Cumhuriyet davasının üçüncü günü görüldü

Cumhuriyet davasının üçüncü günü görüldü
"Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" iddiasıyla tutuklanan Cumhuriyet gazetesi yönetici, yazar, muhabir ve avukatları hakkındaki dava, gözaltılardan 9 ay, iddianamenin hazırlanmasından 3 ay sonra 24 Temmuz...

"Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" iddiasıyla tutuklanan Cumhuriyet gazetesi yönetici, yazar, muhabir ve avukatları hakkındaki dava, gözaltılardan 9 ay, iddianamenin hazırlanmasından 3 ay sonra 24 Temmuz Pazartesi günü başladı. Davanın 3'üncü duruşması ise bugün görülmeye başladı.

"Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" iddiasıyla tutuklanan gazeteci, yönetici, yazar, muhabir ve avukatları hakkındaki dava, gözaltılardan 9 ay, iddianamenin hazırlanmasından 3 ay sonra 24 Temmuz pazartesi günü başladı.

Cumhuriyetçilerin yargılandığı davanın ilk duruşmasına Akın Atalay ve Kadri Gürsel’in çarpıcı savunmaları damga vurdu.

Davanın ikinci gününde Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu savunmasını yaptı. Davanın gazetecilere gözdağı vermek için açıldığını söyleyen Sabuncu, “Hangi bedel ödetilmeye çalışılırsa çalışılsın, Mumcu, Selçuk, Dink, Anter ve Göktepe’nin yolundan dönmedik, dönmeyeceğiz” dedi.

Cumhuriyet Gazetesinin avukatlarından Bülent Utku savunmasında, “Cumhuriyet’ten örgüt çıkaramazsınız” ifadelerini kullanırken, Cumhuriyet Gazetesi Ombudsmanı Güray Öz, FETÖ şüphelisi bir kişiyle iletişim kurduğu suçlamasına çarpıcı bir yanıt verdi. Güray Öz, “İletişim kurduğum iddia edilen kişi Çankaya’da bir pidecidir. Ben arada bir pide ısmarladığım pidecinin, hakkında soruşturma yürütülen bir kişi olduğunu bilme şansına nasıl sahip olayım ki” diye sordu.

Dünkü duruşmada Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Önder Çelik ve gazetenin avukatlarından Mustafa Kemal Güngör de savunma yaptı.

İşte dakika dakika ayrıntılar... 

21.02 Günseli Özatalay'ın savunmasını tamamlamasının ardından bugünkü duruşma sona erdi. Duruşma yarın (27.07.2017) 12.00'da Aydın Engin, Hikmet Çetinkaya'nın savunmaları ile devam edecek.

20.49  Günseli Özatalay, "İddianameed ByLock kullanımı ile ilgili bazı iddialar ileri sürülmüştür ByLock kullanımını ne olduğunu bilmediğim gibi beni arayanların telefonlarında bulunup bulunmadığını da bilme olanağım yoktur. Ancak iddianamede Y.E.İ olarak kodlanmış olan Yusuf Emre İper Cumhuriyet gazetesi çalışanıdır ve tutukludur. Kendisinin telefonunda ByLock bulunmadığına dair rapor alındığını gazetemiz avukatlarının verdiği bilgiye dayanarak biliyorum. Diğer kişileri ve telefon edenleri ise tanımam, tanım da mümkün değildir." dedi. 

20.39 - Bülent Yener 'in ifadesi sona erdi.

20.37 - Bülent Yener: Dizüstü bilgisayarım, simkartlarım, telefonlarım, müzik kayıtlarımın iadesini istiyorum. Beraat kararı verilmesini de talep ediyorum.

20.34 -  Bülent Yener: Hakkımda yurt dışına çıkış yasağı yokken pasaportum havaalanında elimden alındı.Geri istiyorum. Durusmadan vareste tutulmak istiyorum.

20.32 - Bülent Yener: ByLock kullanımının ne olduğunu yayınlanan haberlerden biliyorum. Ne kullandım ve ne de beni arayanların telefonlarında bulunup bulunmadığını bilebilirim.

