"Galatasaray, Anadolu Takımlarına Puan Kaybedebilir"

"Galatasaray, Anadolu Takımlarına Puan Kaybedebilir"
Galatasaray, UEFA Şampiyonlar Ligi 2. eleme turu rövanş maçında Litvanya temsilcisi Zalgiris'i İstanbul'da 1-0 yendi. Gazeteci İlker Yıldız, Galatasaray tur biletini aldığı karşılaşmayı değerlendirdi.

Geçen hafta Litvanya deplasmanından 2-2'lik beraberlikle dönen son şampiyon Galatasaray, Rams Park olarak adı değişen stadında çıktığı ilk resmi maçta fark atabileceği bir maça çıktı. En azından taraftarın beklentisi bu yöndeydi.

Sonuç olarak bir tarafta Transfermarkt verilerine göre 225 milyon Euro değeri olan Galatasaray, diğer tarafta ise takım değeri 8 milyon Euro olan Zalgiris vardı. Zalgiris, Avrupa Basketbolu’nda önemli bir marka olsa da futbolda bu kadar iddialı olmadıklarını kabul etmek gerek.

Öncelikle şunu söylemem gerekiyor. Takımları değerlendirmek için henüz çok erken. Farkındayım… Henüz transferler tamamlanmadı ve takımlar tatilden yeni döndü sayılır. Galatasaray bu sebepten dolayı Zalgiris maçlarına sansasyonel transferlerinden yoksun çıkmak zorunda kaldı. UEFA kadro listelerine Zaha, Icardi, Kerem Demirbay gibi yıldızlar yazılamamıştı. Bundan dolayı da tam kadro bir Galatasaray'ın bu kadar zorlanacağını zaten düşünmüyorum.

Girizgah biraz uzun oldu ama okuyucunun affına sığınarak maçın analizine yavaş yavaş gelsem iyi olacak sanırım.

Galatasaray taraftarı yeni transferlerinden yoksun olduğu gibi maç öncesi sürpriz bir şekilde Zaniolo'nun da sakatlığı nedeniyle oynayamaması sorunuyla karşı karşıya kaldı. Kalede Muslera, sağ bekte Boey, sol bekte Angelino, tandemde Abdulkerim ve Nellson ile birlikte aslında geçen sezon şampiyon olan geri hattın dördü sahadaydı. Sol bekte izlediğimiz yeni transfer Angelino, benim Leipzig'teki ilk sezonundan itibaren beğenerek izlediğim bir oyuncudur, bunu da not olarak ekleyeyim.

Bu 4'lü bloğun önünde iki 6 numara gibi adlandırılabilecek Berkan ve Oliveira'yı gördük. Okan Hoca bu merkez ortasahanın ilerisine sol kanatta Kerem, sağ kanatta Barış Alper'i yerleştirmişti. İleri uçta Halil Dervişoğlu ve onun arkasında 10 numara ile sahte 9 karışımı bir rol üstlenen Martens, 11'i tamamlayan iki parça olmuştu.

Bu kadronun karşısında ise 80'lerin Doğu Avrupa taktiği olan klasik 4-4-2 oynayan bir Litvanya takımı vardı. Oyunun senaryosu belliydi. Saha ve oyuncu kalitesi avantajıyla Galatasaray saldıracak, Zalgiris kapanacaktı. Öyle de oldu. Ancak erkenden fark açılır diye düşünen bizleri yanıltan bir şekilde Galatasaray, Zalgiris'in kapalı savunmasını bir türlü açamadı. Oliveira'nın bir türlü bekleneni verememesi belki yanında partneri Torreira'nın olmamasına da bağlanabilir, ama bence Berkan dün gece görevi neyi gerektirdiyse onu takıma verdi.

Kapalı takımlara karşı oyunu açmak için gerçekten hareketli oynamanız ve boş alan yaratmak için topun yönünü sürekli değiştirmeniz gerekir. Bu aşamada Barış Alper, her ne kadar çok çalışkan ve güçlü bir oyuncu olsa da teknik kapasitesi yetersiz bir oyuncu. Zaha'nın varlığında Barış Alper'in forma bulması çok zor. Bugün sahada Zaha olsaydı birebirde adam eksilterek daha büyük tehlikeler yaratabilirdi. Halil Dervişoğlu'nun da etkisiz kalmasıyla birlikte hücumda Martens ve Kerem'in ayağına bakmaya başlayan takım, ilk yarıyı bu sorunlara rağmen yüzde 68 topla oynama, 4'ü isabetli 9 şut ile kapadı. Ama bu şutların gol beklentileri gerçekten düşüktü. Uzaktan gelişi güzel şutlar gördük bol bol. Nitekim yine gelişi güzel denebilecek bir şekilde muazzam bir vuruşla topu ağlara gönderen Martens, 31. dakikada şapkadan tavşan çıkarmış oldu. Rakip de kapanan bir oyun oynamasına rağmen 2'si isabetli 5 şut gönderdi Cimbom kalesine. Daha gollü geçen ilk maçta ilk yarı sonunda Galatasaray'ın 2'si isabetli 5 şutu vardı. Bu da buraya not olarak düşülsün.

Aslında 1-0 olduktan sonra fark daha da açılır diye umuyordum. Nitekim Zalgiris'in oyun planı alt üst olmuştu ama Galatasaraylı oyuncular son paslarda istenileni veremeyince hücumdaki aksaklık devam etti. Bakambu'nun girişiyle hücum hattı daha da hareketlense de farkı açacak gol gelmedi ve maç 1-0 sona erdi. Bu da bize yetti ve Galatasaray Avrupa'da tur atlayan ikinci Türk takımı oldu.

Maçla ilgili ise maç sonu not kağıdıma baktığımda şunları gördüm:

  1. Hücum hattı Icardi, Zaha ve Zaniolo'nun katılımıyla gerçekten Türkiye liginin üstünde bir seviyeye ulaşacak. Kerem Demirbay da çok özel bir oyuncu. Hücuma müthiş bir zenginlik katacak.

  2. Boey bu ligin üzerinde bir sağ bek. Yunus oyuna girdikten sonra sağ kanatta müthiş bir uyum yakaladılar.

  3. Yunus Akgün bugünkü performansıyla Barış Alper'den çok daha verimli olacağının işaretini verdi diye düşünüyorum.

  4. Angelino takıma alıştığında asist yapan bir sol bek olarak adından söz ettirecek.

  5. Torreira'nın dönüşüyle merkez orta saha Torreira – Kerem Demirbay ikilisine dönebilir.

  6. Takım savunma geri dönüşlerinde problem yaşıyor ama bu zamanla düzelecektir.

  7. Galatasaray'ın kapalı takımlara karşı bu kadar statik bir oyun yapısı ile oynarsa Anadolu takımlarına puan kaybedebilir, ama elbette usta ayaklar sahadayken böyle olur mu göreceğiz.