Cumhuriyet davasında 4. gün

Cumhuriyet davasında 4. gün
"Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına ve anayasal düzene karşı suç işlemek" iddiasıyla tutuklanan ve tutuksuz yargılanan Cumhuriyet gazetesinin yönetici, yazar, muhabir ve avukatları hakkındaki dava, gözaltılardan 9 ay,...

"Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına ve anayasal düzene karşı suç işlemek" iddiasıyla tutuklanan ve tutuksuz yargılanan Cumhuriyet gazetesinin yönetici, yazar, muhabir ve avukatları hakkındaki dava, gözaltılardan 9 ay, iddianamenin hazırlanmasından 3 ay sonra başladı.

Duruşmada bugüne dek Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Cumhuriyet İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Utku, Okur Temsilcisi Güray Öz, Cumhuriyet Vakfı Danışma Kurulu Üyesi Avukat M. Kemal Güngör, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Önder Çelik, köşe yazarı Kadri Gürsel ve çizer Musa Kart, köşe yazarı Hakan Kara, Kitap Eki Genel Yayın Yönetmeni Turhan Günay ve muhabir Ahmet Şık, Twitter'da Jeansbiri adlı hesabı kullanmakla suçlanan Ahmet Kemal Aydoğdu, gazetenin eski muhasebe müdürü Bülent Yener ve muhasebe müdürü Günseli Özatalay iddianamede yer alan suçlamalara yanıt verdi.

Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Erinç, Cumhuriyet Vakfı İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Almanya'da bulunan gazetenin eski yayın yönetmeni Can Dündar, Cumhuriyet Gazetesi Yayın Danışmanı Kadri Gürsel, Cumhuriyet Kitap Eki Yayın Yönetmeni Turhan Günay, gazetenin okur temsilcisi Güray Öz, gazetenin çizeri Musa Kart, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyeleri Önder Çelik ve Bülent Utku, Cumhuriyet Vakfı Danışma Kurulu üyesi avukat M. Kemal Güngör, Cumhuriyet muhabiri Ahmet Şık ve gazetenin köşe yazarlarından Hakan Kara, Aydın Engin ile Hikmet Çetinkaya ve gazetenin eski muhasebe müdürü Bülent Yener'in de aralarında bulunduğu 19 kişi hakkında, Türk Ceza Kanunu'ndaki 'anayasal düzene karşı suçlar' ve Terörle Mücadele Kanunu'nun ceza artırımını öngören düzenlemesi kapsamında 7,5 yıldan 43 yıla kadar hapis cezaları isteniyor.

İlk üç gün 12 tutuklu sanık ifade verdi. Bugün de davanın tutuksuz sanıklarından Hikmet Çetinkaya, Aydın Engin ve Orhan Erinç ifade verecek. Duruşma saat 13:00’da başlayacak. 3 ismin ifade işleminin ardından mahkeme heyeti biraraya gelerek, avukatların ‘tahliye talebini’ değerlendirecek. Akşam saatlerinde Cumhuriyet davasında çok sayıda ismin tahliye edilmesi bekleniyor.

KİMLER İZLİYOR?

Cumhuriyet davası için IFJ, EFJ, IPI, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü, PEN gibi çok sayıda uluslararası gazeteci ve yazar örgütlerinin temsilcileri Türkiye’ye geldi. CHP, HDP, Haziran Hareketi, EMEP, Halkevleri, DİSK gibi birçok parti ve partili ile sivil toplum örgütü de adliye önünde yer aldı. Duruşmayı bugün takip eden isimlerden bazıları şöyle:

Arif Kızılyalın, Sezgin Tanrıkulu, İbrahim Kaboğlu, Mahmut Tanal, Bülent Şık, Erol Önderoğlu.

İşte dakika dakika yaşananlar

16:45 - Fikret İlkiz'in FETÖ sanığı savcı İnam ve Cumhuriyet iddianamesi üzerine açıklamaları bitti, duruşmaya ara verildi.

16:43 - Avukat Fikret İlkiz: Bu iddianame FETÖ sanığı savcının elde ettiği olanaklarla hazırlanmış bir iddianame.

