Kılıçdaroğlu: Eğitim sistemi 18 yılın sonunda nasıl bu hale geldi?

Kılıçdaroğlu: Eğitim sistemi 18 yılın sonunda nasıl bu hale geldi?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu grup toplantısında açıklamalarda bulunuyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:

Zor günlerden geçiyoruz. Hep birlikte bu zorluğu aşacağımıza inanıyorum.

Ankara'nın başkent oluşunun 97'inci yılındayız. Küçük bir Anadolu kasabası bugün Türkiye'nin en büyük ikinci şehri. Ankara'yı Ankara yapan bizim büyüklerimiz, dedelerimiz. Onlar etnik köken, inanç ayrımı yapmadılar.

Türkiye neden masada yok?

Azerbaycan'dan hoş haberler gelmiyor. Sayın Aliyev "Ben savaşacağım." demiyor. "İşgal altındaki topraklarımızdan ayrılırlarsa bizim Ermenilerle bir sorunumuz yok." diyor. Haklı mı, haklı. Ermenistan'ın işgal ettiği topraklardan çekilmesi gerekiyor. Ama başka bir şey yapıyorlar, sivilleri öldürüyorlar. Ermenistan'ı bundan vazgeçmeye çağırıyoruz. 

Bu sırada Rusya'da masa kuruldu, Türkiye masada yoktu. Bunu da tüm vatandaşlarımın hafızalarının bir kenarında tutmalarını isterim. O masada niye Türkiye yok?

10 Ekim katliamı

10 Ekim'de bir grup arkadaşımızla Ankara Garı'na gittik, bombanın patladığı yere karanfillerimizi koyduk. En büyük terör olaylarından biriydi. Hala olay tüm boyutlarıyla aydınlanmış değil. Biz nereden gelirse gelsin, terörü insanlık suçu olarak görüyoruz. Bizimle diğerleri arasında terör tanımı arasında bir fark var, terörist eline silah alıp masum insanları öldürüyorsa teröristtir. Terörle mücadeleyi milli mücadele haline getirdiğimiz takdirde Türkiye terörden arınır. Teröre karşıysanız bu saldırıyı tüm ayrıntılarıyla ortaya çıkarın.

Hatay'da orman yangını

Bir ormanı, orada yaşayan canlıları yakmayı hangi vicdan kabul eder. "Efendim, teröristler yaktı.", ormanı yakan zaten teröristtir. Doğayı ve insanlığı korumak için mücadelemizi sürdüreceğiz. Her mücadelenin haklı yönleri vardır. Haklılığınızı kanıtlamak ve vatandaşa hizmet etmek için devleti adaletle yönetmeniz gerekir. 

Ekonomik sorunlar

Bir ekonomik buhran yaşıyoruz. Esnaf siftah yapamıyor, emekli geçinemiyor, siz çıkıp "Yoksullukta sabredin." diyorsunuz. Siz niye sabretmiyorsunuz? Hak talebinde bulunmanı istemiyor. "Ben asarım, keserim. Sen sabredeceksin." diyor. Sen niye sabretmiyorsun? Senin yazlık, kışlık sarayların var. Vatandaşın boğazındaki lokmayı bile vergi diye alıyorsunuz. Aldığın vergiyi de yandaşın için harcıyorsun. Allah kimseyi kibirli yapmasın.

Çalışma Bakanı, "Son iki yılda emeklilerimize toplam 674 milyar dolarlık aylık ödemesi gerçekleştirdik." Emekliye aylık vermişler, bunu bir övünç meselesi olarak gösteriyorlar. Sen emeklinin ne kadar prim ödediğini biliyor musun? Sen emeklinin ne kadar vergi ödediğini biliyor musun? Sen emekli ne halde biliyor musun? Benim kumbaramdaki parayı bana veriyor, lütuf olarak görüyorlar. "Bakın beni kızdırırsanız, emekli aylığını ödemem" mesajı çıkıyor burada.

Bunu yaparken 5'li çeteye dolar bazında verdikleri ihaleyi tıkır tıkır ödüyorlar. Bir gün bile geciktirmiyorlar. Onlar dua ediyor, dolar biraz daha yükselsin diye. Ne kadar yükselirse emekli o kadar ezilecek, esnaf ezilecek; onların da keseleri dolacak. 

