçirilen her dakika, kabaca havaalanlarındaki X-Ray cihazlarından bir kere geçmekle aynı dozda radyasyona maruz kalmaya eşdeğer nitelikte (Yani uçaktaki her saat kabaca 60 kere X-ray cihazından geçmekle eşdeğer).

Nelson, “Taramada radyasyona maruz kalmaktan korkan insanların, uçağa binme konusunda herhangi bir endişesinin olmaması gerçekten ironik,” dedi.

NASA’dan alınan doz tahminlerine göre, bu tarayıcılar o kadar küçük miktarda radyasyon yayar ki, bir yıl boyunca her gün uçsak bile, yiyeceklerden emdiğimiz iyonize radyasyonun sadece bir kısmını alırız.

NASA’ya göre yiyeceklerin çoğu, karbon-14 ve potasyum-40 radyoaktif moleküllerin küçük miktarlarını içerir. Aslında toprak, çimento kaldırımlar ve binalar, hatta soluduğumuz havanın tümü bile biraz radyoaktif.

Nelson, tüm bu radyasyona kıyasla, bir X-Ray tarayıcısının önemsiz miktarda radyasyon yaydığını söyledi. Bu, her gün başkalarıyla aynı miktarda arka plan ışınımı alan hamile kadınlar ve bebekler gibi radyasyona maruz kalmaya daha açık insanlar için bile geçerli.

“Bizi zehirleyen şey dozun miktarıdır” diye ekledi Nelson,

“Yüksek dozda alınan her şey zehirlidir. Sonuç olarak, yeterince düşük dozdaki her şey detoksik değildir.”

Bu durumda, havaalanı X ışınları kesinlikle spektrumun toksik olmayan tarafına düşer.

Kaynak:

Etiketler :