16:38 - Avukat Fikret İlkiz: Murat İnam yüzünden soruşturma boyunca yapılan tüm işlemler geçersiz sayılacak göreceksiniz

16:35 - Avukat Fikret İlkiz: FETÖ sanığı savcının masumiyet karinesi var da, bizim müvekkillerimizin yok mu?

16.32 - Avukat Fikret İlkiz: Bize Koza'nın reklamını sordunuz. Savcı Murat Inam'ın Koza ile ilişkisi, Ekrem Dumanlı ile görüşmeleri olduğu kendi iddianamesinde var.

16.30 - Avukat Fikret İlkiz: 3 Kasım 2016'da Bekir Bozdağ dedi ki "Cumhuriyet hakkında devam eden Cumhuriyet savcısının adı, Yargıtay'da görülen Selam Tevhid dosyasında sanıklardan biri olarak geçiyor. Buradaki 49 kişinin KHK öncesinde meslekle ilişiği kesilmiş, 46'sı ise KHK ile uzaklaşmış. HSK olarak görevden alırsınız almazsınız, talebimiz, isteğimiz bu değil. Bu soruşturmayı bu koşullarda yürütemezsiniz.

16.25 - Avukat Fikret İlkiz: Bozdağ dedi ki "Cumhuriyet hakkında devam eden Cumhuriyet savcısı Yargıtay'da görülen Selam Tevhid dosyasında sanıklardan biri. Talebimiz Murat İnam 'ın görevden alınması değil. Bu tür soruşturmalarda olmamasıdır.

16.20 - Avukat Fikret İlkiz: Başsavcılığın 'Murat İnam 28 Mart'ta soruşturmadan alındı' beyanı yalandır. 3 Nisan tarihli 'tutukluluk devam etmeli' yazısında imzası var. Selam Tevhid dosyasındaki 54 hakim savcıdan 49'u atıldı. Savcı Murat İnam ise hala yerinde duruyor. Dün duruşma sırasında Başsavcılık savcı İnam için açıklama yaptı. 31 Ekim'den yani operasyondan hemen sonra 'görevden aldık' dedi. İddianamenin yazıldığı tarih 3 Nisan 2017. Buna karşılık 28 Mart 2017'de İnam'ın da aralarında olduğu 5 savcının utukluluklarının devamına karar verildi. Yani dün yapılan Başsavcılık açıklamasında "soruşturmadan sonra görev alındığı" yalan.

16.18 - Avukat Fikret İlkiz:  'FETÖ ile ilgili 10 ayrı suçtan müebbetle yargılanan savcı Murat İnam bu dosyaya bakamaz' diye her yere şikayet yaptık. Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nde 4 Ekim tarihli duruşmaları gösteren listede İnam sanık ve hakkında 10 ayrı suçlama var. Dün yapılan Başsavcılık açıklamasında "soruşturmadan sonra görev alındığı" yalan.

16.15 - Avukat Fikret İlkiz, dosyaya savcı Murat İnam'ın Yargıtay 16.Ceza Dairesi'nde FETÖ'den yargılandığı dosyanın duruşma listesini sundu.

15:55 - Mahkeme Başkanı: Can Dündar ve İlhan Tanır'ın Cumhuriyet'le sözleşmesi devam ediyor mu?

Orhan Erinç: Can Dündar Cumhuriyet'te kadrolu değil, yazısı satın alınırsa telif ödenir. İlhan Tanır çok kısa bir süre çalıştı; Cumhuriyet'te ilişkisi yok.

15.50 - Hâkim: Zaman gazetesiyle 3 gün arayla aynı manşetle çıkması tartışma yarattı mı?

Orhan Erinç: Buna pişti olmak denir, ender olur. 33 bin günde bu olmuş ve iddianamaye girmiş. Bir ay önce spor servisi de Takvim'le aynı manşeti attı.

15.48 - Mahkeme Başkanı: Vakıf, gazetenin "anayasamız" dediğiniz vakıf senedine ya da gazetecilik evrensel ilkelerine uyduğunu takip eder mi? Mesela vahşi bir tecavüz haberini abartarak verirse vakıf buna müdahale eder mi, böyle bir haber girer mi?