Hiç kimse kendisini sahipsiz sanmasın. İster esnaf, ister işsiz, ister sanayici, kimse kendini sahipsiz görmesin. Bu vatanın, bu bayrağın sahibi var; adı da Cumhuriyet Halk Partisi'dir.

Esnaf Bakanlığı kurulmalı. Sicil affı çıkarılmalı. Kredi verdiniz, faizsiz erteleyin. Kiralarda stopajı kaldırın. AVM'ler ve zincir mağazaları haftanın bir günü kapatın. Sosyal Güvenlik Primlerini, esnafın dükkanı kapalıysa devlet ödesin. Devletin esnafa borcu var, ödemiyor. Devlet alışveriş yapmış, milyonlarca para, parasını ödemiyor. Tüm bunların hiçbiri hayata geçirilmedi. Esnaf zaten bitti. Kendi yandaşlarına desteğe ise sonuna kadar devam.

Bir ihale yapıyorlar, çok büyük bir ihale. İhale miktarı 9 milyar 800 milyon lira. İhaleyi beşli çeteden birine veriyorlar. Kim bu adam? Havuz medyasının amiral gemilerinin sahibi. Gazeteleri satmıyor, televizyonları izlenmiyor. "Hiç önemli değil, zararını ben ödeyeceğim." diyor.  9 Ekim 2020 tarihli Resmi Gazete'de bir tablo yayınlandı. Bu tabloda, ihale verdikleri şirkete 9 milyar 949 milyon 995 bin liralık vergi harç muafiyeti getiriyorlar. 9 milyarlık ihale veriyorsun, 9 milyarlık vergi muafiyeti getiriyorsun. Esnaf kardeşime söylüyorum: Senin kiranı ödemiyor, ona 9 milyar liralık ihale veriyor; karşılığında da 9 milyarlık vergi muafiyeti getiriyor. İşi yapıyor, ayrıca devletten de para alacak. Bu düzen harami düzenidir. AK Parti'ye oy veren kardeşlerime sesleniyorum: Sen "Bunu savunuyorum," diyor musun? Sen Saray'da otururken benim çocuğum yatağa aç giriyorsa, düş yakamdan diyeceksin.

"Saray hükümeti, tefecilere hizmet eden bir hükümettir"

Tefecilere çalışıyorlar. Saray hükümeti, tefecilere hizmet eden bir hükümettir. Keşke bunu dediğim için mahkemeye verseler. Mahkemeye rakamları götürüp "Bundan iyi tefecilere hizmet eden iktidar var mı?" derim. Almanya, on yıl vadeli borçlanma karşılığında sıfır faiz ödüyor. ABD, on yıl vadeli borçlanma karşılığında binde yedi faiz ödüyor. Yunanistan, on yıllığına borçlandığında binde dokuz faiz ödüyor. Peki Türkiye iki buçuk yıl için borçlandı, yüzde 6.4 faiz ödeyecek. Hani Almanya bizi kıskanıyordu? Hani Türkiye güçlü bir ülkeydi? Hani dünya lideriydik? Doğru, faiz ödemede dünya lideriyiz. 83 milyon kişiyi tefecilere teslim ettiniz. Bu borcu kim ödeyecek, Kalyon inşaat mı ödeyecek? Son 8 ayda bu memleketin Londra'daki bir avuç tefeciye ödediği borç 728 milyar dolar. Bu millet nasıl, nereye kadar sabredecek? 

Herkesin can ve mal güvenliğini koruyan sistemin adına hukukun üstünlüğü diyoruz. Öyle bir yere geldik ki, genelgeyle kanun değiştiriyorlar. Kanuna göre baro seçiminin Ekim ayında yapılması gerekiyor. Genelge çıkardılar yaptırmamak için. Siyasi partilerin kongreleri serbest, barolara yasak. Bir kişiyi, Saray'a kölelik yapan bir kişiyi yerinde tutabilmek için yaptılar. Uğraştılar, baskı yaptılar nihayet İstanbul'da bir baro kurabildiler. Ankara'da kurabilmek için kamu avukatlarına baskı yapıyorlar. 

30 milyon velimiz var. 30 milyon anne baba, çocuğunun eğitiminden ve sağlığından kuşku duyuyor. Devleti yönetenler liyakate özen göstermeli. Eğitimi en iyi öğretmenler, uzmanlar bilir. Eğitimle ilgili bir sorunu çözecekseniz bunu uzmanlarla birlikte yapacaksınız.

