3 yıl sonra tekrar elden ele dolaşmaya başlayan o konuşma

3 yıl sonra tekrar elden ele dolaşmaya başlayan o konuşma
CHP'nin önceki Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal'ın, 16 Kasım 2015 tarihinde TBMM'nin 26

CHP'nin önceki Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal'ın, 16 Kasım 2015 tarihinde TBMM'nin 26. Dönem açılış toplantısında en kıdemli milletvekili olarak "Meclis geçici başkanı" kimliğiyle yaptığı muhteşem konuşma 3 yıl sonra elden ele dolaşmaya başladı.

Cumhuriyet Halk Partisi’ne 18 yıl Genel Başkanlık, 09 Eylül 1992’de CHP’nin Yeniden Doğuşu sürecine önderlik yapmış olan Deniz Baykal, TBMM’nin 26. dönem Açılış Toplantısında, en kıdemli milletvekili olarak üstlendiği ‘Meclis Geçici Başkanı’ kimliğiyle 17 Kasım 2015 tarihinde muhteşem bir konuşma gerçekleştirmişti.

TBMM’nin "Geçici Başkanı Deniz BAYKAL’ın", "26. Dönem Meclis Konuşması" özetle şöyle: 

 “Demokrasi muktedirlerin lütfu değil, mecburiyetidir.  TBMM yeni bir demokrasi inşa etmenin çoğulcu alt yapı şartlarına sahiptir. TBMM, ‘1 Mart 2003’ Tezkeresini reddederek şerefli tarihine yakışan karar almıştır. Bugün de Ortadoğu’nun siyasi haritası kanlı bir süreçle yeniden çiziliyor. Görevimiz Ortadoğu’daki yangının ülkemize sıçramasına engel olmaktır.

Dinci ya da ırkçı terör karşısında en sağlam güvence, Cumhuriyetimizin temel felsefesidir. Bu mirasın temelinde, ‘Misak-i Milli sınırları içerisinde yaşayan herkesi din, inanç, mezhep, ırk ya da etnik kimlik ayrımı yapmadan eşit vatandaş sayan anlayış vardır.  Irkımız, etnik kimliğimiz, soyumuz ne olursa olsun aynı milli kimliğin parçasıyız. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran ‘o siyasi kimliktir, o halktır’; o halka da ‘Türk milleti’ denilmektedir.

Laikliği dinsizlik diye sunup tahrip etmenin, devlet veya cemaat eliyle din ve mezhep dayatmanın nelere yol açmakta olduğunu görüyoruz. Devleti cemaatlaştırmanın sakıncalarını görenlerin artık ‘devlet marifetiyle mezhep ve din dayatmanın’ sakıncalarını da göreceklerini umuyorum. Medeniyet yolculuğunda bugün karşımıza çıkan tehlikeleri, ‘dinci, mezhepçi, ırkçı terör kuşatmasını’ bugüne kadar  Cumhuriyetimizin bu temel felsefesiyle aştık, bundan sonra da onunla aşacağız.

Tarihimizden husumet değil, barış ve kardeşlik üretebilmeliyiz’; siyasetimizin temeline, ‘hukuku, bağımsız ve tarafsız yargıyı’ yerleştirmeliyiz. Hukuku ve adaleti mutlaka siyaset dünyasının dışında tutmalıyız.

Demokrasi, iktidar ile muhalefetin bir temel uzlaşma ve diyalog içinde çalışmasına dayanır. Diyalog ve uzlaşmada şeffaf olmayı ve parlamento ile yargıda hesap veren hükümetlerin varlığını gerektirir. Diyalog ve uzlaşmanın da şeffaf ve hesap verebilecek hükümetlerin varlığının da güvencesi, TBMM’dir.”