Tahliye olan Cumhuriyet yazarları, gazetenin bahçesinde okurlarıyla buluştu

Tahliye olan Cumhuriyet yazarları, gazetenin bahçesinde okurlarıyla buluştu
272 gün sonra tahliye olan 7 Cumhuriyet Gazetesi çalışanı, gazetenin bahçesinde okurlarıyla buluştu. 

‘Selam Tevid’de kumpas’ davasında yargılanan ve FETÖ üyeliği iddiası ile hakkında iki kez müebbet istenen Savcı Murat İnam’ın başlattığı davada tutuklanan ve 272 sonra tahliye olan 7 Cumhuriyet gazetesi çalışanı, gazetenin bahçesinde okurlarıyla buluştu.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Turgay Olcayto ile Genel Sekreteri Sibel Güneş de, tahliye olan gazetecileri ziyaret için gazete binasındaydı. CHP Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ve Barış Yarkadaş da, Cumhuriyet çalışanlarına destek için gazeteyi ziyarete geldiler.

ORHAN ERİNÇ: HUKUKUN NE OLDUĞUNU GÖSTERDİLER

Gazetenin imtiyaz sahibi Orhan Erinç, yaptığı konuşmada şunları ifade etti: “Umut etmiyoruz inanıyoruz. Cumhuriyet’in bir aile olduğunu bu nedenle de bir kez daha yaşadık. Türkiye’nin ve mesleğimizin en önemli sıkıntılarımızdan biri gazetecilik anlayışının her gün biraz daha yozlaşmış oluşu. Benim başladığım yıllardan 1970’li yıllara kadar üç kağıtçılık yapan gazetecilerle selam sabah kesilirdi. Bu anlayış daha katı uygulanırdı. Şimdi ise itibar görüyor. Bu da Türkiye’nin geldiği noktayı gösteriyor. Buradan teşekkür etmek durumunda olduğumuz kişiler var onların dışında meslek örgütleri ve partiler var. Bizimle dayanışma gösterdiler. Avukatlarımız var. Hukukun gereklerini yerine getirdiler. Hukukun ne olduğunu gösterdiler. Teşekkürlerimizi ödeme olanağımız fiilen yok ama manevi olarak ödemek durumundayız.”

MUSA KART: OYUN BOZULDU

Gazetenin çizeri Musa Kart, tutuklu olan 4 Cumhuriyet çalışanının terör örgütleriyle ilişkilendirilemeyeceğini vurgularken şunları söyledi:

“9 ay sonra karşısıza çıktım. Şaşkınlık içindeyim. Olağanüstü duygular yaşattınız. Bir aileye bir gazeteye sahip olmanın ne olduğunu bize yaşattınız. Yaşarken farketmiyoruz. Tüm imkansızlıklara rağmen en iyi gazete olduğunu gösterdiniz. Teşekkür ediyoruz sizlere. Zor koşullarda sergilediğiniz dayanışma için teşekkür ediyorum.

Gazetemize sahip çıkan okuyucularımıza teşekkür ediyorum. Yurt dışında da bu dayanışmayı sergilediler. Karikatür köşem boş kalmasın diye dayanışanlara teşekkür ederim. Bizi yalnız bırakmayan başta CHP’li vekillere teşekkür ediyorum. 9 ay önce içeri girdiğimizde bunun taşınamaz, sürdürülemez bir tablo olduğunu biliyorduk. Bir suçluluk duygusuyla değil güvenle duyuyorduk. Tavrımızın ne olduğunu biliyorduk.

Yalnız bırakılmadık. Muazzam bir dayanışma sergilendi. İlk günden itibaren tüm arkadaşlarımız Cumhuriyet’e yakışır biçimde birlikte oldular. Gazetemize her zaman tüm terör örgütlerine en başka FETÖ olmak üzere PKK’nin hedefi oldu. 13 yıl önce Fetullah Gülen’in askeri bota tırmanışını çizdim.