Ancak iddianamede Y.E.İ olarak kodlanmış olan Yusuf Emre İper Cumhuriyet gazetesi çalışanıdır ve tutukludur. Kendisinin telefonunda ByLock bulunmadığına dair rapor alındığını gazetemiz avukatlarının verdiği bilgiye dayanarak biliyorum.

20.30 - Bülent Yener: Emekli olduğumdan reklam bedelleri ve diğer para akışları için bilgi ve belgelere ulaşamadım ama Akın Atalay'ın beyanları doğrudur.

20.28 - Bülent Yener: İddianamede sanık olarak gösteriliyorum, suçum terör örgütü üyesi olmamakla beraber yardım etmek.

20.25 - Bülent Yener savunma yapmaya başladı.

Tutuklu gazetecilerin ifadeleri sona erdi.

20.22 -  Ahmet Kemal Aydoğdu'nun savunması sona erdi.

20.20 - Aydoğdu: Gazetecilerin içinde bir öğretmen olarak onur duyuyorum.

20.05 - Aydoğdu: Tanık 'Aralık ayında çay bahçesinde buluştuk' diyor. Elazığ'da aralıkta hava -20 derecedir. Kışın orada çay bahçesi açık olmaz.

20.02 - Aydoğdu: Twitter'daki "jeansbiri" hesabı bana ait değil.

19.59 Aydoğdu:  İstanbul'a hayatımda ilk kez geldim. O da Gaziantep Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin Istanbul TEM polislerine teslim etmesi ile.

18.50 - Aydoğdu: HGS kayıtlarındaki ByLock kullanıcılarının tamamı okulumdaki öğretmenler ve öğrencilerimin velileri.Konuşmalarım eğitimle ilgilidir.

18.45 Ara sona erdi. Duruşma yeniden başladı. Jeansbiri twitter hesabını kullanan Ahmet Kemal Aydoğdu savunmasını yapıyor.

18.35 Duruşmaya 15 dakika ara verildi.

17.52 - Ahmet Şık'ın sorgusuna geçildi. Şık'ın sorgusunda şu diyaloglar yaşandı...

Savcı Bölükbaşı: Esasa dayanmayan, sanki bir seminerde ders veriyor gibi söyledikleriniz...

Ahmet Şık: Dediklerimin hepsi esasa ilişkin.

Savcı Bölükbaşı: Ders vermek haddiniz değil. Biz de eğitim aldık, mesleğimizi sorgulama hakkınız yok...

Savcı Bölükbaşı: Hep FETÖ'den bahsettiniz PKK ve DHKP-C iddialarına ne diyeceksiniz?

Ahmet Şık: İddia nedir?

Savcı Bölükbaşı: İddianameyi okumadınız mı?

Ahmet Şık: Çok dikkate almadım

Savcı Bölükbaşı: Siz burada cevap verir ya da vermezsiniz.

Ahmet Şık: Faşizmde niyet okumak diye bir şey vardır...Niyet okuyarak sormayın o zaman.

Savcı: O zaman soruyu anlamadım deyin. Bu örgütlerle ilgili iddialara ne diyorsunuz?

Ahmet Şık: Ben gazeteciyim. Bu örgütler benim için haberdir.

Savcı: Katil devlet demişsiniz.

Ahmet Şık: Devletin tarihi kanlıdır. Ermeniler, Hrant, Suriye, Berkin... Az söylemişim seri katildir. Siyasal görüşüm, dünyadaki tüm devletlerin terör örgütü olduğudur. Terör dosyası diyorsunuz üç gündür gazetecilik faaliyetimizi soruyorsunuz. Tek örgüt sorusu soramadınız. Nokta. Aradığınız örgüt siyasi parti kılığında ülkeyi yönetiyor.