Orhan Erinç: Tecavüz olaylarında tecavüze uğrayan ya da tecavüz edenin, ya da yaşı 18'den az olanların isminin yayınlanması yasak. İsimlerin baş harfleri yazılır. Mutlaka haber girer ama nasıl girdiği çok önemli. Yayınlanmayacak haber yoktur. Yapabilecek tek şey "Elimde çok haber var, bunu yarın yayınlayalım" olabilir. Etik ilkelere uyulduğu sürece ve doğru olduğu sürece her türlü haber verilebilir.

15:45 - Mahkeme Başkanı: Eski Cumhuriyet çalışanısınız. Vakıfta kıdemlisiniz. Vakıf - gazete ilişkisi nedir? İmtiyaz sahibi vakıf mıdır? Vakıf yayın ilkelerine ve vakıf senedine uyumu denetler mi?

Orhan Erinç: Vakfın denetiminde önemli olan doğruluktur, haber içeriklerine müdahale etmez. Benim imtiyaz sahipliğim, Basın Yasası'na göre dernek ve vakıflarda yayın sahibinin başkan olarak belirlenmesi zorunluluğudur. Yoksa ben de Cumhuriyet çalışanıyım. Vakıf yöneticiliği toplantılarla sınırlıdır. Toplantı bittiği anda hiçbir yönetim kurulu üyesi, vakıf yöneticisi diye ayrıcalık görmez. Vakıf yayın ilkelerinden sapma denen şey verilen haberin doğruluğu ya da yanlışlığıdır. 2 lira vererek gazete alan okuyucuya dünyada olup biteni aktarır. Cumhuriyet’te şu haber çıkmaz diye bir kural yoktur. Laikliğe ve cumhuriyete aykırı olmadığı sürece. Yayın yönetmeni toplantıya çağrılır ve ne yapıp ettiği sorulur. Başarılı olamazsa da işine son verilir.

15:40 - Heyet, Erinç'e gazetenin iç işleyişi ile ilgili sorular soruyor. Erinç cevaplıyor.

15:30 - Orhan Erinç, beraat talebiyle savunmasını bitirdi.

15:25 - Erinç: Cumhuriyet'te Atatürkçü kalmamıştır iddiasına ne yazık ki algı yönetimi sonucu inananlar olmuştur. Cumhuriyet'in ne yayın politikası değiştirmiştir, ne de Atatürkçüler tasfiye edilmiştir. Cumhuriyet'in yayın politikası bellidir. Demokrasiyi, insan haklarını, evrenselliği savunudur. Din, cinsiyet, etnisite ayrımı, hedef gösteren, kışkırtan yapmaz.

15:20 - Erinç: Namık Kemal Boya'nın Cumhuriyet okuru olup olmadığı bile bilinmemektedir. Dikkate alınmamalıdır. Aydınlık gazetesinin okurudur. Bizim gazetemizi bağlamaz. Kendisi Aydınlık grubunun çeşitli kademelerinde görev almıştır. Boya, kendisinin verdiği bir ilanda Cumhuriyet Gazetesi'ni temsil edemez. Aydınlık grubunun amaçlarına göre hareket etmiştir. Kaldı Ankara CUMOK bize "Gazetecilik Suç Değildir" diyerek destek vermiştir. Mehmet Faraç Cumhuriyet Vakfı'na seçilmek için CHP sekreterinin elini öpmüş bir kişidir. Faraç, yazıları nedeniyle değil, bir kadına şiddet uyguladığı için işten çıkarıldı. Cumhuriyet’te çalışmayan bir kişinin yazısı Cumhuriyet'te yayımlanmaz.

15:15 - Erinç: Seçim sırasında oyun bu şekilde kabul edilip edilemeyeceğine dair tartışmayı ben açtım. İki görüş savunuldu ve kabul edilemeyeceğine karar verildi. Biz Vakıf senedindeki maddeyi bu şekilde yorumladık. Önder Çelik bu şekilde seçildi. Bu yönetim kurulunun kararıdır, tavsiye ya da yönlendirme olmamıştır. Yıllardan beri Cumhuriyet'in çeşitli kademesinde 36 yıldır çalışırken bunu seçmemizin suç sayılması anlaşılmazdır. Bu seçimlerle ilgili dava açtılar, dava açanlar duruşmada bulunmadılar. Mustafa Pamukoğlu'nun ifadesine gelecek olursak, sadece 2013'e kadar değil, hiçbir zaman FETÖ ile bağlantımız olmadı. Aydınlık gazetesi ile bizim anlayışımız farklıdır. Pamukoğlu, Vatan Partisi'nden Diyarbakır milletvekilliğine aday olmuştur. Anladığımız kadarıyla Pamukoğlu ve arkadaşları Cumhuriyet gazetesini ele geçirme arayışındadır. Aydınlık'ın yayın politikasını uygulamayı amaçlamıştır.  Alev Coşkun vakıf senedinin uygulanmasını kendi istediği zaman savunmuştur. Ayrıca vakıfta kurucu üye diye bir görev yoktur.