Sadece ve sadece gazetecilik yaptığı için tutuklu olanlar var. Kadri, Murat, Akın sevgili kardeşim Emre. Bu insanları terör örgütüyle irtibatlandıramazsınız. Oyun bozuldu.

9 ay bir mağduriyet yaşadık. Evet ailelerimizden uzak kaldık ama biz bu ülkeyi düşünmeye devam edeceğiz. Ziyadesiyle kasıldık, gerildik. Cumhuriyet gazetesi çalışanları olarak yazıp çizmeye devam edeceğiz.”

ÖNDER ÇELİK: SİMGE BİR DAVAYA DÖNÜŞTÜ

Önder Çelik, “Tutamaz tutamazlar derken nisan ayına geldik. iddianame geldi okuduk bir kenara bıraktık. Toplumun her kesiminden adaletsizliğe büyük tepki yağmaya başladı. Hiç tanımadığım insanlar dün gece özgürlüğe kavuştuğumuz için sevgilerini ilettiler. Cumhuriyet davası basın özgürlüğü adına simge bir davaya dönüştü.”

Gazetenin avukatlarından Mehmet Kemal Güngör ise “Konuşmama bir cezaevi anısıyla başlayacağım. Aslında nezaretten itibaren başlıyorum. Bizi tutamazlar dedik ama tuttular. İtiraz ettiler bizi tutamazlar dedik yine tutular. Artık inanç geldi ‘tutacaklar bizi’ diye nitekim 9 ay tuttular. Duvarda bir gedik açıldı. Onlar çıktığında hep beraber olacağız. Büyük bir haksızlığa uğradık. Bizim şahsımızda tüm muhalifleri susturmaya yönelikti bu ancak har gecenin bir sabahı var. Bunlar geçecek dayanışarak üstesinden geleceğiz” dedi.

Turhan Günay konuşmasında şunları dedi: Bu süreçte kadınların dayanışması çok önemliydi. Kızlarımıza eşlerimize çok ama çok teşekkür ediyorum.

HAKAN KARA: BEN EVRİME İNANIYORUM FETÖ İNANIYOR MU?

“Bu süreçte söylediğimiz tek şey var; gazetecilik suç değildir” diyen Hakan Kara “İnançlarım FETÖ’cü olamama engeldir. Hayat boyu kadın hareketini çok önemsedim. Feministler ne diyorsa çok haklıdır. ‘FETÖ feminist mi?’ diye sormam lazım.

Pensilvanya’ya gidenler gibi gitseydim, Venüs tablosu götürsem onlar bu tabloyu duvara asabilir miydi?

Fırsat buldukça tango yaparım, sorarım FETÖ tango yapar mı? Ben evrime inanırım, FETÖ inanıyor mu?

Pelsinvanya’ya gitsem, Fethullah Gülen ile algoritma kavramını tartışa bilir miyim? Cumhurbaşkanı, ‘bunlar aynı ekolden insanlar’ diye suçladı. O zaman ben de sorarım, AKP’nin oekolü ne? Bizim bu ekollerle, FETÖ’ye yakın olan ekollerle ilgimiz yok. Onlar kendilerine baksınlar.”

BÜLENT UTKU: KALBİMİZİN YARISI İÇERİDE

Bülent Utku “9 ay tutuklu kaldık ve tahliye olduk. Kalbimizin yarası içeride kaldı. Dört arkadaşımız da özgürlüklerine kavuşmalıdır. Bu özgürlük müdür tartışılır. Yarı açık cezaevi gibi” derken Güray Öz, “Gezi hareketiyle başlayan bir süreç vardı Türkiye’de katlanarak devam ediyordu. Sonraki adımı Cumhuriyet tutuklamaları oldu.”Cezaevinde yatarken okurları özledim. Sanırım onlar da beni özlemiştir” diye konuştu.

Etiketler :