Ahmet Şık: İsrail, Filistin'e yönelik devlet terörü yapmıyor mu? Suriye'yi bombalayan, Irak'ı işgal eden, bir gecede Yeni Zelanda. Aborijinlerini kesen devlet değil mi... Türkiye de bundan muaf değildir. Osmanlı'dan bu yana kanla dolu, yıkımla, dolu,.. Dersim'de katliam yapan, Ermenileri soykırıma uğratan, Berkin'i öldüren devlettir. Doğrusu devlet seri teröristtir.

Ahmet Şık tweetlerle ilgili soruya "Genel cevap veremem tek tek sorun" dedi.

Savcı :"Burayı siz yönetiyorsunuz herhalde"

Mahkeme Başkanı: Genel Yayın Yönetmeni, haber müdürü ya da  vakıf tarafından engellenen ya da sansürlenen bir yazı var mı?

Ahmet Şık: Ben yazımın sansürlendiği, ya da başka bir arkadaşımın yazısının sansürlendiği yerde çalışmam, istifamı basar giderim. Ben sansür be otosansürü demokrasiyi baltalamaya yönelik bir girişim olarak görür, orada çalışmam.

Mahkeme Başkanı: Kim sizi işe aldı?

Ahmet Şık: Teklif üzerine başladım.

Mahkeme Başkanı: Can Dündar mı teklifte bulundu?

Ahmet Şık: Can Dündar Ben geldikten sonra Genel Yayın Yönetmeni oldu. Ben başladığımda İbrahim Yıldız Genel Yayın Yönetmeniydi.

Mahkeme Başkanı: "Berkin Baskını" haberinin gazeteye verilmesinde punto seçiminde resmin basılmasında sizin etkiniz var mı?

Ahmet Şık: Genel kural, o yazıları oluşturan kişi müdahalesini istemez. Bir suçlama yöneltecekseniz o haberdeki her şeyden sorumluyum. Bazı suçlamaların nereye varacağını biliyorum. Yayınlanmamış bir kitaptan suç çıkaran bir yargı bu. Bugünkünün cemaat yargısından farkı yok.Ben gazeteciliği çok seviyorum. Mesleğin namusu için patronuna dava açmış birisiyim. Kimse bana talimatla bir şey yazdıramaz

Mahkeme Başkanı: Gazetecilik sınırsız özgürlük müdür?

Ahmet Şık: Sınır gazetecinin hakikatle iliskisi ve kamu yararıdır. Bugün buraya gelene kadar tek bir cümle söylemeye niyetim yoktu. Ben Türkiye yargısına ifade özgürlüğünü anlatmaktan sıkıldım.

Mahkeme Başkanı Cemil Bayık röportajını sordu.

Ahmet Şık: Etik ilkelerle yazılmış bir söyleşidir. Değilse bana o kısmı gösterin. 27 yıllık gazeteciyim, gururla söylüyorum, bugüne kadar birtek yazım tekzip edilmedi.

Mahkeme Başkanı: İddianamenin takıldığı bazı yerler var.

Ahmet Şık: En iyisi siz o iddianameyi çok kaale almayın.

Başkan: 'MİT Reyhanlı Katliamını biliyordu' haberini neden teyid etmediniz?

Şık: Nasıl edeyim, MİT'i mi arayayım mesela? MİT yaptım der mi?

Mahkeme Başkanı: MİT TIR'ları haberi ile ilgili ne diyorsunuz?
Ahmet Şık: Gurur duyuyorum.

Mahkeme Başkanı: Savcı Kiraz'ı öldürenlerle konuşmanız barışı ve yaşamı savunmaya uyuyor mu?Ahmet Şık: İsterseniz sorularımı okuyun birlikte karar verelim. Benim bayrağın arkasına gizleyecek bir suçum, dinin arkasına gizleyecek bir günahım yok.Ahmet Şık: Cübbelerinizin insanların canından ve özgürlüğünden yapıldığını bilin

Ahmet Şık: 'cumhuriyet.com.tr 'de yayınlanan" diye bir vurgu yapılıyor. Ben basılı gazetede çalışıyorum. Haberler basılı nüshada yayımlanıyor. Yayınlandıktan sonra web sitesi kendisi sitesinde yayınlıyor. Haberlerle ilgili dava açma süresi 4 aydır, bunu bilmeyen savcı hukuk fakültesini yeniden okumalı.

