Renkleri doğuştan mı biliyoruz yoksa onları sonradan mı öğrendik?

Renkleri doğuştan mı biliyoruz yoksa onları sonradan mı öğrendik?
Bebeklerin renklere verdikleri tepkiler, renkleri sınıflandırmanın kültürel kökenleri kadar evrensel biyolojik kökenleri de olabileceğine işaret ediyor.

Renk terimlerinin ve kategorilerinin kaynağı ne? Türkçe'de gökyüzü mavi, çim yeşildir. Ancak Vietnamcada hem gökyüzü hem de çim için sadece bir renk kategorisi var: xanh.

Renk spektrumu kesintisiz olmasına karşın, insanlar renkleri ayrı terimlerle (ör. kırmızı, mavi vd.) adlandırır. Dil bilimcilerden, sinir bilimcilere, antropologlardan görme bilimiyle ilgilenenlere kadar çeşitli disiplinden çok sayıda bilim insanı renk terimlerinin ve kategorilerinin nasıl şekillendiği sorusuna yanıt bulmaya çalışıyor.

Geçtiğimiz aylarda Proceedings of the National Academy of Sciences USA dergisinde yayınlanan bir araştırma, dili öğrenmeden çok önce, beş ana kategorideki renk tonunu görebildiğimize dikkat çekiyor. Bu bulgu, biyolojik bileşenlerin “renk algılama”daki olası rolüne katkı sunuyor.

NASIL GÖRÜYORUZ?

Görsel kaynağı: 

1- Işık gözün lens kısmından, gözün arka kısmındaki retina bölgesine gelir. Burada milyonlarca koni ve çubuk hücreleri vardır.

2- Işık koni ve çubuk hücrelerinin dış yüzeyindeki disklere çarptığında hücreleri etkin hale getirir. Bu hücrelerin arkadaşındaki epitel hücreleri de ışığın soğurulmasına aracılık eder. Koni ve çubuk hücrelerindeki fotoreseptör (almaç) proteinler görme sinyalinin oluşmasını sağlarlar.

3- Sinyal, koni ve çubuk hücrelerinin iç yüzeyine ulaşır ve buradan sinir hücrelerine iletilir.

4- Sinyal, optik sinirdeki sinir hücreleri boyunca iletilir.

5- Optik sinir bu bilgiyi beyne iletir, beyinde yorumlanır ve bütün bir görüntü ortaya çıkar.

Ancak biyolojinin karşılaştığımız cisimlerin renklerini tanımlama biçimimize temel oluşturup oluşturmadığı konusu tartışmalıdır. Vietnamca örneğinde olduğu gibi farklı dillerde farklı sınıflandırmalar olduğu için, kimi çevreler, renk sınıflandırmasının kültür tarafından belirlenebiliyor olabileceğini ileri sürmüştür.

BEBEKLERİN ALGISI NASIL ÖLÇÜLÜR? BAKIŞLARINDAN

Sussexx ve California Üniversitelerinden araştırmacılar, yaşları dört ila altı ay arasında değişen 179 bebekle gerçekleştirdikleri çalışmada, renkleri tanımlamamızda biyolojik bir temelin olup olmadığını araştırdılar. Araştırmada, her bir bebek, yan yana iki pencere bulunan ahşap bir kabinin önüne oturtuldu ve bir web kamerası kullanılarak kaydedildi. Her iki pencerede tekrarlayan şekilde aynı renkler gösterildi, sonrasında pencerelerden birinde rastgele farklı bir renk yer aldı. Ardından yeni eşleştirme birden fazla gösterildi. Her bir bebeğe sadece bir çift farklı renk gösterildi ve en az 10 bebek her çift için test edildi.

Araştırmacılar web kamerası kayıtlarını kullanarak, daha önceden görülenlere kıyasla, yeni görülen nesnelere daha çok ilgi gösterilmesi olarak bilinen “yenilik tercihi fenomeni”ni incelediler: Renk değiştiğinde, bebekler “yeni” rengi pencerede daha önce gösterilmiş (aşina oldukları) renkten farklı olarak algıladıklarında, ona daha uzun süre bakar. Eğer bir bebek yeni renge ısrarla daha uzun süre bakıyorsa - “yeni” renk spektrumda “eski” rengin yanında olsa bile, bunun bir açıklaması bebeğin iki rengi farklı kategorilere ait olarak algılıyor olmasıdır.

Araştırmada, toplamda 14 farklı renk kullanıldı. Bazı bebeklere birbirlerine çok yakın renk çiftleri, bazılarına ise bebeklerin sınırlarını araştırmak için birbirinden biraz daha ayrı renk çiftleri gösterildi. Sonuçlar, bebeklerin, kırmızı, yeşil, mavi, mor ve sarı olmak üzere beş renk kategorisine sahip olduğuna işaret etti. Ekip daha sonra bu renk kategorilerini, İngilizcede bulunan renk kategorileri ve sanayileşmemiş ülkelerden 110 dildeki renk kategorileriyle karşılaştırdı.

Elde edilen bulgular doğrultusunda, renk kategorilerinin biyolojik bir kökeni olduğu, ancak bu biyolojik kökenin sonrasında kültür ve çevreden etkilendiğine dikkat çekiliyor.

“HEPİMİZ DÜNYAYA RENK AYRIMI YAPABİLECEK ŞEKİLDE ÖNCEDEN HAZIRLANMIŞ OLARAK GELİYORUZ”

Araştırma ekibinden, Sussexx Üniversitesi’nde doktora öğrencisi Alice Skelton, elde ettikleri bulgular doğrultusunda: “Hepimiz dünyaya renk ayrımı yapabilecek şekilde önceden hazırlanmış olarak geliyoruz, ancak kültürümüz ve dilimiz göz önüne alındığında bazı ayrımlar kullanılıyor ya da kullanılmıyor. Örneğin Vietnamca öğrenen bebekler, anadillerinde yeşil ve mavi renkleri için iki ayrı kelime kullanılmasa da, muhtemelen onları yeşil ve mavi olarak görüyor,” şeklinde açıklamada bulundu.

Ohio State Üniversitesi’nden psikolog Angela M. Brown da elde edilen sonuçların, dünyayı görme şeklimizin dille şekillendiği fikri olan Sapir-Worf hipotezi için yeni bir karşıtlık sunduğunu dile getiriyor.

Hollanda’daki Radboud Üniversitesi’nden Asifa Majidof ise çalışmanın ilgi çekici olduğunu ancak bebeklerin doğumdan itibaren renklerle çevrili olmaları –örneğin oyuncaklar- nedeniyle bu durumun renkleri belirli bir şekilde kategorize etmelerine ön koşul yaratabileceğini dile getiriyor. Ayrıca, araştırmada tespit edilen beş renk kategorisinin her yerde benzer şekilde bulunup bulunmadığını anlamak için farklı kültürlerden bebeklerle tekrarlanması gerektiğine dikkat çekiyor.

Skelton ve arkadaşları ise gelecekteki çalışmalarında, dil ile kültür arasındaki etkileşimi araştırmak üzere farklı kültürden bebekleri incelemeyi düşünüyor.

Haber kaynakları:

İlgili araştırma: Skelton AE, Catchpole G, Abbott JT, Bosten JM, Franklin A. Biological origins of color categorization. Proc Natl Acad Sci U S A. 2017;114(21):5545-5550.

Etiketler :