15:12 - Erinç: Vakfın Cumhuriyet yazarlarını tafiye ettiği, gazetenin geleneksel politikasını değiştirmekle Önder Çelik'in seçilmesini sağlamakla suçlanıyorum. Bu, İnan Kıraç'ın ifadesine dayandırılıyor. Alev Coşkun ise iddianamede Mustafa Pamukoğlu'nun seçilmemesine bağlı olarak Cumhuriyet Vakfı'ndan uzaklaştırıldığını, vakfın yapısı değiştirilerek Cumhuriyet'in değerlerinden uzaklaştırıldığını öne sürüyor. Mustafa Balbay'ın cezaevinden gönderdiği oy kabul edilmiştir. İnan Kıraç da yurt dışından zarfla göndermiştir. Bunu önceden bildiğim iddiası yanlıştır. Zarf toplantıda açıldı. İnan Kıraç'la bu konuda hiç görüşmedim.

15:11 - Orhan Erinç söz aldı. "Yargılanmayan yöneticiler itirafçı oldu demiştim; Şükran Soner'in ifadesinin öyle olmadığını anladım" zapta geçirmek isterim dedi.

15:10 - Duruşma yeniden başladı.

14:00 - Orhan Erinç'in savunması sona erdi, mahkeme yarım saat ara verdi.

13:51 - Erinç: Bin lira kazanan gazeteci 2 bin 500 lira harcama yapıyorsa yuları başkasına kaptırmıştır.

13:50 - Erinç: FETÖ'cülerin ortaya koyduğu İslamiyet'in farklı olduğunu ben bile gördüm. Ama Diyanet işleri Başkanlığı yeni gördü.

13:48 - Erinç: Ben TGC Başkanlığı yaptım. Ben bir kaymakamla görüştüğümde kaymakamın ByLock'unun olması benim değil valinin sorunudur. Bir gazetenin yayın politikasının değişikliğini sorgulamak ceza mahkemelerinde yapılmaz. Bu basın çalışanı ve işveren kanununda belirlenmiştir. Bu konunun ağır ceza mahkemesinde tartışılmasını anlamıyorum.

13:45 - Erinç: Devletin bilmediği Bylock'u benim bilmemi beklemek doğru bir yaklaşım değildir diye düşünüyorum.

13:43 - Erinç: Savcının atadığı bilirkişi uzman olsaydı Türkiye'nin gündeminin değiştiğini yayın politikasının değiştiğini anlardı. Alev Coşkun seçilmediğinde oy vermeyenlerden biri de Mustafa Balbay'dır.

13:42 - Erinç: Cumhuriyet'in yayın politikası değil, Türkiye'nin gündemi değişti, haber akışı ona göre belirlenir oldu.

13:41 - Erinç: Suçlamalardan en önemlisi Cumhuriyet Vakfı'nı ele geçirmek ve yayın politikasını değiştirmek.

13:40 - Erinç: İddianameye bakarsanız Cumhuriyet'in Atatürkçülüğü sanaldır. Niye? Çünkü 3 kişinin çıkmasıyla Cumhuriyet Atatürkçülükten çıkmıştır.  Hakimlerin, bizim gazeteci olarak halkı bilgilendirmek için yazdıklarımızı casusluk olarak okuduklarını anlıyorum.

13:35 - Erinç: 'Bizi tasfiye ettiler' diyen Mehmet Faraç 2010, Alev Coşkun 2013, Mustafa Balbay 2015 yılında ayrıldı. 3 farklı tarihi nasıl birleştiriyorlar. Kim, kimin zamanında ihraç edilmiştir? Mehmet Faraç çıkarıldığında Cumhuriyet Vakfı Başkan Vekili Alev Coşkun'dur.

