Ferdi Tayfur hayatını anlattı: Sabancı'nın yanında ırgattım

Ferdi Tayfur hayatını anlattı: Sabancı'nın yanında ırgattım
1970'lerden başlayarak Arabeskin kralı olarak gönüllere taht kuran Ferdi Tayfur 7 yıl önce müziğe veda etti. 2011'de yüz felçi geçiren ve şarkı söyleme isteği kaçtığını belirten Ferdi Tayfur Posta Gazetesi'nden Alev Gürsoy Cimin'e hayatını anlattı.

İçine kapanık biri misiniz?

Sanatını icra ettikten sonra evine giden, sade yaşayan bir adam oldum hep. Gece kulüplerine gitmem, çapkınlığım da yoktur. Şimdiki sanatçı kuşağı ortalarda cirit atıyor. Onların “Magazine haber olayım” diye gittiği yerlerin önünden geçmedim. Reklama da ihtiyacım olmadı.

Ferdi Tayfur’un hikayesi nedir?

Dramı sevmem ama dramatik bir hayatım oldu. 15 Kasım 1945’te Adana’da doğdum. Fakir ama şerefli bir ailenin evladı olarak... Tıpkı filmlerdeki gibi... Babam ben küçükken öldürüldü. Bunun hüznü ve ezikliği oldu hep içimde. Babam askerden geldiği gecenin ertesi günü gitti, bir daha gelmedi.

Yetim kaldığınızda kaç yaşındaydınız?

5,5 yaşındaydım. Her şey film şeridi gibi gözümün önünden geçiyor. Babamın sabah evden gidişini hatırlıyorum. Bir gece önce kucağındaki halimi... Allah rahmet eylesin. Babam Adana’nın güzel delikanlılarındandı. Derler ya, adam gibi adamdı.

BABAMI BİR AĞANIN ADAMLARI ÖLDÜRDÜ...

Neden öldürüldü?

Bir ağanın adamları öldürdü. Bu nedenle ağalık sistemine karşıyım. Ben başkaları gibi tepeden inmedim. Arkamda acılar, yaşanmışlıklar var. Irgatlık da yaptım, hizmetçilik de... Gerekirse yine yaparım. Geldiğin yeri hiç unutmayacaksın kızım.

Sakıp Sabancı’nın yanında ırgatlık yapmışsınız...

Sakıp Bey’in Adana Ceyhan’daki Mısırlı Çiftliği’nde ırgatlık yaptım. Yıllar sonra Sakıp Bey ile konuştuk. Dedim ki, “Abi, ben sizin ekmeğinizi çok yedim. Eniştem sizin orada çiftçi başıydı. Ben de onun yanında çalıştım.” O da, “Mücadeleciymişsin” dedi. Neysem oyum. Sahnede nasılsam, kuliste de, evde de aynıydım. Bende şımarıklık yoktur. Bu arada ‘Arabesk müzik’ diyorlar. Türkiye’de herkes arabesk. Hayatlar arabesk. Üç beş aile sosyete. Onların da köküne bak, nereden gelmişler ki? Devlet onların babalarına inanmış atölye, fabrika kurdurmuş. İşin özeti: Arabesklik kanımızda var.

Neden artık müzik yapmıyorsunuz?

2010’da vücudum beynime pıhtı attı, emboli diyorlar ya ondan. Yüz felci de geçirince şarkı söyleme isteğim kaçtı. Felç nedeniyle ses yapımda değişiklikler oldu. Eski neşem kalmadı. Şarkı söylemek için kendini iyi hissetmen gerekir. Bunlar kalmayınca söz de müzik de bitiyor.

Sizin kaderinizi İbrahim Tatlıses’e benzetiyorum. O kurşunla, siz de felç yüzünden tahttan düştünüz...

Ben böyle bir benzerlik görmüyorum. O kabadayıların arasına girdi, ben girmedim. Onun kavgacı arkadaşları vardı, benim yoktu. Dündar Kılıç benim arkadaşım, abimdi. Kürt İdris de abimdi. Ama her zaman o dünyayla mesafeli oldum. Benim başıma gelen ciddi bir hastalık. İbrahim’inki tamamen farklı...

Aradan otuz yıl geçti ama şarkılarınız hâlâ ezbere biliniyor...

