Avukatlar Ankara'da: "TBB Türkiye'dir"

Avukatlar Ankara'da: "TBB Türkiye'dir"
Türkiye Barolar Birliği Başkanı (TBB) Metin Feyzioğlu, “Barolar ve Türkiye Barolar Birliği Türkiye'dir. Barolar Birliği Türkiye'nin birliğidir'' dedi.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı (TBB) Metin Feyzioğlu, “Barolar ve Türkiye Barolar Birliği Türkiye'dir. Barolar Birliği Türkiye'nin birliğidir'' dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın isminden ‘’Türkiye’’ adının çıkarılmasını istediği Türkiye Barolar Birliği, baro başkanları, TBB delegeleri ve binlerce avukat ile Anıtkabir’e çıkarma yaptı. Avukatlar cübbeleri ile aslanlı yoldan topluca yürüyerek, ulu önderin mozolesi önünde saygı duruşunda bulundu.

"BAROLAR BİRLİĞİ TÜRKİYE'NİN BİRLİĞİDİR"

Daha sonra Anıtkabir özel defterini imzalayan Türkiye Barolar Birliği Başkanı (TBB) Metin Feyzioğlu, “Barolar ve Türkiye Barolar Birliği Türkiye'dir. Barolar Birliği Türkiye'nin birliğidir'' dedi ve deftere şunları yazdı:

‘'Dört bir yanımızı sarmış ateş çemberinden ülkemizin üzerine kurulan tüm senaryolardan çıkış yolu milli birlik ve beraberliğimizi güçlendirmektir. Hukukun üstünlüğü için bağımsız, tarafsız, güvenilir bir yargı zorunludur. Güvenilir bir yargının olmazsa olmaz şartı, avukatların bağımsızlığıdır. Avukatların bağımsızlığı ise bağımsız ve güçlü baroların varlığına bağlıdır''

"BAŞARACAĞIZ ÇÜNKÜ HAKLIYIZ"

Feyzioğlu, ‘'Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesi barolar ve Türkiye Barolar Birliği halkın avukatıdır. Biz cumhuriyet devriminin yılmaz savunucusu olan avukatlar hep birlikte başaracağız. Çünkü davamızda haklıyız” dedi.

FEYZİOĞLU, TOPLANTIDA KONUŞTU

Avukatlar daha sonra geniş bir katılımla Ankara'da Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu'nda toplantı yaptı. Toplantı saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başladı. Açılış konuşmasını TBB Başkanı Metin Feyzioğlu'nun yaptı. Feyzioğlu yaptığı konuşmada önemli açıklamalarda bulunarak şunları söyledi.

Sözlerimin başında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran kahraman kadroları, emperyalistlerin sömürüsü altındaki tüm milletlere kurtuluş umudu veren Milli Mücadelemizin şehit ve gazilerini, terörle mücadelede gözlerini kırpmadan vatanımız için şehit olmuş kahraman asker ve polislerimizi, tüm şehitlerimizi ve görevleri başında, görevleri sırasında uğradıkları saldırılarda şehit düşmüş tüm avukat, hâkim ve savcı meslektaşlarımızı rahmetle anıyorum. Gazilerimize şükranlarımı sunuyorum.

Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru savunma hakkına dayanarak terör örgütlerinin kökünü kazımak için, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı’nda seferde olan kahraman ordumuza selam gönderiyorum. Dualarımız Mehmetçiğimizledir. Dualarımız polislerimizledir. Dualarımız köy korucularımızladır. Dualarımız evlatlarını evde bekleyen analarladır, babalarladır, eşlerledir.

Türkiye’nin bu en güçlü meslek örgütünde, yani Türkiye Barolar Birliği’nde attığımız her adımı, aldığımız her kararı, öncesinde tartışırız, uzun uzun değerlendiririz. Üç kurul her ay birkaç defa toplanır, neyi nasıl yapmalıyız, doğrusu nedir, yaptığımızı daha iyi nasıl yapabiliriz, bunu istişare ederiz. Sonra tek ses, tek vücut olur, kararlılıkla yürürüz. Demokrasi budur. Türkiye Barolar Birliği ve barolarımız gerek seçimleri gerek işleyişleri itibariyle tüm Türkiye’ye emsal oluşturacak birer demokrasi kalesidir.