13:30 - Erinç: Dinci medya bizi suçlar gibi bir yaklaşım sergilemekte. Bu da bize yöneltilen saldırının siyasi olduğunu ortaya koymaktadır.

13:28 - Erinç: 1957 de başladım mesleğe. 6'ıncı yılımdayım. Sendika ve TGC'de yönetim görevlerini söyleyerek yönetim nedir ne değildir bilirim. Yazdıklarımızla gazetecilik yapmıyoruz da sanki birilerine mesaj veriyormuşuz gibi bir anlayış var. Bu dava sadece gazeteciliğin yargılandığı bir dava değildir. Buradaki arkadaşlarım mesleklerini yapmaktan da KHK ile çıkarılmışlardır. Yolsuzluk usulsüzlük kavga dövüş bizim için haberdir ama yargıç ve savcılar için belgeler yasal elde edilmemişse hukuken değeri yoktur.

13:26 - Orhan Erinç, savunmasına başladı.

13:20 - Mahkeme Başkanı: Her yerde FETÖ var diyorsunuz

Aydın Engin: Cumhuriyet'te yok

13:15 - Mahkeme Başkanı: 15 Temmuz'u önceden gördünüz mü? Aydın Engin: Kandırıldım mazeretinin arkasına gizlenmedim

13:14 - Engin: YAŞ toplantısında çok sert ayıklama olacağı söyleniyordu ama bunun darbeye sebep olacağını düşünmedim

13:13 - Engin: Batman'da 203 yargısız infazın enseden tek kurşunun sahibi olan Hizbullah'la ben konuştum. Daha da ileri gideyim; Afganistan da BM'nin "Teröristlerin şefi" dediği Hikmetyar'la da konuştum. Amerikalı subayların mücahitlere yakın dövüş öğrettiğini fotoğrafladım; Hamas lideri ile görüştüm. Gazetecilik ile teröristliği ayırmasını bilirim ben.

13:12 - Engin: Ben İlhan Selçuk'un önerisiyle Gülen okullarını ziyaret ettim. Uganda ve Moskova'da cemaatin topluma nasıl sızabileceğini gözlerimle gördüm.

Mahkeme Başkanı Aydın Engin'e "Sizde bir 007 James Bond ruhu sezdim" dedi.

13:10 -  Engin: Tutanağa geçmesi için tek bir cümleme izin vermenizi diliyorum. Böyle bir iddianame ile benim ve arkadaşlarımın sanık iskemlesine oturtulmuş olmamız bana hukuk adına utanç, ülkem adına acı veriyor.

13:09 - Engin: Bir cemaatle ona paralel kişilerle ilişki kurmanın suç olduğu savında savcı. Ben gazeteciyim, işim bu.

13:08 - Engin: Harun Tokak bugün FETÖ olarak anılan örgütün ileri gelenlerindendir. Onunla konuşmadan bu örgütü anlayamazsınız.

13:07 - Engin: Soruşturma savcısı (Murat İnam) basın suçlarına ilişkin soruşturma açmak için yasal sürenin 4 ayla sınırlı olduğunu bilmiyor.

13:05 -  Engin: Bana 14 Temmuz öğleyin 'cemaat darbe yapar mı?' diye sorsaydınız bu tıynette olduklarını ama ona cesaret edemeyeceklerini söylerdim.

13:01 - Engin: Böyle bir iddianame ile sanık sandalyesine oturtulmamız ülkem adına acı, benim adıma utanç verici

13:00 - Engin: Tutuklu 3 avukatım iddianameye gerekli cevabı verdi. Açıklama yapmayı anlamsız buluyorum.Yazıların kendileri iddianamaye cevap veriyor

12:56 - Engin: Sayın yargıçlar, şu anda 3'ü tutuklu sandalyesinde oturan ve diğerleri de yıllardır arkadaşım olan avukatlardır.

12:55 - Aydın Engin savunmasına başladı.

12:50 - Üye: Leyla Tavşanoğlu bir röportajında 'Hikmet Çetinkaya böyle oyunlar yapar' gibi bir şey demişti ne demek istemiştir?

