Bir çöpçatanın gözünden Sevgililer Günü

Bir çöpçatanın gözünden Sevgililer Günü
2018’in ilk ayı, 2017’nin tamamı gibi daha ne olduğunu anlamadan geride kaldı.

Ocak ayı bir çoğumuz için yeni yıl kararları, motivasyon arayışları ve yapılacaklar listemizi halihazırda süren hayatlarımıza entegre etmeye çalıştığımız bir süreç olarak geldi ve geçti.

Şubat ise sevgiler gününe ev sahipliği yapan bir ay olarak henüz yaşanmayı bekliyor

Kimileri için beklentilerin tavan yaptığı ve kutlamaların ilişkinin başarısı ile paralel olarak nitelendirildiği bu gün, kimilerine göre kapitalist sistemin zoraki bir dayatması. Sevgililerinden yüzük, çiçek, ekstra ilgi bekleyenler; ”bizim icin bu günün hiç bir önemi yok, bize zaten her gün sevgililer günü” diyenler; yalnızlığı, yaklaşan bu günle birlikte daha da depreşenler; bekar hayatlarını bağımsızlığın ve gücün bir simgesi olarak özellikle ön plana çıkartanlar; hayatın genel zorluğu ve iniş çıkışları içerisinde bu pembe günü düşünecek durumu olmayanlar.. Toplumun her kesiminde farklı hissiyatlara yol açan ve günün sonunda ilişkisi olanı da olmayanı da bir şekilde etkileyen bir gün 14 Şubat.

14 ŞUBAT DÜŞÜNCELERİ

Bu yazıda da sevgililer günü detayından yola çıkarak, beklentiler üzerine hayata ve insanlığa dair düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Hayatınızda birisi olsun ya da olmasın, bu ayı ilişki konusu üzerine yoğunlaşmak ve düşünmek için kullanabilirsiniz. İlişkisi olanlar kendilerine şu soruları sorabilir: İlişkim benim için nasıl bir önem arz ediyor? Karşı taraftan beklentilerim ne yönde? Ben bu ilişkide kendim gibi olabiliyor muyum? Bu ilişki hayatımda olmasa nasıl bir insan olurdum? Ve son olarak, ben neden bu ilişkideyim?

İlişkisi olmayanlar ise şu sorular üzerine yoğunlaşabilir: Bir ilişki istiyor muyum? Istiyorsam neden, hayatıma ne katabileceğini düşünüyorum? İstemiyorsam neden, korktuğum, kaçtığım bir şeyler mi var yoksa bilerek ve isteyerek bu yönde bir seçim mi yapıyorum? Kendimi bir ilişkide ne kadar iyi tanıyorum? Nasıl bir ilişki beni mutlu eder? Ben bir ilişkiye ne katabilirim?

Bu gibi sorular, hepimizin kendimizi tanıma sürecimizde sık sık aklımıza getirip, cevaplamaya çalışmamız gereken noktalara ışık tutuyor. Bizler ne yazık ki, her zaman ne istediğimizi ya da yaptığımız şeyleri neden yaptığımızı bilmiyoruz. Çok duygusal geçen bir ilişkinin ardından, ”ben o insanda ne bulmuştum ya?” diye kaçınız sordu kendinize? Ya da kaçımız bizim için mükemmel olmasına rağmen hayatımıza bir türlü sokmadığımız bir insanın ardından pişmanlık duydu..

İnsanlık bir eğitim ve öğrenim süreci ve biz zaman zaman farkında olmadan bir takım seçimler yapıyoruz. Önemli olan önce, duygularımızdan hareketlerimize kadar yaptığımız ya da hissettiğimiz her şeyin bir seçim olduğunun farkına varabilmek. Finalde mutluluk ise aradığımız, bizi mutlu eden detayların ne kadarını hayatımızda barındımayı seçtiğimize bakıyor sonuç.  Unutmayın, kendimizi ne kadar iyi tanıyorsak, mutlu olmamız o kadar kolay olur.

Hayatımızda yaptığımız seçimlerin en önemlilerinden bir tanesi ve buna paralel olarak mutluluğumuza en büyük etkenlerden bir tanesi de romantik ilişkilerimiz konusunda verdiğimiz kararlar.