Aramızda uyuşturucu batağından çocuklarını çekip aldığımız aileler var. Aramızda Barolarımızın güçlü elleriyle hayata yeniden tutunmuş şiddet mağduru kadınlar var. Aramızda köyleri, kentleri çevre kıyımına uğramasın diye mücadele eden çevreciler var. Aramızda cefakâr madencilerimiz var. Aramızda fındık üreticilerimiz, tarım işçilerimiz var. Aramızda Telafer’deki iç savaştan, anavatanlarına gelmiş ve yolları bizimle kesişmiş kardeşlerimiz var. Sizler de hoş geldiniz, şeref verdiniz.

Peki şimdi tüm bu güzel insanlar bugün neden yanımızda?

Çünkü tüm Türkiye biliyor ki, BİZ her yerdeyiz. Van’ın Ulupamir’inde, Değirmenköyü’ndeyiz. Bebeğinin ölüsünü karın içinde 15 kilometre çuvalda taşımak zorunda kalan acılı babanın yanındayız.

Siirt’te toprak kaymasında yitip giden canların taziyesindeyiz.Vatandaşın temiz suyu, temiz havası, ormanı, çiçeği ve sağlıklı yaşam hakkı için Cerattepe’de çevre katliamı yapmaya kalkışanların karşısındayız.

Manisa’da ekmek parası için kamyonet kasasında tarlaya giderken can veren emekçi kadınların köyü Çökelek’teyiz. Geride kalan öksüzlerin haklarını korumak için adliyelerdeyiz. Çanakkale’de Yukarıköy’de, Van’da dağ köylerinde depremzedelerin yardımındayız. Güvenpark’ta, Merasim Sokak’ta, Ankara Garı’nda hainlerin katlettiği canlar için Adli Tıp’ta ve mahkemelerde annelerle el eleyiz. Nerede bir çocuk istismarı varsa, nerede bir kadın ilkel bir yaratığın şiddetine maruz kalmışsa, biz, mağdurun yanında, kaba kuvvetin karşısındayız. Zeytin Dalı Harekatı’nın ilk gününde de roket saldırısı altındaki Kilis’teyiz, halkımızın ve askerlerimizin yanındayız. Biz derken; Türkiye Barolar Birliği, barolar ve tüm avukatlar.

Her acı bizim acımız. Her gözyaşı bizim gözyaşımız. Çünkü barolar ve Türkiye Barolar Birliği halkın avukatı. Çünkü barolar ve Türkiye Barolar Birliği, Türkiye. Biz, Atatürk’ün “Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir” sözünü kendine rehber edinmiş, gücünü milletten alan bağımsız avukatlarız. Biz, insan haklarını koruma görevi kanunla kendine verilmiş barolarız ve Türkiye Barolar Birliğiyiz. Ve bu görevimizi her hücremizde hissediyor, onurla, gururla yerine getiriyoruz. Çünkü biz avukatız.

Ülkemiz zor bir süreçten geçiyor. Ve bizler, bin bir kötüleme ve saldırıyla karşılaştığımız, ancak yılmadan yaptığımız her türlü uyarıya rağmen maalesef devletimizin kılcal damarlarına kadar girmiş olan sinsi bir terör örgütüyle mücadele ediyoruz. Emperyal güçlerin maşası olan, ülkemizi 15 Temmuz’da bir iç savaşın kıyısına kadar getiren FETÖ’den bahsediyorum. Bu vesileyle hainlerin saldırısına karşı kahramanca göğüs geren ordumuzun hukuka ve cumhuriyete bağlı ezici çoğunluğuna, tanklara vücutlarını siper eden kahraman vatandaşlarımıza, kumpas davalarda zindanlarda eziyet gördüğü halde devletimize küsmeyen ve o gece canı pahasına devletimizi koruyan kahraman subaylarımıza şükranlarımı sunuyorum. Şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle anıyorum.