Avukat Fikret İlkiz: Leyla Tavsanoğlu'nun söyledikleri üzerinden soru soramazsınız.

12:42 -Üye: Fethullah Gülen yurt dışına gitmiş midir? Orada mı yaşıyor?

Avukat Fikret İlkiz soruya itiraz etti: Herkesçe bilinen bir olgudur, tarih karıştırılmış olabilir ama böyle soramazsınız

12:40- Hikmet Çetinkaya'nın savunması sona erdi. Çapraz sorguya geçildi.

12: 35 - Çetinkaya: Ben gazeteciyim. 51 yıldır Cumhuriyet gazetesindeyim. Laik, demokratik, hukuk devleti ilkelerinden asla vazgeçmem. Poliste, yargıda, eğitimde örgütlenmelerini haberleştirdiğim yıllarda Türkiye Fethullah Gülen'i tanımıyordu.

12:34 - Çetinkaya: Birçok ceza davasında yargılandım. Gülen hakkımda şikayet dilekçeleri verdi, tazminat davaları açtı. Ama yılmadan yazdık.

12:33 - Çetinkaya: FETÖ'nün sahte evraklarla birçok yerde örgütlendiklerine kimseyi inandıramadık. Cemaatin ne kadar masum, benim ne kadar kötü olduğum hep söylendi. Hakkımda davalar açtılar çoğundan beraat ettim.

12:31 - Çetinkaya:  'Altın Nesil' adı altında Amerika'da örgütlenmesini yazdığımızda kimse olup bitenleri görmedi.

12:30 - Çetinkaya: Devletten maaş alan bu imamın gerçek yüzünü açığa çıkarttım. Yıllarca peşimizden koştular aldırmadık.

12:28 - Hikmet Çetinkaya savunmasına başladı.

11:15 - Cumhuriyet Davası Koordinasyonu'nun öncülüğünde adliye binası önünde bir basın açıklaması yapıldı. Grup adına açıklamayı Nazan Özcan okudu. "Bugünün dünyasında Türkiye’nin daha fazla otoriterliği, daha fazla baskıya, daha fazla haksızlığa değil; daha fazla özgürlüğe, daha fazla insan haklarına, daha güçlü adalete ve elbette daha kökleşmiş bir demokrasiye ihtiyacı olduğu açık" denen açıklamada şunlar kaydedildi:

"KHK’lar ile kuşatılmış OHAL Türkiye'sinde halkın hakikatleri öğrenmesi gerekiyor. Bunun yolu da basın özgürlüğünden geçer. Geç yapmak hiç yapmamaktan iyidir. Bu nedenle siyasete ve yargıya bir kez daha bu çökmüş davanın arkasında durmaktan vazgeçmeleri çağrısında bulunuyoruz.

OHAL kaldırılsın.

KHK’larla yapılan haksızlıklar geri alınsın.

Tutuklu gazeteciler serbest bırakılsın.

Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet."

Duruşmalar, '150' kişilik salonda görülüyor

Çok sayıda basın örgütünün "katılım" çağrısı yaptığı duruşma için ayrılan salonun yalnızca '150' kişilik olması dikkati çekti. Duruşma salonu önünde bulunan yetkililer, İstanbul Çağlayan Adliyesi'nin en büyük salonunun 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne ait olduğunu belirtti.

Kime, hangi suçlamalar yöneltildi?

Gazete çalışanlarına yönelik iddianame, tutuklamalardan 156 gün sonra hazırlandı. Gazeteye yönelik soruşturmayı başlatan, ancak daha sonra hakkında ‘FETÖ’ davası açılan Murat İnam’ın imzasının yer almadığı iddianameyi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mehmet Akif Ekinci ve Cumhuriyet Savcısı Yasemin Baba imzaladı.

BASIN VE HUKUK TARİHİNE GEÇECEK İFADELER

İlk üç boyunca duruşma salonunda basın ve hukuk tarihine geçecek ifadeler verildi. Gazetenin İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay’ın savunmasıyla iddianameyi deyim yerindeyse madde madde çürüttüğü görüldü. Yine dün ifade veren Ahmet Şık’ın ifadesi de geniş çerçeveli gözlem ve tespitleriyle dikkat çekti.

İşte verileren o ifadeler…

Etiketler :