Çünkü hep bugünü anlatmışım. “Hadi Gel Köyümüze Geri Dönelim” dedim. Şimdi millet İstanbul’u terk ediyor... Zamanında söylemişim işte...

Şimdiki şarkılar neden sizinkiler gibi güçlü duygular taşımıyor?

Artık bilgisayarda kayıt yapılıyor. Bin tane filtre, numara... Ne duygusu? Televizyonun zorlamaları, ne verirlerse onu alıyor millet.

Bugünkü oyunculardan kimi beğeniyorsunuz? Kenan İmirzalıoğlu mu, Kıvanç Tatlıtuğ mu?

Kenan İmirzalıoğlu da, Kıvanç Tatlıtuğ da benim anlayışıma göre star değil. Star senaryo seçer. Kendine uymayan senaryoda para için oynamaz. Mesela ‘Karadayı’ dizisi. Ne olduğu belirsiz bir hikayeydi. Ama ikisi de yakışıklı çocuklar, iyi oyuncular. Fakat starlık başka bir iş.

‘Yıldızlar da Kayar Durmaz Yerinde’yi 1983’te yapmıştınız. Bugün bakınca bu şarkıda kendinizi görebiliyor musunuz?

Görmem mi? Ama bazı yıldızlar kaymaz. Çoban Yıldızı, Kutup Yıldızı gibi... Tek şarkıyla şöhret olmadım ki... Dediğiniz gibi, şarkılarım bugün de dillerde...

Sizce sanatçıların siyasi duruşu olmalı mı?

Sanatçının yakasında parti rozeti olmaz. Zaten şu süreçte bazıları ya korkuyor ya da yalakalık yapıyor. Çıkıp konuşsam konuşurum. Beni vursalar da fark etmez ama bir sülalem var. Kötülüğüm onlara olur. O bakımdan siyasete karışmamak lazım.

Gezi olayları sırasında oralara gittiniz mi hiç?

Gitmedim. Orada görünmek içimden gelmedi. Gaye neydi, onu da bilmiyorum. Anlayamadım açıkçası.

Cumhurbaşkanlığı resepsiyonlarına gidiyor musunuz?

Çağırdılar da gitmedim. Çünkü kalabalığı artık kaldıramıyorum. Gidenlere de saygım var, gitmeyenlere de...

Orhan Gencebay bir dönem ‘akil adam’ olmuştu. Teklif gelse siz de olur muydunuz?

Tabii ki olmazdım. Ben ‘akil adam’ değilim ki, ‘cahil adam’ım. O kadar okumuş insan var, o kadar kaleminden kan damlayan adamlar var. Ben neyim ki onların yanında? Gariban bir şarkıcıyım.

Siyasete girmeniz için hiç teklif gelmedi mi?

Çok geldi. Ama bana göre değil. Bir belediye başkanıyla yan yana geldiğimde, adam yanından gideyim diye bekliyor. Çünkü ben oradayken başkana kimse bakmıyor. Olay budur.

AK Parti’yi beğeniyor musunuz?

İlk geldikleri dönemde belediyelerde çok iyiydiler. Sonra akrabalar, kayırmalar başladı. Bir de görevden almalar var. Kadir Topbaş, Melih Gökçek alınacak adam mıydı? Ne diyeyim ki...

Siyasi duruşunuz nedir?

Ben sadece Atatürkçüyüm. Atatürk’ü severim. Dedi ya; “Efendiler, bakan olabilirsiniz, milletvekili olabilirsiniz, hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz ama sanatçı olamazsınız.” Ben gider gelir o tabelanın önünde dururdum. “Tamam” derdim, “Sanatçılık ayrıcalık isteyen bir iş. Benim de ayrıcalıklı olmam lazım...”

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin size büyük hayranlığı var...

Bir devlet adamının arabesk, fantezi müzik dinlemesi ve bunu açıkça söylemesi çok hoş.

Tanışır mısınız kendisiyle?

Tanışmaz olur muyum? Üç kez bir araya geldik, sohbet ettik. Çok kibar. Gelen kim olursa olsun ofisinin kapısından dışarı çıkmazmış. Ama beni asansör kapısına kadar uğurladı hep. Güzel bir adam.

Etiketler :