Ahmet Şık: Ben ne yazdıysam arkasındayım. Çünkü iki kişinin neden bir savcının başına silah dayamak istediğini anlamazsak bu işler olmaya devam eder.

17.50 - Bizlere yönelik bu operasyon düşünce özgürlüğüne yönelik bir oprasyondan başka bir şey değildir. Kimsenin kuşkusu olmasın, tüm kişi ve kurumlarıyla organize kötülük örgütünün bu ablukası da dağıtılacak. Hakikati boğmak isteyenlere inat gazetecilik yapmaya devam edenler var.

Cumhuriyet gazetesinde aradığınız "Örgüt", şu anda Türkiye'yi yönetiyor. Bu siyasi operasyonun kılıfını hazırlayan metnin başında “iddianame” yazması, çöpe eşdeğer bu utanç vesikasını hukuki kılmıyor. Her siyasal iktidarın ve her dönemin yargısının kötüsü – suçlusu olmayı başardım. Kızıma bırakacağım bu mirastan gurur duyuyorum. Bu kirli düzen, suç hanedanlığı hep sürecek sananlar yanılıyorlar. Dün gazeteciydim. Bugün gazeteciyim. Yarın da gazetecilik yapmaya devam edeceğim. Taşlarını kendi döşedikleri cehennemlerine vardıklarında, akılları kör eden kibirden eser kalmaz. Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet!

17.45 - Ahmet Şık Söylediklerim savunma değil, ithamdır! Bu iddianame bir linç programıdır.

17.40 - Ahmet Şık: AKP iktidarı döneminde ortaya çıkan, polis adaylarının girdiği sınavlarda kopya çekilmesi soruların sınavdan önce Gülen Cemaati'nin dershanelerine sızdırılmasına yönelik etkin soruşturma yapmamaları onları tek başına sorumlu kılıyor. Gülen Cemaati, AKP iktidarda bulunduğu 14 yıl boyunca herhangi bir engelle karşılaşmadan nihai hedefine yol almaya devam etmiştir

17.30 -  Ahmet Şık: Biz kuşkularımızı yazdığımız için hapisteyiz. Bir darbe kalkışmasının parçası olduğunu anlayabilecek kapasitede olmadıklarını itiraf edenler, orduyu ve MİT’i yönetmeye devam ediyor.

Canını ortaya koyarak darbeyi engellemeye çalışanların yaslı aileleri başta olmak üzere herkesin gerçekleri bilmeye hakkı var

17.25 - Ahmet Şık: Bekir Bozdağ, yargının Gülen cemaatine teslim edilmesinin baş sorumlularından birisidir. Biz FETÖ sebebiyle hapsedilmişken Bekir Bozdağ geçen haftaya kadar adalet bakanıydı.Kendi yaptığı atamaların ihraçlarını yönetiyordu.

17.15 - Ahmet Şık: Cemaat böylece, kendilerinden olmayan subaylardan bazılarının ordudan ayrılacağını hesaplıyordu. Öyle de oldu. Gülen ile mücadele planlı MGK kararını hiç uygulamadiklarını Erdoğan, Gül ve Bülent Arınç itiraf ettiler. Hayır kandırılmadınız, birlikte bizi kandırmaya çalıştınız. Şimdi de Cumhuriyetten FETÖ çıkartmaya çalışıyorsunuz.

17.05 - Ahmet Şık: Şimdi o dönemin suç ve günahlarının tüm yükünü Gülen Cemaati’nin sırtına yükleyerek kendi rollerini ve suçlarını gizlemeye çalışıyorlar. Cemaatin tehlikeli hale gelecek güce erişmesinin en büyük sorumlusu, “Ne istedilerse veren” Erdoğan ve AKP’dir. Dolayısıyla Erdoğan ve AKP 15 Temmuz kalkışmasının da sorumluları arasındadırlar. Mehmet Dişli ve Partigöç' ün hazırladığı teklifi AKP'liler olduğu gibi kabul ederek kanunlaştırdılar. 2012 Mayıs’ında yapılan yasal değişiklikle, askeri personelin 15 yıllık mecburi hizmet süresi 10 yıla indirildi.