Ülkemiz, arkasında yine emperyal güçlerin desteği olan, onların maşalığını yapan bölücü terör örgütüyle mücadele ediyor. Ülkemiz, Ortadoğu’yu kana bulayan, kutsal dini değerlerimizi ilkel amaçlarına alet etmeye kalkışan radikal dinci terör örgütleriyle de mücadele ediyor.

Şunu çok iyi biliyoruz: Ülkemiz üzerine oynanan senaryoları, kurulan tuzakları bertaraf etmek için milli birliğe ve beraberliğe her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Türkiye Barolar Birliği ve barolarımız daima bu birlik ve beraberliğin taşıyıcı sütunu olmuştur.

Maalesef, dört bir yanımız ateş çemberi. Yangının vatanımıza sıçramaması için, yanıp kavrulmamak için bir olmalı, iri olmalı, diri olmalıyız. Türkiye olarak kenetlenmeliyiz.

Bunun için 81 milyon vatandaşımızın ortak paydada kucaklaşması gereklidir. Bu ortak payda, köklerini evrensel değerlerde bulan hukuktur. Unutmayalım ki, bu evrensel değerler kadim uygarlıkların beşiği olan Anadolu ve Trakya’dan çıkmıştır. Bu evrensel değerler, ezilen milletlere kurtuluş yolunu açan Milli Mücadelemizle ve Cumhuriyet Devrimimizle taçlanmıştır.

81 milyon vatandaşımızın hukukun üstünlüğü paydasında kucaklaştırılması, Türk Milleti’nin ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bekası için zorunludur.

Bölünmeye değil, kucaklaşmaya ihtiyacımız var. Hal böyleyken binlerce yıllık Ahilik geleneğinden gelen ve millet olmanın gereği olan dayanışmanın en güzel örneklerini veren meslek örgütlerini bölmenin, parçalamanın anlamı yoktur. Bundan sadece terör örgütleri ve onları kullanan güç odakları memnun olur. Bu sadece terör örgütlerine ve onları kullanan, bunun için hiçbir masraftan kaçınmayacak olan güç odaklarına ancak rüyalarında görebilecekleri yeni örgütlenme imkanları sağlar.

Bu noktada, bir hususu bilgilerinize sunmakta büyük fayda görüyorum. Meslek örgütlerinin parçalanmasına yönelik proje, bir FETÖ projesidir. Milli ordumuz hâkim ve savcı kılığına bürünmüş hainler tarafından balyozlandığı, milli eğitimimiz öğretmen kılığındaki hainler tarafından zehirlendiği, kozmik odamızdaki belgeler emperyal güçlerin emrindeki FETÖ ajanları tarafından ele geçirildiği yıllarda devletin raporlarında gündeme getirilmiştir. Ancak hainler, bu planlarını hayata geçirme fırsatı bulamamıştır. Devletimizi adım adım ele geçiren bu hain örgütün amacı, devlet kurumlarını çökertmek ve bizi Millet yapan dayanışma duygusunun kalbinde yer alan meslek örgütlerini ele geçirmekti. Hain planın yazarları bugün ya tutukludur ya kaçmıştır. Fakat planın kripto takipçileri hala iş başındadır ve devletimizi yönetenleri bu hain planlarına alet etme çabasındadır.

Bu planları anlattığımızda bizi dikkatle dinleyen, diyalog imkânı sağlayan başta Sayın Adalet Bakanı Av. Abdülhamit Gül olmak üzere devletimizin üst düzey bürokrat ve yargı mensuplarına teşekkür ederim.

Bizim amacımız kavga etmek değildir. Bizim tek amacımız vardır; ülkemize, memleketimize ve mesleğimize en iyi şekilde hizmet etmek.

Biz, doğruya doğru yanlışa yanlış demek zorundayız. Çünkü bizim ne kölemiz oldu ne efendimiz. Biz avukatız. Biz, herhangi bir ideolojinin veya siyasi partinin temsilcisi değiliz. Partilerüstü, partiler dışıyız. Hiçbir meseleye siyasi parti gözlüğüyle bakmayız, sadece hukuk gözlüğüyle bakarız. Tek bir idealimiz vardır: Herkes için adalet. Tek bir hedefimiz vardır: üçlü ve refah içinde bir Türkiye.

Etiketler :