4+4+4 sistemi

Bunlar 4+4+4 diye bir sistem getirdiler. Bu sistem kalkınma planlarında yoktu, Bakanlar Kurulu'nda görüşülmedi, eğitim şuralarında görüşülmedi, kanun teklifini verenler eğitimci değildi. Biz zamanında gördük ve uyardık. Şimdi bu acı tablodan ders çıkarmak zorundayız. Çocuklarımızı neden kobay olarak kullandılar? Çocuğun iyi yetişmesi için değil. Çocuğu yetiştirelim, büyüdüğünde bize oy versin, diye düşündüler. Eğitimi aynı zamanda rant alanı olarak kullandılar. Büyük ihaleleri yandaşlara verdiler. 18 yıldır kesintisiz yönetiyorsanız, eğitim sistemi 18 yılın sonunda nasıl bu hale geldi?

Uzaktan eğitimde yaşanan sorunlar

15 milyon öğrencimiz devlet okullarında 574 bin derslikte eğitim görüyor. 19 Mart'ta Milli Eğitim Bakanı uzaktan eğitimin 23 Mart'ta başlayacağını söyledi. Bu konuda dünyada Çin'den sonra en iyisi olduğumuzu söyledi. Güney Kore, Norveç hepsi hikaye. Dünyadan ne kadar habersizler, bir bakın. Kaç evde televizyon yok, internet yok ondan bile habersizler. Sonuç, 7 milyon 695 bin öğrenci EBA'ya ulaşamadı. Mizah konusu yapsanız abartı bulunur. EBA'nın canlı kapasitesi 1 milyon, siz 15 milyonu eğitmeye çalışıyorsunuz. İnternet çeksin diye tepeye çıkan öğrencileri görüyorsunuz. 3 milyon 37 bin hanede öğrencilerin interneti yok. Madem Çin'den sonra en iyi biziz, neden yok? 759 bin öğrencinin evinde televizyon yok. 21. yüzyıldan bahsediyoruz. Acaba Saray'dakilerin aklına televizyonu olmayan ev var mı, geldi mi? İstanbul Esenyurt'ta Çınar Mert, komşularından internet almak istersek dördüncü kattan düşerek öldü. O çocuk okumak istiyor ama çatıdan düşüp ölüyor. Saray bunları düşünüyor mu acaba? 

57 bin dersliğe ihtiyaç vardı, 16 Mart'tan bu yana bir tek derslik bile yapmadılar. 138 bin öğretmene ihtiyaç vardı ama almadılar. Onlar için çocuklarımız değersiz. Onlar için önemli olan tek şey Londra'daki tefeciye parayı nasıl denkleştirecekleri. 14 madde halinde Milli Eğitim'de yapılması gerekenleri saydım. Her türlü desteği vereceğimizi söyledim. Şimdi soruyorum, neden yeterli internet altyapımız yok? Rahmetli Özal Türk Telekom'u kurdu. Cumhuriyetin önemli yatırımlarındandı. Bunu aldılar Hariri ailesine sattılar. Hariri ailesi bunu Türk bankalarından krediyi çekerek aldı. Sonra Hariri ailesi bankalara krediyi ödemedi. Dünyanın en büyük kazığını yedik. Altyapıyı yapması gereken Türk Telekom, altyapıyı yapmadı üstüne parayı yedi. 

2004 yılında Türksat'ı kurdular. Başına eski bakan, milletvekili çocuklarını getirip orayı arpalığa çevirdiler. Yine ortada altyapı yok. İnternet altyapısı bu kadar yetersizken, sen nasıl dünyada ikinciyiz dersin? O görevi bırakacaksın. Türksat 15 yıldır hizmet veriyor, 25 ile bile altyapı sağlayamamış. 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) bir anket yapıyor. Evde bilgisayar kullanımının en düşük olduğu ilçeler, AK Parti'nin en yüksek oy aldığı ilçeler. Kendi seçmenine ihanet eden bir iktidar. Ben Saray'a soruyorum o çocuklara neden internet vermiyorsun? Sen de sor kardeşim.

Fatih projesine göre 2010'da bütün öğretmenlere bilgisayar verilecekti. Yıl 2020 bir öğretmene bile bedava bilgisayar vermediler. Şimdi bütün öğretmenlere soruyorum: Hala bu Saray rejimine oy verecek misiniz? 

 

 

 

Etiketler :