Ahmet Şık: Erdoğan uykusunda konuşsa canlı yayın yapmak zorunda olan televizyon kanallarında, iktidar komiserleri olmadan siyasal program yapmak yasak.15 Temmuzda darbe engellendi ama cunta iktidar oldu. Medyanın tamamını iktidar borazanı haline çevirenler korkacağımızı, susacağımızı sanıyor anlatmaya devam edeceğiz.

FETÖ'nün idealize ettiği model 15 Temmuz sonrası başarılı oldu. Tam da bu nedenle FETÖ ne istediyse AKP vermiştir.

17.00 - Mahkeme başkanı "Savunmaya bağlı kal Ahmet Şık, köşe yazısı yazmanı istemiyoruz" dedi. Ahmet Şık 'Savunmamın tamamını dinlerseniz anlayacaksınız' diye cevap verince Mahkeme Başkanı müdahaleyi kesti. Şık savunmasına devam ediyor.

16.58 - Ahmet Şık: Devletin sahibinin kim olacağına ilişkin kavgaya tutuştular. Bu kavga, darbe girişimine kadar uzandı. Hakikati dile getirenlerin seslerinin kısılmaya çalışıldığı günlerden geçiyoruz. OHAL ile temel haklar askıya alındı. RTE 'Bu darbe allahın bize bir lütfudur' dedi. Ağzından kaçırdı. Şimdi bu lütfu yaşıyoruz.

16.55 - Ahmet Şık: Söyleyecek fazla şeyim yok ama size aradığınız örgütün yol haritasını çıkartacağım. Yeni Türkiye denen garabeti inşa eden iki güç ayrıştı, adına iktidar denen kanalizasyon patladı. Medya köşelerinden yapılan tehditler yaşanacakların işaretiydi. Ortalığı pislik götürdü, götürüyor.

16.50 - Cumhuriyet Muhabiri Ahmet Şık'ın savunması başladı. Şık, "3 gündür bu davanın saçmalığını arkadaşlarım anlattı, aslında içeriğine dair söyleyeceğim bir şey yok" dedi.

16.10 - Günay'ın savunması sona erdi, duruşmaya ara verildi.

16.05 - Turhan Günay: Annem ben bebekken ölmüş, ölüm tarihini bilmiyorum, savcı bey sayesinde öğrendim, teşekkür ederim.

Boşanmalarımı da anlatayım mı?

16.00 - Turhan Günay: İlk davamın üzerinden neredeyse 40 yıl geçti. Bütün davalarım beraatle sonuçlandı. Ben hiçbir zaman vakıf üyesi olmadım.

Bir kez dergiyi baskıya verirken boşluk kalınca, Oğuz Aral bir papatya çizdi komünizm propagandasından yargılandık 1 Mayıs haftasıydı.

Hiçbir zaman vakıf üyesi olmadım ama dosyada vakıf yönetim kurulu üyesi olduğum yazıyor.

Kitap fuarlarına davet için çağrıldığım telefon konuşmaları suça delil sayılmış. Sırf bu nedenle 267 gündür tutukluyum, şaka gibi.

15.55- Turhan Günay : 1985'de başladığımda Cumhuriyet dürüst gazetecilik yapılan tek yerdi. Halen de öyledir. Cumhuriyet'e Hasan Cemal ve Okay Gönensin'in davetiyle geldim. 25 yıldır Kitap Eki'ni yönetiyorum.

15.50 - Cumhuriyet Kitap Eki Yayın Yönetmeni Turhan Günay'ın savunmasına geçildi.

15.47 - Mahkeme başkanı Hakan Kara'ya "Yayın politikası konusunda vakıfta 'Ya keşke şu haber yapılmasaydı' gibi konuştuğunuz olmuş mudur?" diye sordu. Kara, "Hiçbir vakıf yöneticisi haber içeriğine, yayın politikasına karışmaz." diye yanıtladı.