Bir çöpçatanlık ve ilişki danışmanlığı firması olarak biz her ay onlarca insanla görüşüyor ve bu insanların ilişki beklentilerini anlamaya çalışıyoruz. Bu ortamda sıkça karşımıza çıkan konulardan bir tanesi güven. ”Güvenebileceğim birisi ile hayatı paylaşmak istiyorum”, ”güven olmazsa ilişki olmaz”, ”güvenilir biri olması kesinlikle şart” gibi cümleleri ne kadar çok duyduğumuzu tahmin bile edemezsiniz. Teknoloji ile gelinen noktada, alternatiflerin artması ve 7/24 ulaşılabilir olmasıyla birlikte, çok daha kısa soluklu, dejenere ilişkilerin yaşandığı bir zaman diliminde güven, danışanlarımızın hemen hemen her birinin odak noktasında.

Bu noktada size sorum şu: Siz ne kadar güvenilir bir insansınız? Yalan söylüyor musunuz? Sevgilinizi aldatıyor musunuz? Birisi size ”lütfen aramızda kalsın” başlığı altında açılıyorsa, bunu başkalarıyla paylaşıyor musunuz?

Bu sorgulamayı bir üst seviyeye, kendimizle olan ilişkimize de taşıyalım.

Siz kendinize ne kadar güveniyorsunuz? Kendinize verdiğiniz sözleri tutuyor musunuz? ”Bir daha asla!” dediğiniz şeyleri gerçekten de yapmıyor musunuz? Kendinizi güven konusunda ne kadar iyi tanıyorsunuz?

Beklenti insanın doğasında. Hepimizin ailelerimizden, arkadaşlarımızdan, sevdiklerimizden bir takım beklentilerimizin olması tabii ki çok normal. Fakat aynı beklentilerin bizim için de geçerli olduğunu çoğu zaman unutuyoruz. Karşı taraftan saygı bekliyoruz, anlayış bekliyoruz, hoşgörü, güven bekliyoruz. Peki biz onlara saygı gösteriyor muyuz? Anlayış gösteriyor muyuz? Hoşgörü, güven sağlıyor muyuz?

Cevabınız evet ise tebrikler, siz güçlü bir insansınız. Kendinizi bu hususlarda geliştirmeye devam!

Cevabınız hayır ise tebrikler, önünüzde harika bir yol haritası bulunuyor. Hayatınıza neleri çekmek istiyorsunuz? Güvenilir, anlayışlı, hoşgörülü, saygılı insanları mı kazanmak istiyorsunuz? O zaman güvenilir, anlayışlı, hoşgörülü ve saygılı bir insan olma yolunda kendinizi eğitin. Kaosu, problemleri, kavgayı, negativitieyi mi çekmek istiyorsunuz? O zaman kaotik, problemli, kavgacı ve negatif bir insan olma yolunda çalışın.

Denklem aslında bu kadar basit. Hayatta neyi çekmek istiyorsak, onun önce bizde olması gerekir. Hele ilişkilerde, karşı tarafta neyi görmek istiyorsak bunu önce kendimizde göstermemiz gerekir.

Sonuçta güven de bir seçim ve biz her zaman bu hayatta kontrolümüzdeki tek şey olan kendimize güvenerek başlayalım bu yola. Sonra bu seçimi başkalarından yana kullanarak devam edelim yolculuğumuza.

Ancak o zaman beklentilerimize bir anlam yükleyebiliriz. Ve finalde işler istediğimiz gibi gitmezse, içimiz rahat, başımız dik bir şekilde, tertemiz bir vicdan ile hayatımıza devam edebiliriz. Kendimizle olan ilişkimiz sağlam temeller üzerine kurulmuşsa, kurşun geçirmeziz.

Hepinize sorgulama ve gelişim bir dolu bir ay diliyorum. Sevgililer gününüz şimdiden kutlu olsun!

Kendinize iyi davranın.

Cansın Ersöz, CPCC

Tenkap İlişki Danışmanı

Etiketler :