Hakan Kara'ya "FETÖ dışında PKK ve DHKP/C hakkında savunma yapacak mısınız?" diye sordu.

15.42  - Savunması sona eren Hakan Kara'nın sorgusuna geçildi.

15.40 - Hakan Kara: Yıllardır oluşturduğum haber arşivime el kondu. Sizden ricam bedelini ödeyeyim orjinali sizde kalsın ancak bir kopyasını verin.

15.35 - ETS Turizm ile ilgili iddia doğru. Tatil için rezervasyon yaptırdım fakat şirketin hala ilanları tam sayfa yayınlanıyor. Bu şirketle görüşmek suçsa 2014'ten bu yana rezervasyon yaptıran 2 milyon 400 bin suçlu aramızda dolaşıyor. 'Bylock'cularla görüşmek suçsa Türkiye'de 12 milyon suçlu var.

Bu iddianamede gerçekten niyet okumak diye bir şey var. “FETÖ'cülerle irtibat suçtur” diyen mantığa ben niyet okuma derim. Niyet okursam, “Bu iddiayı öne sürenler Türk yargısını çökertmeye çalışıyor” derim.

15.20 - Hakan Kara: 15 Temmuzun taşlarını döşeyenler cumhuriyetçiler değildir. Vakıf'ta ha bire proje ürettim. Cumhuriyet dijital yayıncılıkta geri kalmasın diye, o yönde katkıda bulundum. 40 yıldır Feto ile mücadele etmektedir bu gazete, 35 yılına ben şahidim.

HTS kayıtlarında arandı ve mesaj attı seçeneği var. Telesekretere mesaj bıraktı seçeneği de eklensin çok yoğunum⁠⁠⁠⁠.

15.15 - Hakan Kara: Henüz iddianame bile hazırlanmadan terörist dediler. Muhabirlikle başladım gazeteciliğe. 6 yaşında bir kızım var. Türkiye'de çevre konusunda duyarlılık oluştuysa, küçük de olsa benim de gazeteci olarak katkım var. Bunun için mutluyum. Akdeniz foklarını, endemik bitkileri yazdım. 10 yıl boyunca üniversitede ders verdim. 2000'e yakın öğrenci yetiştirdim.

Amaç Cumhuriyet'i susturmak ve tüm gazetecilere gözdağı vermek. Telefonumda Bylock yok. Hiçbir Cumhuriyet yazarı veya yöneticisinin de yok. Gazetede bugüne kadar 2 bini aşkın haber röportajım yayınlandı, bir tane terör övgüsü bulamazsınız. Basın Bayramı'nda gazetecilikten yargılanıyoruz ve gazetecilik suç değildir diyoruz

15.10 - Hakan Kara: Henüz iddianame bile hazırlanmadan terörist dediler.

15.05 - Hakan Kara: Çoğulcu demokrasiyi, sağlıklı bir çevrede yaşamayı savundum. Suçlamaların tamamını reddediyorum. Ne benim ne ailemin boğazından FETÖ'nün tek kuruşu geçti. Gülerce tanık, ben sanık koltuğunda oturuyorum. 9 aydır hapisteyim. Tescilli FETÖ'cü Hüseyin Gülerce serbest, ben tutukluyum.Hiçbir Cumhuriyetçi Pensilvanya uçaklarına binmedi. Yıllarca FETÖ'yü öve öve bitiremeyen,yere göğe sığdıramayanlar, Hocaefendi Hazretleri derlerdi.Böyle bir ifadeyi hiç kullanmadım

15.03 - Mahkeme Başkanı, "Dün bir avukat burada anlamsız bir eylem yapmış. Yere 100 dolar atıp gitmiş. Ne demek bu şimdi?" dedi.

15.00 - Davanın 3'üncü duruşması yazar Hakan Kara'nın savunmasıyla başladı.

Etiketler :